Gerçekliğin Rüyası

3 1 3
                                    



gözlerimi hastanede açtığımda kolumda bir sargı bezi vardı. ayrıca bir de serum.

"iyi misin?"

zar zor algıladığım ses Ares'indi

"iyiyim."

diyebildim. kolum çok sızlıyordu.

"bunu neden yaptın?" diye sordu bu sefer. dudağımı büzerek biraz düşündüm ve "bir daha benim yüzümden aynı şeyi yaşamanı istemedim sanırım." dedim. Ares başını olumsuz anlamda iki yana salladı ve derin bir iç çekti.

"senin yüzünden değildi bir daha böyle bir şey yapma." dedi. kaşlarımı kaldırarak "bir daha böyle bir şey olacak mı?" diye sordum. Ares "bilemeyiz." dedi.

anladığımı belirten bakışlarımı, ona gönderdim.

Ardından odaya hemşire girdi ve toparlanıp çıkabileceğimizi söyleyip, odadan ayrıldı.

Ares toparlanmama yardımcı oldu ve hastaneden çıkıp arabaya bindik.

lüks bir restorantın önünde, durduk ve içeriye girdik. Ardından cam kenarındaki bir masaya oturduk ve bir adam bize mönüleri getirdi.

yemekleri seçtik ve beklemeye başladık.

Ares sessizliği bozarak "Afra." dedi.
"Efendim?" dedim.

"söz, sana bir daha zarar gelmesine izim vermeyeceğim."

dedi anlam dolu gözleriyle. tepki bile veremedim donup kalmıştım.

ardından garson yemekleri getirdi.

iştahsız olsamda ufak ufak yemeye çalıştım.

içimde büyük bir boşluk vardı. hissizleşmiş gibiydim. yemeği yiyordum ama sanki bunu ben değilde başka birisi yönetiyormuş gibiydi.

bazen sorardım kendi kendime.
ben kimim ve ne için buradayım? bir amaç bulamazdım yine bulamadım.

gözlerim yorgunluktan kapanmaya başlamıştı zar zor dayanıyordum. hiç bir şey yapmak yada düşünmek istemiyordum. sadece kayıp olmak tek dileğimdi.

Yemek bitince tatlılar gelecekti. Ama Ares yorgun olduğumu anlamış olacak ki, beni eve götürdü.

zar zor odama çıktım ve hemen yatağa girdim Ares "iyi geceler." diyerek kendi odasına geçti.

                                               🍂

Karanlık bir odadaydım. Arkamda, bir adam vardı. Elinde iki bileklikle yanıma geldi ve birini koluma taktı. "başardık." dedi sanki duyulmasını istemediğinden kısık sesle konuştu. bu ses Ares'indi.

gülümsedim. ve bir gürültü koptu. silah sesleri. kırılan kapılar ve çığlık sesleri.

Ares beni koruyan bir kapan gibi, üzerime doğru eğildi. sonra çok daha yakından bir silah sesi geldi. hemen ardından bir inleme.

bu sefer vurulan ben değil, Ares'ti.

                                                🍂

Nefes nefese uyandım ve yataktan hızlıca kalkıp Ares'in odasına girdim. Orada yoktu. telaşla evin her yerini adını seslenerek aradım ama bahçede bile yoktu.

ardından telefonum çalmaya başladı.

titreyen ellerimle bilinmeyen numarayı açtım.

"sana attığım adrese gel, Ares burada." dedi kalın ve kaba bir ses.

"gelme."

Ares'in sesiydi bu gerçekten de oradaydı. Umurumda bile değildi canım pahasına olsada oraya gidecektim.

üstüme doğru düzgün bir şeyler giyerek adamın attığı adrese doğru Ares'in arabasına binerek, yola çıktım.

düşündüğüm gibi eski püskü bir ev değildi.

eve girmeden telefonumdan ses kaydını açtım ve tekrardan cebime koydum ve eve girdim.

sesin geldiği yöne doğru gittim ve uzun boylu iri yarı bir adam beni karşıladı.

"Zeki olduğunu sanardım Kaner." dedi adam telefondaki sesin sahibi oydu.

"ne istiyorsun?" diye sordum sadede gelerek.

"ölmeni."

Adamın sesi kulağımda birden çok kez yankılanladı. Bilmediğimi bir şey değildi ama yinede donup kalmıştım.

Yıllarca bununla yaşamak, savaşmak yerine ölmeyi tercih ederdim.

"Ares gitsin." dedim. onun bu manzaraya şahit olmasını istemiyordum ama gitmeyeceğindende emindim.

Ares korkunç ve sorgulayan bakışlarını bana çevirmişti

"ölümü ne zaman bu kadar kabullendin sen?" dedi Adam.

gözlerimi devirerek "neden bahsediyorsun? vur hadi." dedim. Adam kaşlarını kaldırdı ve Ares'e baktı.

Ares "amacın ne?" diye sordu bana bakarak. "kurtulmak." dedim umursamazca.

yalan yok biraz korkuyordum ölmekten değil Ares'i kaybedeceğimden çok kısa bir zamanda fazlasıyla benimsemiştim onu.

ve evet arabadayken çağırdığım polisler kapıya dayanmıştı. Allahtan filmlerde ki gibi siren sesi gelmiyordu.

"o kadar da aptal değilmişim koca adam." dedim göz kırparak.

onlar tutuklanırken, ben aresin kollarını çözüyordum.

"yapmaman gereken her şeyi yapıyorsun. ölmüş olabilirdin." dedi Ares.

"asıl sen ölebilirdin." dedim. tam o sırada Ares sandalyeden kalktı ve aramızda bir adımdan bile az mesafe kalana kadar yaklaşıp.

"bir daha böyle bir şey yapmaya çalışırsan sonu çok kötü biter Afra." dedi hem sinirli hemde bitkin sesiyle.

"ne olur?" diye sordum arsızca.

"onu o zaman göreceksin ama geri dönüşü olmayacak." dedi dudaklarıma bakarak.

sertçe yutkundum ve arabanın oraya doğru yürümeye başladım.

arkamdan bir ses geldi Ares'in sesi.

"Afra her ne olduysa da beni kurtardın. artık risk daha az."

"başardık." dedi sessizce.

donup kaldım. hiç bir tepki veremedim aradan geçen 3-4 saniye benim için 3-4 saat gibiydi.

aklımda bin bir türlü düşünce geçerken gördüğüm rüyaya lanetler ettim.

kendime geldiğim gibi etrafa bakınıp Ares'i arabaya bindirmeye çalıştım.

kapıyı açtım Ares sorgulayan gözlerle bakarken bir silah sesi duydum.

Ve hemen ardından gelen bir inleme sesi.

🍂

E.A

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyah PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin