Hayatın ne zaman kolaylaşacağını her zaman merak etmişimdir.
Okuldan mezun olunca mı? Yoksa kendimi geçindirebileceğim bir iş bulduğumda mı? Ya da evlenip mutlu bir aileye sahip olunca mı?
Aslında bunların hiç birini şu an da kafama takmama gerek yok, daha mezun olmama 2 sene vardı ne de olsa tek düşündüğümün derslerim olması gerekiyor. Tabii etrafımda Sung Hanbin denen bir engel olmasaydı bu mümkün olabilirdi.
İç çekerek bizi Hogwartsa götüren trenin camından dışarı baktım, umarım bu sene geçtiğimiz senelere göre daha sakin ve olaysız geçerdi.
Camdan bakmaktan sıkıldığım için şaşırtıcı bir şekilde yanlız başıma oturduğum kabinin içini inceledim, normalde yanımda Ricky'de olmalıydı ama nedense trene binerken onu gözümden kaçırmıştım ve ayrılmak zorunda kalmıştık. Dudaklarımı büzerek son anda çantama tıkıştırdığım sihir tarihi kitabımı çıkartıp okumak için yanıma koyarken sürgülü kapının şiddetle açılmasıyla şaşkınlıkla ağzımdan ufak bir çığlık kaçırmıştım.
Nezaket nedir bilmez kişinin kim olduğuna bakmak için başımı kaldırırken gördüğüm yüz ile camdan kendimi atmak istemiştim.
Üstünde neden olduğunu anlamadığım slytherin cübbesiyle Sung Hanbin yüzündeki kendini bilmiş gülümsemesiyle karşımda dikilirken gözlerimi devirip yanıma koyduğum kitabı alıp okumak adına kaldığım yeri açmıştım. "Ah Hao hyung!! En sevdiğin arkadaşın geldi bu yaptığın kabalık değil mi?"
Gözlerimi kitabımdan kaldırmaya bile tenezzül etmezken Hanbin onu umursamama sinir olmuş olacak ki elimdeki kitabı okumamı önlemek için elini kitabın sayfalarının üstüne koymuştu. "Ne istiyorsun Hanbin?" Bıkkınlıkla kafamı kaldırıp başımda dikilen Hanbine baktım. "Neden burdasın? Aynı senin gibi aptal olan arkadaşlarının yanına gitsene, zeka seviyeleriniz sayesinde iletişim kurmakta sorun çekmezsiniz hem hm. Bence mükemmel bir fikir görüşmeyelim bay bay."
Elini kitabımdan ittirip okumaya geri dönerken Hanbin gitmek yerine karşıma oturup okumamam için kitabımı tekmeleyip yere düşmesini sağlamıştı. "Beni kırıyorsun aşk olsun hyung... Oysaki buraya seni yalnız gördüğüm için gelmiştim tek başına sıkılma diye. Seni düşünüyorum burada sense bana aptal diyorsun." Alay ettiği konuşurken yaptığı ses tonundan belli olurken sinirlerime hakim olmak için derin bir nefes alıp yere düşen kitabımı yerden alarak düzgünce kapatıp geri yanıma koymuştum.
"Tanrı seni bana sınav olsun diye mi yolluyor Sung Hanbin? Seni yanımda istemediğimi daha ne kadar belli edebilirim?" Hanbin dediklerimi umursamadan çıkardığı asasıyla küçük hayvan şekilleri yapmakla uğraşıyordu. "Belki Tanrı başka bir şeyler olsun diye beni yolluyordur hyung bilemeyiz."
Yüzündeki sinir bozucu gülümsemeyle bana göz kırpan Hanbin ile içimde yükselen onu boğma isteği artarken arkama yaslanıp ellerimi yüzüme çıkartıp ovuşturarak derin bir nefes almıştım. "Sana gitmen için birkaç saniye veriyorum Hanbin defol git yanımdan yoksa-"
"Yoksa ne?" Hanbin sözümü keserek oturduğu yerden kalkıp üstüme eğilmişti. "Ne yaparsın hyung? Bana büyü mü yaparsın? Ya da birine mi şikayet edersin. Ah çok korktum tüylerim diken diken oldu adeta." Kollarını ovuşturup benimle dalga geçen Hanbin ile iyice sinirlenirken ellerimi hızlıca omuzlarına koyup benden uzaklaşması için ittirmiştim. Sinir bozucu şekilde yakışıklı olan yüzünde ufak bir sırıtış nüksederken cebimden çıkardığım asamın ucunu boynuna hizalayıp ittirmem sonucu oturduğu koltukta bana yaptığı gibi üstüne doğru eğilip kulağına yaklaşmıştım. "Senin gibi aptal bir slytherinin asla aklına gelmeyecek bir sürü şey var Hanbin-ah." Hanbin'in sıcak nefesi boynuma vururken dikkatimin dağılmaması için asamı boynuna biraz daha bastırmıştım. "Bir daha canımı sıkarsan pişman olursun."
Dediklerimin üstüne bir süre sessiz kalan Hanbin ile şaşırırken birden gülmeye başlamasıyla hızlıca geri çekilip yüzüne bakmıştım. "Neye gülüyorsun?" Hanbin gülmesini durdurup sahte göz yaşlarını silerken kaşlarım çatılmıştı, komik bir şey dediğimi hatırlamıyordum.
"Ah hyung beni çok güldürüyorsun! Sanki gerçekten bir şey yapabilecekmiş gibi beni tehdit etmen çok komik." Hanbin boynuna dayadığım asamı elinin tersiyle iterken gözlerimi devirip asamı geri cebime koymuştum. "Ravenclaw'ın en gözdesi ZhangHao en büyük salaklığı yapıp okuldan birine zarar verecek ha? Gözlerimle görsem inanmam o yüzden geç otur hyung komik olmaya gerek yok, sırf bana bu kadar yakınlaşabilmek için yaptıkların çok şirin."
Hanbin'in saçmalıklarını daha fazla dinlemek istemediğim için yerime oturup elime tekrar kitabımı almıştım. "Daha fazla saçmalıklarını dinlemek istemiyorum nazikçe rica ederken gitsen iyi olur Hanbin, yüzünü daha fazla görmeye katlanamayacağım çünkü."
Kaldığım yeri açıp okumaya devam ederken göz ucuyla gördüğüm kadarıyla Hanbin oturduğu yerden kalkıp karşımda dikilmeye başlamıştı. "Tabii görüşürüz hyung sana okumada iyi şanslar." Söyleyiş tarzından dolayı gülümsediğini anlarken merakla kaşlarımı kaldırıp gözlerimi Hanbine çevirmiştim. "Tabi okuyabilirsen."
Hanbin elinde tuttuğu asayla kitabımı ateşe veren bir büyü yapıp kamaradan hızlıca çıkıp giderken ellerimde yanan kitabı panikle yere atıp aceleyle çantamdan çıkardığım şişe suyu kitabımın üstüne boca etmiştim.
Ateşin sönmesiyle artık ıslanmış ve okunamayacak halde olan kitabımı sinirle yerden alıp avucumun içinde sıkmıştım. Neden bir sene de huzur içinde okula başlayamıyordum ki?
İçimde artan nefretle Hanbin'in çoktan kaybolduğu koridora bakarken görüş açıma giren Rickyle titrek bir nefes alıp koltuğuma çökmüştüm. Bu en sevdiğim kitaplardan biriydi..
Ricky aceleyle içeriye girerken kapıyı hızla kapatıp yanıma oturmuştu. "Hao hyung ne oldu? Kitabın neden bu halde, kim yaptı?" Sinir, hayal kırıklığı ve üzüntü nedeniyle dolmuş gözlerimi Ricky'e çevirip kitabımı (artık kullanılamayacak olmasına rağmen) nazikçe çantama koymuştum. "Kim olacak Hanbin tabi ki! Ondan o kadar nefret ediyorum ki."
Ricky kollarını omuzlarıma dolayarak beni kendine çekip sarılırken içimden gelen ağlama isteğini hızlıca bastırmıştım. "Üzülme hyung, sana yeni bir kitap alırım. Hanbin'i de boşver her zamanki hali biliyorsun." Saçlarıma çıkardığı eliyle saçlarımı okşamaya başlayan Ricky ile sakinleşirken başımı sallayıp kollarımı Ricky'nin beline dolamıştım daha çok sarılmak için. "Taerae nerede seninle olur sanıyordum." Ricky'nin sorusuyla omuzlarımı silkmiştim. "Bilmiyorum istasyonda onu görmedim belki ailesi getirecektir."
Ricky başını sallayarak cevap vermeyi pas geçerken başımı Ricky'nin omzuna yaslayıp iç çekmiştim.
Anlaşılan bu sene de oldukça zor geçecekti.
Merhaba tatlis okuyucular❤️❤️🔥
Sizi sikip uzun bi not yazmak istemiyorum o yuzden hemen kisaca bisiler dicem.Umarim hikayemi begenmissinizdir birkac gundur gercekten yazmak istiyordum ve bugun sonunda toparlayip bir seyler cikarabildim 🥺 goruslerinizi yorum olarak bildirmeyi unutmayin olur mu luv u soo much kissesss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narcissa||haobin
Fanfiction"Sana gitmen için birkaç saniye veriyorum Hanbin defol git yanımdan yoksa-" "Yoksa ne?" Hanbin sözümü keserek oturduğu yerden kalkıp üstüme eğilmişti. "Ne yaparsın hyung? Bana büyü mü yaparsın? Ya da birine mi şikayet edersin. Ah çok korktum tüyler...