Ceza günü gelmişti.
Profesöre bizi kapalı bir sınıfa baş başa koymanın ne kadar mantıksız olduğu hakkında uzun bir konuşma yapmış olsamda başarılı olamamış ve Hanbinle burada tıkılı kalmıştım.
Birinci sınıfların felaket gibi geçen iksir derslerinden sonra mahvolmuş sınıfı temizleme cezamız tek başıma olsaydım mızmızlanmadan bitirebileceğim türden bir cezaydı ancak Hanbin'in rahatsız edici varlığı yüzünden içimde geçmek bilmeyen bir sıkıntı vardı.
Hanbin'in iki gündür görmediğim için minnettar olduğum suratı birkaç metre ötemde dururken tekrar tokat atmamak adına kendimi zor tutuyordum. Onu umursamamaya çalışıp önüme dönerken silmekte olduğum masalarla ilgilenmeye devam etmiştim. Aslında bu işleri biraz büyüyle hemen halledebilirdik ama Profesör Choi büyü yapmamamız için bizi buraya sokmadan evvel asalarımızı almış ve ancak işimiz bitince vereceğini söylemişti, teknik olarak bunu yapması bir suç sayılabilirdi ama ceza olduğu için bir şey diyememiştik.
İç çekerek bitirdiğim masalara şöyle bir bakış atıp iyi olduklarına emin olduktan sonra elimdeki bezi kenardaki kovanın içine fırlatmıştım. "Umarım yaptıklarından memnunsundur, aptal hareketlerin yüzünden seninle burada kapana sıkıştım resmen. En kötü kabusumdan bile daha kötü." İğneleyici laflarım Hanbin'e ulaşırken başını kaldırıp bana bakmış ve gülmüştü. "Oldukça memnunum."
Verdiği cevaba karşılık burun kıvırırken kendi tarafımda temizleyecek ne kaldığına hızlıca göz atmıştım, sanırım iksir dolaplarını düzenlemem gerekiyordu. "Şu an burada olmak yerine zamanımı daha verimli geçiriyor olabilirdim." Kendi kendime söylenerek kapaklarını açtığım dolabın içini görmemle bayılacak gibi olmuştum. Felaket gibiydi.
Bir daha böyle bir durumun yaşanmaması için elimden gelen her şeyi yapmalıydım ne de olsa ben Ravenclaw'ın bina başkanıydım, küçük sınıfların neredeyse hepsi beni örnek alıyordu. Böyle bir hata nedeniyle ceza almamı sıkı çalışarak unutturmam gerekecekti.
Çok oyalanmamaya çalışarak dolabın içindeki iksirleri dikkatli bir şekilde en yakınımdaki masaya yerleştirmiş ve dolabın raflarının tozunu alarak iksirleri düzgünce alfabetik sıraya dizmiştim. Yaptığım çalışmadan memnun kalarak gülümsemiş ve dolabın kapaklarını kapatmıştım.
Hanbin'in ne yaptığına bakmak için arkamı dönerken çoktan bana baktığını görüp irkilmiştim, rahatsız ediciydi. "Yerdeki camları toplamayı unutma ezik." Ağzından çıkan kelimeler ile şaşırmazken gözlerimi ondan çekip kendi önüme dönmüş patlamış iksir şişelerinin camlarını toplamak için yere eğilmiştim, ufak parçaları süpüreceğim için es geçerken büyük parçaları diğer elimde toplamak için biraz kollarımı sıvamıştım.
Sessiz sınıfta sadece yaptığımız temizliğin sesi varken iç bunaltan atmosferin de etkisiyle kendimi sürekli bayılacakmış gibi hissediyordum, belki de sadece dramatik davranıyordum kestirememiştim. Düşüncelerime ara verip dikkatli bir şekilde cam kırıklarını toplamaya başlarken sırtımda hissettiğim darbeyle dengemi toparlayamamış ve refleksle ellerimi camlarla dolu yere dayamıştım.
Ellerimi delip geçen camlar ile yüksek sayılabilecek bir çığlık atarken hızla doğrulup kanamaya başlayan elimin paniği ile beni ittirdiğini bildiğim Hanbin'e dönmüştüm. "Ne halt yediğini sanıyorsun?" Bağırarak tüm acımı Hanbin'e dökerken yüzündeki alaycıl ifade biraz daha büyümüş ve aşağılayıcı bir ifadeye dönüşmüştü.
Ellerimin acısı ile dayanamayıp ağlamaya başlarken Hanbin bunu beklemiyor olacaktı ki yüzündeki o ifade anında kaybolmuştu.
Ne yapacağımı bilemezken acıdan dolayı ağlamam hıçkırıklarla artarken önümü bulanık görmeye başlamıştım ayrıca elimden akan sıcak kanı da hissedebiliyordum. Kolumun arkasıyla ile gözlerimi silip geriye doğru birkaç adım atmıştım, revire gitmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narcissa||haobin
Fanfiction"Sana gitmen için birkaç saniye veriyorum Hanbin defol git yanımdan yoksa-" "Yoksa ne?" Hanbin sözümü keserek oturduğu yerden kalkıp üstüme eğilmişti. "Ne yaparsın hyung? Bana büyü mü yaparsın? Ya da birine mi şikayet edersin. Ah çok korktum tüyler...