VI

77 18 25
                                    

Selamlar. Nasılsınız? Bu aralar mutlu gibiyim. Okulların kapanışına çok yakınız. Okulu pek sevmem. Her seferinde yanlarında küçümsendiğin bir ortamda olmayı kim sever ki? Neyse size keyifli okumalar <3

Bölüm 6

Gecenin yarısında, ormanın içinde Taehyung'u uzun süre sırtında taşıdıktan sonra Jungkook, epey yorulmuş ve en sonunda ay ışığının gittikçe daha parlak hale geldiği yöne doğru ilerleyerek küçük bir kulübeye varmıştı. İçi karanlık olan bu kulübe uzun süre önce terkedilmiş ve kimsenin de uğramadığı ıssız dört duvar halindeyken bu ıssızlığı her kötü muamelede birbirine daha çok bağlanan iki mahkum erkek bozmuştu. Jungkook sağ ayağıyla kapıya tekme atmış ve açmayı başarmıştı. Evin içinde eskimiş bir koltuk, küçük bir mutfak ve üstündeki tezgahta fazlalık eşyalar ve küçük bir banyo vardı. Jungkook ise Taehyung'un vermiş olduğu bütün ağırlığı üzerinden kurtarmak için onu eski ve yırtılmış koltuğun üzerine oturtmuş, bütün yaralarını saracak bir ilaç ya da faydalı bir şeyler aramaya başlamıştı. Bunun için dışarıya çıktı ve hiçbir şey bulamadığı için umudunu yitirmek üzereyken, kendisine uzaktan birinin seslendiğini duydu.

"Hey, yabancı sen de kimsin?" Jungkook sesin geldiği yöne doğru bakarak kendisine saçları olmayan ama beyaz gür sakalları olan ve elinde uzun sopa olan yaşlı bir adamın seslendiğini gördü. "Yardım edin! lütfen, çok kötü durumda."
Yaşlı adam arkadasında bir yük odunu kalın bir ipe bağlamış taşırken üstündeki koca yükü evin kenarına bırakarak yardıma koştu. Taehyung'un koltukta yatan gölgesini görebiliyordu sadece. Bu yüzden Jungkook'a bir mum yakmasını söyledi ve mum ve kibritin yerini ona gösterdi. Jungkook dediklerini yaparak elindeki mumu yaşlı adama uzattı, yaralarını göstermesini söylediğinde Taehyung'u yavaşça döndürerek sırtındaki kan izlerini gösterdi. Yaşlı adam ayağa kalkarak "çok fazla kanaması var. Çektiği acının etkisi yüzünden gözleri kapanmış olmalı. Merak etme şimdi ona şifalı bir merhem yaparım. Tanrının izniyle kısa sürede kapanır o yaralar ve yarına kadar gözlerini açar."

"Lütfen çabuk olun." Jungkook yüzünü gözleri Taehyung'a dönerek "Taehyung, iyileşeceksin. Sen çok güçlüsün, hemde çok. Beni bırakmayacağını biliyorum. Dikbaşlı ve merhameti bir prensin nerede görülmüş öylece birini bırakıp gittiği. Beni bırakmayın Prensim."
Jungkook Taehyung'un başında bekliyor ve yüzününde hissettiği cenneti görebilmek için önüne gelen saçlarını kenara doğru düzelterek uzun uzun bakmaya devam etti. Ona aşık olmuş bir insanın hissettikleri şeyler gibi bakıyordu. Büyüyen göz bebekleri, titreyen dudakları ve vücunda hissettiği sıcaklık gelen o terleme.

Yaşlı adam küçük bir çömleğin içinde yaptığı merhemi mum ışığı altında Taehyung'un sırtına sürmesi için eliyle merhemden bir tutam almak üzereyken "Bırakın ben süreyim, siz yorgun gibisiniz. Ben yaparım." Yaşlı adam gerçekten çok yorgun olmalıydı ki gözleri şişmiş, nefesi güçlü ve hızlıydı. Elindeki merhemi ona vermişti ve Jungkook merhemden birazcık alarak Taehyung'un sırtına yavaş yavaş ve nazik bir şekilde sürmeye başladı. Tanrı'dan tek dilediği şey ise bir an önce iyileşmesi ve kendisine nasıl bakıyorsa yine öyle bakmasıydı.

Sabah olmak üzereydi, Güneş doğuyor ve ağaçların dallarındaki yaprakların arasından ışığını yansıtıyordu. Bu sırada Taehyung'un sırtındaki merhem yaralarını kısa sürede geçirmiş ve sadece geriye küçük izler bırakmıştı. Jungkook ise Taehyung'un başında kollarını kafasının altına koymuş ve uyuyakalmıştı. Yaşlı adamın dedikleri gerçek olmuştu. Taehyung gözlerini açmış ve o baygın haliyle bile korkunç kabuslar görmüştü ama uyandığında çok sakindi. "Neler oluyor? Burası neresi?" Uyuyan Jungkook'a dikilmişti gözü. Artık hiç acı hissetmiyordu sırtında hatta eskisinden bile daha güçlü hissediyordu kendisini. "Seni çok yormuş olmalıyım güçlü adam. Neden benimle bu kadar çok ilgilenerek zarif bedenini yoruyorsun bilmiyorum ama sana karşı nasıl hisler beslediğimi çok iyi biliyorum ve adını da biliyorum. Bu adı seninle öğrendim. Şimdi uyu. Uyu ki birlikte sonsuza kadar uyanabileceğimiz ve bu taşlık yollarda yürüyebileceğimiz sabahlarımız olsun."

Querencia // Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin