Kadın ellerindeki eldivenleri çıkardı ve ringin üzerinden inerken rakibi de karşı tarafta yerde oturuyordu. Etrafta maç sonrası birkaç kişi kalmıştı. Rakibinin olduğu tarafa giderek elini uzattı. Hala ringin üzerinde olan kadın oturduğu yerden elini uzattı ve tokalaştı.
Soyunma odasına gidip üzerini değiştirdikten sonra çantasını aldı ve okuldan çıktı. Yolda yürürken eve varacaktı ki binanın çaprazına bir kafe açıldığını gördü. Kafenin önünden geçip iki adım ilerlediği sırada fikir değiştirdi. Geri geri yürüyerek kafenin kapısından içeri girdi. Sağ tarafta rahat koltuklardan birine geçip oturdu. Sarı bir berjere oturmuştu yanındaki sehpada menü vardı. Eline alıp bakmaya başladı. Bir süre kimse gelmeyince kalkıp kasaya doğru yürüdü.
"Şey kimse yok mu acaba?" diye seslenirken yanda duran büyük kahve makinesi dikkatini çekti.
"Yaklaşık on dakikadır burada bekliyorum. Bu nasıl hizme-" derken makinenin arkasından sesler geldi. Tek kaşını kaldırdı. "Yeni açılmışsınız galiba ama yakında kapa-" derken sözü yarıda kesildi ve makinenin arkasından biri bağırdı. "Hanımefendi görüyorsunuz yani burada bir işle uğraşıyorum.
"İyi de garson yok mu ya-" lafını yine yarıda kesen adam bu sefer makinenin arkasından kafasını uzattı.
"Dediğiniz gibi yeni açıldık garson yo-" derken adamın gözleri kadının yüzünü gördüğü an kocaman açıldı. Tezgahın arkasından dolanıp öne doğru hızla gelmeye başladı. "Hanımefendi, iyi misiniz?! B-ben çok özür dilerim. Şey hastane-" kadının yanına gelip telaşla ne yapacağını bilemediği sırada lafı kesildi.
"Hayır, teşekkürler. Ben iyiyim merak etmeyin." dedi kadın adamın endişelenmesine hafifçe gülerek.
"Nasıl ama yüzünüz, gözünüz şey-" derken kadın sözünü kesip açıkladı. "Beyefendi ben boksörüm..."
Adam konuşmayınca kadın ekledi. "İşim bu."
Bunu duyunca adam rahatlamıştı ama yine de kadının yüzünü o halde görünce.. "Buyurun oturun lütfen." dedi ve koltuğu işaret etti. Kadın kalktığı yere doğru giderken bıyık altından gülüyordu.
"Ne getireyim size, ben buranın garsonu değilim patronu olan baristayım. Ne istersiniz?" dedi adam ve kadın bunu duyunca biraz şaşırdı.
Aynı anda, adam "Espresso öneririm, çok güzel yaparım." derken kadın da "Espresso alabilir miyim?" dedi. Kadın tebessüm ederken adam da başını sallayıp onayladı ve dönerken o da tebessüm etti. Makinenin arkasına geçtiğinde görünmeyeceği bir açıdan kadına baktı. Kadın da dışardan geçen insanları izlerken elini yüzüne götürdü.
Birkaç dakika sonra adam elinde kahve ve buz torbası ile döndü. "Buyurun kahveniz ve bir de." diyerek buzu da kadına verdi. "Teşekkürler." dedi kadın ve buzu gözünün üstüne ve kaşına koydu.
Adam makinenin arkasına geri gidecekken aniden dönüş yaptı ve kadına elini uzattı. "Bu arada ben.. Pamir." dedi. Kadın önce uzatılan ele baktı ve iki saniye sonra buzu tutmadığı elini öne uzatıp tokalaştı. "Ben de Hazan."
*****
Pamir'in uzattığı eli tuttu Hazan. Elini tutup yanına geçti ve gözlerinin içine bakarak gülümsedi. Gelinliğinin eteğini kaldırdı. İkisi de bakışlarını ayırmadan yürümeye başladılar. Beyaz çiçeklerle bezenmiş düğün gazebosunun altına varana kadar devam ettiler. Halının üzerinde yürürken hayatlarını birleştirdiklerini resmileştirdikleri yolda yürüdüklerini biliyorlardı. Halının iki yanında dizili sandalyelerde oturan sevdikleri de bu ana şahitlik edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bende Hüküm Sür
FanfictionRuhları birbirlerine lütuf iki yürek... Hayat onları karambole getirse de asla ayrılmayan Hazan ve Pamir'in hikayesi..