Arkadaşlık.
Herkesin arkadaşı vardır, herkesin arkadaşa ihtiyacı vardır. Fark ettiyseniz arkadaşı olmayan insanlar pek mutlu değildir çünkü ne onları dinleyecek biri vardır ne de dertlerine ortak olabilecek birileri. Arkadaşı olmayan kişiler bu dertlerin ve olumsuz duyguların arasında çürüyüp giderler.
Şimdi bana ben tek başıma da eğlenebiliyorum diyeceksiniz ama bu bambaşka bir şey, elbette insanlar tek başlarına iyi zaman geçirebilir ama bir arkadaşın varlığı hayatımızdaki en önemli şeylerden biridir, onun desteğini ve sevgisi sizinle olduğunda daha iyi hissedersiniz. Dertleriniz paylaştıkça azalır, içinizdeki huzursuluk biriyle konuştuğunuzda diner işte bu yüzden arkadaşlar önemlidir ve herkesin sahip olması gerekir.
Arkadaş konusunda kendimi her zaman şanslı hissederdim.
Taerae hogwarts'a başladığımdan beri arkadaşımdı, aynı binada ve aynı odada olmamızın getirdiği samimiyet ile en yakın arkadaşımdı hatta, tüm sırlarımı ve sorunlarımı bilirdi aynı şekilde ben de onunkileri bilirdim. Arkadaştan çok kardeş gibi büyümüştük, koskoca 6 yılı beraber geçirmiştik ve konu birbirimiz olduğunda oldukça hassaslaşabiliyorduk.
Aynı şekilde Ricky ve Yujin'de arkadaşımdı ama ikisi de Taerae kadar yakınım değildi özellikle Yujin, Yujin benim küçük kardeşim gibiydi onu sorunlarımla boğup kafasını meşgul etmek istemezdim.
O yüzden şimdi Taerae'nin benim için girdiği kavganın cezasını bitirip çıkmasını beklemek adına boş koridorda sırtımı duvara yaslamış bir şekilde yerde oturuyordum.
Betonun soğukluğu aramızda olan birkaç kat kıyafete rağmen tenime bıçak gibi batarken derin bir nefes alıp karşımdaki kapıya bakmıştım, ne ceza aldığını bilmediğimden ne zaman biteceğini de kestirememiştim bu nedenle birkaç saattir burada öylece oturarak Taerae'yi bekliyordum. Benim için ceza almışken en azından onu beklemeliydim.
Olanlardan sonra Hanbin'e ne olduğunu öğrenememiştim, açıkçası öğrenmekte istemiyordum ancak büyük ihtimalle birkaç bina puanı kaybetmekle yetinmişti ya da o da ceza almıştı.
Bir süre daha sessiz koridorda beklememin sonucunca karşımdaki sınıfın kapısı açılırken hızlıca ayağa kalkıp Taerae'nin içeriden çıkan bedenini süzmüştüm, yorgun görünüyordu. "Hao, burada ne işin var? Neden odamızda değilsin?" Gülümseyerek şaşkınca bana bakan Taerae'nin yanına gidip koluna girmiş ve başımı omzuna yaslamıştım. "Benim yüzünden ceza aldığın için gelip çıkmanı bekledim. En azından bunu yapmam gerekiyordu, sen burada bu haldeyken öylece yatağımda yatamazdım." Taerae şaşkın olsa da içten bir şekilde bana gülüp saçlarımı sevmişti. "Buna hiç gerek yoktu biliyorsun, kendi isteğimle kavga ettim sonuçta." Umursamaz bir şekilde omuz silkip başımı Taerae'nin omzundan kaldırdım. "Olsun gönlüm el vermedi işte. Hogsmeade'e gidip bir şeyler içelim mi bayadır kaymak birası içmiyoruz."
Taerae "Kesinlikle hayır demem! Biraz kafa değıtmalıyız gerçekten." Diyip neşeli bir şekilde birkaç kez sekmişti. Taerae'nin mutlu olmasıyla ben de mutlu olurken kıkırdayıp ona ayak uydurmuştum. "O zaman önce odaya bir uğrayalım, üstümüzü falan değiştirip cüzdanlarımızı alırız." Taerae dediğimi onaylarken vakit kaybetmemek adına hızlıca odamıza çıkıp üstümüzdekileri çıkarmış ve dışarıya uygun bir şeyler giyerek hazırlanmıştık. Taerae yanına çanta aldığı için ben de alma gereği duymazken cüzdanımı ona uzatıp çantasına koymasını rica etmiştim.
Cüzdanımı alıp ikiletmeden çantasına koyan Taerae ile aynanın karşısına geçerken sargılı ellerimin izin verdiği kadar saçlarımı düzeltmiştim. Aslında iyileşmelerine çok az kalmıştı ama yine de enfeksiyon vesaire kapar diye sargıları tamamen iyileşene kadar çıkarmak istememiştim, hemşirenin verdiği o iksir gerçekten iyileşmemi hızlandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narcissa||haobin
Fanfiction"Sana gitmen için birkaç saniye veriyorum Hanbin defol git yanımdan yoksa-" "Yoksa ne?" Hanbin sözümü keserek oturduğu yerden kalkıp üstüme eğilmişti. "Ne yaparsın hyung? Bana büyü mü yaparsın? Ya da birine mi şikayet edersin. Ah çok korktum tüyler...