-4-

5.7K 202 65
                                    


-minnoş minacık beden-

"hep senin yüzünden bu haldeyim biliyorsun dimi ,belki  pişman olur bana birşeyler alırsın diye dedim hani"

doruğun sitem eden sözleriyle gülerekden kafasına tutuğu torbaya bakındım

"sende örümcek adam  gibi duvara tırmanıp beni dikizlemeseydin !"

ciddi olmaya çalişsamda karşımda kıvranarak kafasına buz tutan doruğu gördükçe gülesim geliyordu   ,bir kaç adım daha atarak beden kontrol sırasında ilerlemeye devam ettik

"ben komutana ne diyeceğim şerefsiz serdar, komutanım kafama sabun mu fırlattı diyeceğim"

dudak bükerek omuz silktim ve elimle nerdeyse doruğa gelmek üzer olan sırayı işaret ettim

" fark etmez ama ne söyliyeceğini biraz hızlı düşünsen iyi olur "

doruk anlamış olacaktı ki derince bir iç çekti

"oğlum sakin niye böyle kutsal bakireler gibi kıvranıp duruyorsun"

buğranın sesiyle hemen arkamda duran mertde bakışlarım döndü

"ya oğlum ne biliyim ben göstermek istemiyorum yemin ederim ilerdeki eşimden çok baktılar" 

Mert'in sitem dolu sözlerine hep birlikde gülerken arkadan gelen sesle irkinip bütün gülmemizi bir anda yüzümüzden silip atarak hazır ola geçtik gelen çavuşdu

" merak etme asker sende olandan gösterecegin kişide  de var" Mert'in yüzü utancından kıp kırmızı kesilmişken çavuş sırayı ikiye böldü ve odasına doğru adımladı

"serdar dan sonrakileri ben kontrol edeceğim"

benden hemen sonra gelen mert'e bakındığımda hayata sövüyor gibi gözüküyor du

"buda bana hayatın şimdi ağzına sıçtım şekli agalar"

kendi kendine yavaşca fısıldayarak son bir kez bize bakıp  kapıyı tıklatarak içeri girdi

"ağbi çocuktaki şans mı  yoksa şansızlık mı  anlayamadım"

buğra iki elini yukarı doğru kaldırmış hem  Mert'in bu şansızliğina yakınıyor hemde çavuşun kapısına önüne doğru ilerliyordu , Araf ise sesizdi bizden sonra geldiği için baya bir uzakda hala sıra bekliyordu arada bir tabi sözlü söylemese de el hareketleriyle ağzınıza  sıcağım  uyarısı veriyordu 

üçümüz de ağzımızın içinde gülerken bakışlarımızı asaf dan çektik  Mert'in kızaran yüzü aklıma geldikçe daha çok gülüyor dum omzuma dokunan elle bakışlarımı buğra dan çekerekden doruğa döndüm sıra doruğa gelmişdi ne çabuk  farketmişdim bile elindeki buz torbasını benim elime vurarakdan bırakıp içeri girdi...

zaman ne kadar hızlı geçmişti bilmiyorum ama kısa bi süre sonra yavaşca dışarı çıktı ve neşeli bir şekilde ıslık çalarak dan bana göz kırptı

"bana mı yavşıyon lan pezevenk"

ellerimle hayırdır der gibi yaparakdan iki tarafa açdım

"yok yavrum komutan seni bekliyor içerde"

hala anlamsızca doruğa bakarakdan kapıya doğru adımladım sırıtışından bir boklar yediğini anlamıştım ama neydi ?

"gir" komutunu duyar duymaz kapıyı aralayarak içeri girdim

komutan elindeki kalem hala birşeyler yazarak birkaç kez tık atıp masadan kalktı ve kafasını kaldırdı beni görmesiyle yüzünde sırıtma  yaygınlaşdı

KOMUTANIM BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin