Merhaba. Yeni bir hikaye ile gelmiş olmanın mutluluğu içindeyim. Umarım bu kitabımı da diğerleri kadar çok seversiniz. Bölümler 15 günde bir gelecektir, bu düzende götürmeye gayret edeceğim.
Düşüncelerinizi yorumlarda belirtin lütfen hepsini okumak isterim. Veee pamuk eller oy butonunaaa :)
*****
Ay ışığı geceyi koynuna hapis etmiş, dışarıdan gelen sesler ise geceyi biraz daha ürkütücü hale getirmişti. Korkunun kaynamış buhranı etrafımı sarmıştı. Botlarım ezdiğim taşların sesini kopartırken küçük gözlerim iyi görebilmek için biraz daha kısıldı. Kulaklarım bir tilkinin sezgileri gibi açılmış her bir yandan gelebilecek tehlikeye karşı dikkat kesilmişti. Kabaran tüylerime, boğazımda atan kalbime, içime yerleşen korkuya rağmen profesyonelliğime ve cesaretime tutunup bir adım daha attım.
Yürüdüğüm balkonlu koridorun karanlığı bana kollarını sarmıştı. Terleyen elimi siyah kotuma sildikten sonra derin nefes aldım ve tekrar desteklemek için silah tutan elimin altına yerleştirdim. Aralık dudaklarımdan sızan nefesim biraz olsun rahatlatmıştı. İnce bileğimde sarılı duran koyu deri kordonlu saatime baktım. Neden bu kadar gecikmişlerdi?
Gür gelen çığlıklar zayıflamıştı. Buna göz yummak vicdanımı ezip geçmek demekti.
Odanın kapısını es geçip koridorda bulunan penceresine yöneldim. Loş ışık kendimi korku filminin tam göğsünde hissetmeme sebep oluyordu. Açık duran pencerenin kenarına yaslandım ve sessizliğe sığınarak eski, yıkılmaya yüz tutmuş otel odasını inceledim.
Karıncalanıp duran televizyon dışında yatağın abajuru yanıyordu sadece. Odanın her tarafı; yataklar, duvarlar, görebildiğim tüm eşyalar kalın şeffaf muşambalara sarılmıştı. Silahın ucunu uzatıp perdeyi çekerek bir bacağımı pencereden uzattım. Nefeslerimi bile bayılmama sebep olacak şekilde yavaş almaya özen gösteriyordum.
Çığlıklar susmuştu.
Göğsüm susan çığlıklar için büyük bir yasa bulandı.
Bastığım yer bile hışırdayan muşambayla kaplıydı. Ses çıkarmadan yürümek imkansızdı fakat burada öylece durmam daha imkansızdı. Otel odasının banyosundan gelen hışırtı sesler yutkunmama sebep oldu. Göreceğim manzara gözümde canlanırken bile midem kıvrılmıştı. Loş ışığın yarattığı gölgem dikkat çekmesin diye duvara yaslandım. Silahım bir elimde tetikte beklerken cebimdeki telefonu çıkardım ve mesaj panosunu açtım.
"İçerideyim."
Gelecek olan tepkiyi az çok tahmin ediyordum fakat ortalık temizlenmeden engel olmam gerekiyordu. Telefonumu kaldırdığım gibi silahıma tekrar tutundum. Koridorun karanlığına bulanıp adım attım. Aralık duran ve içerinden koridora açılı şekilde sızan banyo kapısını görmem ile tüm cesaretimi topladım. Gölgem düşmesin diye kenardan yürürken tam o anda hissettim.
Saç diplerimi gıdıklayan o nefesi hissettim. Kalbimin atışı koridorda gürültü oluşturacak bir seviyedeydi. Kaskatı kesilen bedenime rağmen beynim savunma planlarına oturmuştu. Hızlıca bedenimi geriye çevirmiştim ki sert bir cismin suratıma inmesi saniyeler sürmüştü. Yan şekilde duvara çarpıp yere düştüğümde hemen başucuma düştü silahım.
"Misafir sevmem minik kuş."
Kulak tırmalayan kalın sesi tüylerimi ürpertirken dibime kadar gelen bedene tekme attım. Dengesi kaybolup geriye doğru bocalasa da elindeki kalın köşeli demir ile dengesini sağlamıştı. Elmacık kemiğimin ağrısının sebebinin bu demir olduğunu anlamak zor değildi. Yanağımdan aşağıya kayan kanın hissi tüylerimi ürpertmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESİTAL 03:30
General Fiction"Sesini sakın çıkarma," derken sesi içinde boğulduğum durumdan daha korkutucu geliyordu. Karnıma sarılı duran elindeki silahı vücuduma değiyordu. "Yoksa olacaklardan bahsetmek istemiyorum." Sesindeki ima ve kesinlik olabilecek her senaryoyu gözümd...