2.BÖLÜM

166 8 1
                                    

9 saat sonra evimde olacaktım.

Onunla geçen 17 yılımın olduğu yerlere tekrar gidicektim. Evet ona 'o' diye hitap ediyorum. Aslında onun bir ismi var. Ama bende söyleyecek cesaret yok. Şöyle bir düşündüm de ben ne zamandır bu kadar cesaretsiz oldum ? Evet evet biliyorum. 3 ay önce.

Poyraz öldüğünden sonra. Ah evet işte ismini söyledim. Bilin bakalım sonra ne oldu. Çok zor değil.

Cidden.

Ağladım. Ama bu sefer sadece yaşlar aktı. Bir de kalbim çok acıdı. Bu acı, ne düştüğünde dizinin acıması gibi ne de bir yerini vurduğundaki acı gibi. Çok bambaşka bir acı. Hani biri senin kalbini eline almış da işkenceler ediyor gibi.

Yaşlarımı silerek yataktan kalktım. Sonuçta 9 saat sonra gidicektim. Kıyafetlerimi yatağın üstüne koydum.

Valizin kapağını açtığımda o fotoğrafları görmeyi beklemiyordum. Kime yalan söylüyorum ki basbayağı bekliyordum. Onları buraya ben getirmiştim. Ee doğal olarakta o fotoğrafları görecektim.

Belki de o fotoğraflara binlerce kez bakmıştım. Her bir kareyi size ezbere anlatabilirdim ya da orada neler yaptığımızı.

Mesela elimdeki fotoğrafta sanırım 8 yaşındaydık. Poyraz her zamanki gibi sert görünmeye çalışıyordu ve başarıyordu da. Burak'la ben Poyraz'ı yastıklarla uyandırmaya çalışıyorduk. Meltem Teyze - yani Poyraz'ın annesi- bizi çekmişti. Tabi bu olayın sonunda Burak zararlı çıkmıştı. Çünkü Poyraz kalkınca bir güzel dövmüştü. Neyse işte sonra neymiş insan öyle mi uyandırılırmış, uykusunun içine etmişiz falan filan. Bi de bana dönüp demişti ki "Senden beni öperek uyandırmanı beklerdim Asya beni çok kırdın." ya sen 8 yaşındasın niye böyle şeyler dersin ki. Tabiki bende utanıp hemen mutfağa inmiştim.

Bir başka fotoğrafta tahminen geçen sene çekilmiştik. Ben Poyraz'ın sırtında, Ezgi de Burak'ın sırtında sahilde koşu yarışı yapıyorduk. O sırada Aras -kardeşim- bizi çekmişti. Ahh o gün Poyraz beni suya atmıştı hemde kıyafetleriyle !! Ama bende Asya Karahanlı olarak suyun içinden Poyraz'ın bileğini tutup suya düşmesini sağlamıştım. Bana kızmasını beklerken bir anda sımsıkı sarılmıştı. Sanki 1 sene sonra öleceğini biliyor gibi sarılmıştı. Gerçi Poyraz hep sımsıkı sarılırdı. Neyse konu şimdi bu değil.

Bir sürü güzel fotoğraflarımız var aslında. Hepsi de günü güne sıralıydı. Sanırım gene kriz geçirirken karışmışlardı.

Dayanamayacağımı anladığımda hemen bütün kıyafetleri valize tıkıp kapattım ya da kapatmaya çalıştım. Ee tabi tıkarsam kapanmaz tabi.

"Teyzeee !"o bu işlerden çok iyi anlardı. Teyzemin koştuğunu ayak seslerinden anladım. Sanırım bana birşey oldu sandı. Kıyamam ben ona. Nefes nefese kapıdan bana bakıyordu. Sevimli sevimli gülümseyip teyzeme döndüm.

"Teyzecim, şu valizi kapatır mısın ? Ben pek beceremedim de."teyzem bir bana bir de valize bakıyordu. Galiba anlamaya çalışıyordu.

"Ayy, Asya bunun için mi çağırdın sen ? Bende bir şey oldu sandım. Çekil şurdan."resmen beni itmişti. Bir de cırladın demişti. Ben cırlamam ki ! Aslında Poyraz'da hep 'cırlıyorsun Asya', 'Bu nasıl bir ses Asya', 'Sen hep cırlıyorsun büyünce cırlamazsın sanıyordum Asya' falan filan. Teyzeme kötü kötü bakıp;

"Bir kere cırlamıyorum teyzecim. Bir de beni itmen gerekmiyordu. Çekil demen yeterdi."diyip kollarımı çiçek yapıp yatağa oturdum. Gözlerimi de tavana dikip çaktırmadan teyzeme bakıyordum. Bi ara kafasını 'bu kız cidden sorunlu' der gibi salladığından emindim. Yaptığım çocukcaydı biliyorum ama gene Poyraz'ı hatırlamıştım.

"Asya, kızım biricik teyzesinin gülü bu kıyafetlerin hali ne ? Çok mu uğraştın böyle koymaya ?"valize bakmayıp direk teyzeme sevimli sevimli güldüm.

"Teyze, hiç sorma ya çok uğraştım çokk."elimle de çok derken sallıyordum. Tabi teyzemde hiç kaçırır mı hemen elime vurdu.

"Bunları düzgünce katlarsan sığar teyzem. Hadi ben aşağıda yemek yapacağım. Sende şunları - kıyafetleri göstererek- katla. Birazdan enişten gelir."diyip odadan çıktı. Başka çarem kalmadı zaten. Kalkıp valizi boşaltıp tekrar 'katlayıp' koydum. Saate baktığımda beşi geçiyordu. 6-7 saat sonra gerçek anlamda evimde olacaktım. Merdivenleri inip mutfağa gittim. Bugün son günüm diye teyzeme yardım edebilirdim. Sonuçta 3 ay boyunca bana katlandı. Yanına gidip;

"Teyzecim yapılacak birşey var mı ?"diye sorduğumda teyzemin mutlulukla bakan gözlerine şahit oldum. En azından bu 3 ay içinde bana olan bakışlarından en güzeliydi. Onun öyle baktığını görünce bende de gerçek anlamda bir gülümseme oluştu.

"İstersen salatayı yapabilirsin. Yanlış hatırlamıyorsam sen güzel yapıyordun."şöyle bir düşündüm. Evet salatayı güzel yapardım. Yemekleri de güzel yapardım. Ama en güzel yaptığım sarma. Yani Poyraz öyle derdi. Kendimi övmek gibi olmasın da güzel yaparım yani. Poyraz sağolsun. En sevdiği yemek. Doğal olarak en iyi öğrendiğim en iyi yapabildiğim yemek. Ahanda gene Poyraz'ı hatırladım her zamanki gibi.

Gözlerimi kırpıştırıp buzdolabına yöneldim. Salata için gerekli olan malzemeleri çıkardım. Güzelce yıkadım. En sevdiğim şeyse yaptığım yemekleri süslemek. Salatanın üzerini maydanoz ve zeytinle süsledim. Tezgahtan bir adım geri gidip şöyle salataya baktım. Çokta güzel yapmıştım bence. Tamam sadece basit bir salata olabilir ama baya uğraştım yani. Kafama çevirdiğimde teyzemin bana baktığını gördüm. Gidip hemen sarıldım.

"Herşey için teşekkür ederim. 3 ay boyunca bana katlandığın için. Seni çok seviyorum."diye fısıldadım. Ayrıldığımızda ağladığını gördüm. Tabi bende hemen ağlamaya başladım.

Kapıdan gelen sesle teyzemle hemen gözyaşlarımızı silip o tarafa baktık. Eniştem bize gülümseyerek bakıyordu. Bu sefer de gidip enişteme sarıldım. O da hemen karşılık verdi. Bari gider ayak onları mutlu göreyim. Onlar beni için onca şeye katlanmışken.

Sarılmamız bittiğinde enişteme;

"Hadi sofra hazır. Oturalım."dedim. Eniştem önce bana sonra teyzeme baktı.

En sonunda hepberaber masaya oturduk. Bir an çok heyecan yaptım. Acaba eniştem salatayı benim yaptığımı fark edecek miydi ? Ben bunu düşünürken eniştem;

"Gülay hayatım, bu salatayı ne güzel süslemesi sen böyle. Yapmazdın böyle şeyler."tabi ben burada bir havalandım falan. Teyzemde hemen.;

"Çünkü onu Asya yaptı Suatcım."eniştem hemen bana baktı. Bende sırıttım. Beni böyle gören eniştem;

"Çok güzel gözüküyor Asya. Tadı da öyle."diyip gülümsedi.

Güzel bir yemeğin ardından mutfağı toplayıp odaya geri çıktım. Şurada 1-2 saatim kalmıştı. Kalan eşyalarım var mı diye son kez odaya göz gezdirdim. Eniştemi çağırıp valizleri taşımasını istedim. O kadar ağır şeyleri ben taşıyamam yani.

Aşağıya inip teyzeme sımsıkı sarıldım. Ağlamadım. Belki de kendimi tuttum ama ağlamadım. Herşey için teşekkür edip eniştemle evden çıktık. Evet en fazla 2 saat sonra evimdeydim.

Poyraz'la geçen 17 yılımın yaşandığı yerlere tekrar gidecektim.

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin