şarkı: Adele - Skyfall
🍂Gözlerimi açtığımda etraf aydınlıktı, yani sabah olmuştu. Yatağımın yanındaki komodinde duran saate baktım ve neredeyse, saatin öğlen bir olduğunu gördüm. Yataktan kalktım elimi yüzümü yıkadım ardından aşağı indim.
Merdivenlerden inerken, Ares'in odasının kapısı açıldı ve o tarafa döndüm. Üstünü giyinmiş, hazırlanmış telefonuna bakıyordu beni görünce duraksadı.
"Nereye?" Diye sordum hadsizce. Sanane kızım? adam nereye giderse gider. Ama dinler miyim ben bunları? hayır. "İşim var, sen evden çıkma. Hiçbir yeri, bilmiyorsun zaten gitmek istediğin bir yer olursa beni ararsın adam gönderirim." Dedi Ares. "İyi güzel de haberleşmek için telefonu nereden bulacağım?" Dedim.
"Doğru ya, onu sana vermeyi unuttum." Deyip odasına tekrar girdi ve bir telefonla geri döndü. "Al bakalım, eski telefonum bu şimdilik idare et alırız yenisini." Dedi. Başımı tamam anlamında, salladım ve telefonu açtım. Adamın, eski telefonu bile yeniydi.
Ares aşağıya indi ve "dikkat et, evi falan yakma." Dedi ve cevabını beklemeden evden çıktı. Arkasından ne kadar bağırsamda, duyması olanaksızdı.
Şimdi evde yalnızdım. Ares, daha önce bana evi gezdiririm deyip gezdirmemişti, yani zaman bulamamıştı. kendim gezsem iyi olacaktı. belki şu dedemle ilgili olay hakkında, bir şeyler de bulurdum. Boş durdukça, bu evde kalacağım zaman dilimi artıyordu.
Öncelikle, Ares'in odasından başlayacaktım. Belki haddimi aşıyordum ama onun anlatmasını bekleyemezdim kendim bir şeyler bulmalı, ve buradan kurtulmalıydım. Gerçi kurtulsam nereye gidecektim ki? Neyse bir kurtulayım da, onun da bir yolunu bulurum elbet.
Yukarı kata çıkıp, odamın hemen yanında ki, Ares'in odasına girdim ve şifonyere doğru yürüdüm sonrasında bir defter gördüm, içini açtım ve onun yazısını gördüm. El yazısıyla yazılmış bir kaç şarkı sözü. Tam sözlere bakacakken el yazısının, benzinlikte karşıma çıkan kağıttaki, yazıyla ne kadar benzediğini gördüm.
Bir dakika o kağıt
O kağıdı o gün üstümde ki eşofmanın cebine koymuştum. eşofmanda odamda ki kirli sepetinde olmalıydı. Hemen odama doğru koştum ve eşofmanı bulup, kağıdı çıkardım neyseki düşürmemiştim.Hemen kağıdı alıp, tekrar Ares'in odasına girip defterdeki yazıyla karşılaştırdım ve birebir aynıydı. Ne iş bu? Benim adımda Afra'ysa bu işi çözerdim.
Ares'in odasını eski haline getirip kapıyı kapattım ve çıktım.Acaba geçen ki evdeki gibi, gizli bir oda olabilir miydi bu evde? Bence kesin vardır. Ares'ten beklenir. Sağı solu belli olmuyor bu adamın.
Evin, geri kalanını az çok biliyordum aslında. Tabii bodrum olduğunu düşündüğüm yer dışında. Merdivenlere doğru gidip en alt kata indim.
Kapıyı açtım ve ağzım şaşkınlıktan açık kaldı. Burası büs büyük bir kütüphaneydi. Merakla içeriyi dolaşmaya başladım ve duvarda ki o büyük tabloyu görmemle yutkunmam bir oldu dedemin fotoğrafıydı bu.
Kitapları inceleye, inceleye farketmeden en sona gelmiştim. Ve evet sanırım pek gizli olmamasına rağmen bir oda vardı. Karşımda duran kapıya umutsuzca gittim çünkü, çok büyük ihtimalle kilitliydi.
Kapı kolunu tuttum ve aşağı indirdim ama düşündüğüm gibi kilidi yüzünden açılmadı. Acaba içeride ne vardı?
Bunu aklıma kazıyıp yukarıya çıktım. Ares'in gelmesi an meselesiydi çünkü ben etrafı kurcalarken epey zaman geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Papatya
FantasyAfra'nın rüyasında gördüğü çocuk bir gün karşısına çıkarsa en fazla ne yaşanabilir ki? Belki tanışırlar ve arkadaş olurlar, belki de tanıştığı kişi rüyasında gördüğü adamdan çok daha fazlasıdır.. Kim bilir belki de rüyasında ki çocuğu çoktan öldürmü...