Chris, Jisung'u sakinleştirirken Seungmin annesini yavaşça yerden kaldırmış, Hannah'ya da işaret ederek oturma odasına geçmesini söylemişti.
"Anne, ne olduğunu anlatır mısın?"
Seungmin'in annesine sanki kırılacak bir porselen bebekmiş gibi davranmasına gülmüştü Hannah.
"Minho ve Jisung'u çağırmıştım. Hannah ile beraber jisung'un en sevdiği tatlıdan yapmıştık. Geldiler, ama jisung kolları bağlı bir şekilde önden geldi. Arkasından da sinirli bir şekilde Minho geldi. Ne olduğunu sorduk. Jisung anlattı. Minho aniden buna sinirlenip elindeki bardağı yere attı. Bardak kırıldı. Jisung'ta korktu. Onun durumunu biliyorsun zaten oğlum"
Annesinin anlatmasına karşın kafasını sallayan Seungmin "Peki, neden kavga etmişler?"
Hannah "Jisung'un eteği kısaymış. Minho da buna kızmış"
Seungmin anladığını belirtip Chan ve Jisung'un yanına gelmişti.
"Artık... Beni sevmiyor! Hep böyle yapıyor! Kısa giysem de uzun giysem de!"
Jisung'un isyanına karşın Chan başını sevgilisine çevirmiş Seungminde 'bilemiyorum' dercesine başını iki yana salladığında derin bir nefes almış "Buna bir çözüm bulacağız. Üzülme artık sen! Minho da pişman olacaktır"
...
Jisung biraz daha toparlanmış Jisoo'nun yaptığı normalde bayılarak yiyeceği tatlıyı keyifsiz bir şekilde yemiş ayaklanmışı.
"Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim. Görüşürüz!"
Jisung kapıdan çıkarken Seungmin onu durdurmuş kendisine döndürüp sıkıca sarılmıştı.
"Jisung, rahatsızlık vermediğini biliyorsun. Her seferinde söyleme şunu" demis sonrasında burnunu çekerek Jisung'u bırakmıştı.
Jisung, yavaş yavaş eve yürürken hep Minho ile beraber gittikleri tepeye gitmeye karar vermişti.
Tepeye gelmiş birlikte piknik yaptıkları ağacın altına oturup dizlerini kendine çekmiş kafasını dizlerine yaslayıp evleri ve dolaşan insanları izlemeye başlamıştı.
Bir süre sonra adım sesi duyunca irkilmiş kafasını korkarak oraya çevirmişti.
Gördüğü tanıdık silüet ile kaşlarını çatmış kafasını tekrar evlere doğru çevirmişti.
Minho derin nefes alıp sevgilisinin yanına oturmuş elindeki Jisung'un yıldızlı battaniyesini çıplak bacaklara örmüştü.
Bir kaç dakika sessiz kalmışlar ardından Minho dayanamayarak Jisung'u kucağına çekmiş ve sıkıca sarmalamıştı.
Jisung'un gözleri tekrardan dolarken Minho özürlerini sıralamaya başlamıştı.
Jisung gözlerini kapatmış sevgilisinin kokusuyla söylediklerini dinlemişti.
"(...) Bir daha böyle bir şey yapmayacağım özür dilerim sevgilim. İstediğini giy. Yemin ederim hiç birşey demeyeceğim."
Jisung buna karşılık kafasını kaldırıp dolu gözleriyle ona bakmış
"Söz mü?"
"Söz"
Minho Jisung'u tekrar sıkıca sarmalarken Jisung başını sevgilisinin boynuna görmüştü.
"Jisung, burada kimse yok!"
Jisung anlamamış bakışlarla sevgilisine baktı.
"Yani ne yapmalıyız. Gidelim mi?"
Minho sevgilisinin masumluğuna gülmüş ve söylemeyi düşündüğü şeyden vazgeçmişti.
"Evet, gidelim Efulim!"
Jisung dudaklarını sevgilisinin yanağına bastırdı "o ne demek?"
Minho şirince sırıttı "Sevgilim,yarim,birtanem demek. Sen benim her şeyim olduğun için öyle seslendim"
Jisung buna daha çok gülüp kulaklarına kadar kızarırken minho sevgilisinin saçlarına öpücük kondurmuş onu kucağına alarak döndürmüştü.
Jisung buna karşın kahkaha atarken "İndir beni! Hadi! Gidelim artık!"
----------- Minsung özel bölüm olduuu
Bu arada Jisung'un olay çıkaran etekli kombiniii:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jisung'a ne yakışır ama AAA
Ayrıca bu ficteki minsungtan çok fazla tangled vibe alıyorum.
Neyse, birazcık spoiler veriyorum yakında kötü şeyler olabilirrr...~
Bu arada Jisung'un cümlelerinin sonuna ünlem koymayı Çook seviyorum çok tatlı geliyoor
Yıldızlı battaniyesi ile Jisung'u buraya bıraktımm
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.