V

82 18 8
                                    

Keyifli okumalar hepinize. Okuyan herkese de çok teşekkür ederim.

Bölüm 5

Taehyung derin bir uykudan çıkan gürültü yüzünden gözlerini açtığında kendisini yeniden odasında bulmuştu. Burada ne işi olduğunu sorguluyor ve kendisine mantıklı gelecek cevaplar arıyordu. Yüreği temiz bir adamın kanatları altında uyurken, dünyayı kalbiyle kirletenlerin yanında açmıştı gözlerini. Kapının arkasından gelen konuşmaları ve bağırışları duyup, kulağını kapıya dayayarak dinlemeye başladı. Duyduğu şey babasının sert çığlıkları ve Jungkook'un sesine benzeyen ama çok kalın bir sesti. Aralarında sarayın avlusuna kadar giden yüksek bir sesle tartışıyor olmalıydılar.

"Onun senin evinde ne işi vardı diye sordum. Cevap ver!"

"Çok korkmuştu. Sizden. Ona yaptığınız her kötülükten. Sizden uzakta daha mutluydu." Bir vurma sesi duydu Taehyung. Tokat gibi görünen ama sesi yüksek bir yumruk sesiydi bu. Aklından geçirdiği, korktuğu şey başına gelmişti. Babası Jungkook'a, Taehyung'a yaptığı eziyetlerin aynısını yapmaya başlamıştı. Jungkook'un yediği darbe sonrasında kahkahalara boğulup, dünyanın en katı adamın karşısında ayağa kalkıp "Zavallı Ahmak" diyecek kadar cesur olmasını sağlayan tek şey prensinin ona verdiği sevgi dolu umutlardı.

Bu korumacı ses bütün sarayda yankılanırken, Taehyung üstünde hiçbir şey olmamasına rağmen kapıdan dışarıya çıkmış ve taht odasına doğru yürümeye başlamıştı. Sert adımları gittikçe daha çok yükseliyordu duvarlar arasında. Büyük kapıları kendi gücüyle açarken yüzündeki sinirli ifade bir nebze olsun hiç azalmıyordu. Buna sadece Jungkook için katlanıyordu. "Dokunma ona!" diye bağırdı Taehyung. Herkes ona baktı ve gözlerini kocaman açtı. Babası bile hayatında birkez olsun oğlunun bu cesareti karşısında ona hayran kalıyır ama hala kötü niyeti onunla birlikte akıp gidiyordu.

"Prensim?" diyerek şaşkınlıkla donakalan Jungkook, dudaklarının kenarından akan kanlara hakim olamadan, onun yaralarının tekrardan kanamasından korksa da şuan bunu engelleyecek güce sahip değildi. Taehyung dimdik adımlar atarak babasına yaklaşıyor ve gözlerini ona dikiyordu. O sırada babası Jungkook'un yakasını bırakmış ve oğlunun adımlarına karşılık göğsünü kabartıp kibirlenerek ona bakıyordu. "Cesaretine hayran kaldım doğrusu(!) Ama bu kadar cesur olmak iyi değildir canım oğlum."

"Ah babacığım sen hep böyleydin zaten. Sen sadece kötüler kralı olabilirsin. Bana verdiğin zararı şimdi tanıdığım, sevdiğim insanlara veriyorsun. Çünkü zavallının tekisin. Kimse seni sevmiyor bu sarayda. Çok yalnızsın. Yalnız ölmekten çok korkuyorsun." Babası duraklamış ve elleri ayakları titremeye başlamıştı. Nefesleri daha da hızlanıyor ve öfke nöbetleri geçirirken "Askerler!" diye yüksek sesle bağırdı ve bir grup asker içeri girdi. "Bu ikisini zindana kapatın. Su bile vermeyin." Askerler krallarını dinlemek zorunda kaldıkları için Taehyung ve Jungkook'un kollarından tutarak onları zindana götürürken, mahkum ikili birbirlerine acılı bir şekilde bakıyorlardı. Sanki başından beri birbirlerini kurtarmak için yaratılan bedenleri, çıktıkları bu yolda her türlü engele takılıyormuş gibi.

Demir parmaklıklarla çevrili boş ve soğuk odalarla dolu getirildikleri zindandan içeri ilk, yere damlayan kan damlaları ve saçlarının arasından ve sırtından aşağıya akan terler yüzünden savaştan çıkmışa dönen Jungkook'u sokmuşlardı. Ardından çıplak bedeni aynı sargılarla sarılı ve yüzündeki ifade hiçbir zaman solmayan cesur prens Taehyung'u sokmuşlardı içeri. Yere düştüğünde ise yaraları her zamankinden çok daha fazla sızlamış ve açılma riski yüzünden daha fazla hareket edemedi. Askerler zinadanı kitledikden sonra aralarından bir tanesi nöbet tutmak adına tahta bir taburenin üstüne oturmuş ve zindanın kilidini açan anahtarı belinin kenarına asmıştı. Diğer asker ise durumu haber vermek adına kralın ayağına kadar gitmek için merdivenlerden yukarı çıktı.

Querencia // Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin