Zorunluluk.

7.2K 152 43
                                    

İLK IŞIKLAR.
.
.
.
.
.
.
"Ölürüm de evlenmem! Kimse zorlayamaz beni!"

"Sen ne diyin ha?!" Babamın suratıma bir tokat geçirmesiyle sağ kayan yüzümden yaşlar tekrar akmaya başlamıştı. Babam beni az önce ablamı istemeye gelip ardından ablam kahveleri döktüğü için beni isteyen o akılsıza vermişti. Baklavıca beni görüp sarkıntılık yapan o adama. Yarın evlenecektim ve sevgilim Yusufa kaçmayı teklif edecektim. Babam beni kilere saçımdan sürukleyerek kapattığı andan itibaren bunu düşünüyordum. Gözlerimi açtığımda hala kilerdeydim ve yerde yatıyordum. Annem kapıyı açtı.

"Gızım, hadi galk, baban gelmeden kahvaltını yap hemen. Bugün damat gelecek. Çarşıda işiniz var, ondan önce get de bir peynir al hele. Evde galmamış."

"Tamam anne." Yerden yavaşça kalktım ve nadir denk gelen zamanlarda olduğu gibi artıklardan değil taze malzemelerle kahvaltımı yaptım. Tüm gece bir şey yememiştim yoksa ben kahvaltı yapan biri değilimdir, tüm gece yemediğim için yemeye karar verdim. Kahvaltıdan sonra hazirlanıp hemen çarşıdan peynir aldım ve koşarak Yusufun yanına gittim. Yusuf telaşımın sebebini biliyor gibi görünüyordu.

"Yusuf!"

"Seyran. Sakin ol noldu?"

"Yusuf beni evlendirecekler! Nolur kurtar beni, nolur gel kaçalım."

"Seyran, biliyorum ama ne demek kaçalım. Nasıl kaçalım Seyran yakalanırsak öldürürler bizi." Yusufun elini tuttum.

"Yusuf hiçbir şey umrumda değil sen ol yeter bana."

"Olmaz Seyran." Yusuf ellerini elimden çekti, gözlerim dolmuştu. Sevgilim beni yarı yolda bırakıyordu.

"Korkak!" Diye bağırdım ve koşarak eve geldim. Anneme istediğini getirmiştim, bugün Ferit gelecekti, müstakbel eşim.
Babam kahvaltısını yaptıktan sonra tırnaklarımı yiye yiye bekliyordum. Odamdan aşağı inmemi söylediler ve Hattuç Halam hazırlanmamı söyledi. Derin bir nefes verdim ve hazırlanıp aşağıya indim. Feriti beklemeye başladım. Kapı çaldığında Hattuç halam hemen bana döndü.

"Kalk gız kalk kalk, sen açacan." Oflayarak kalktım ve kapıyı yavaşça açtım. Ferit elinde üç buket çiçekle gelmişti. Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve yanımdan geçerken hafifçe kulağıma eğildi.

"Naber fıstık?" Göz devirdim ve Ferit elindeki çiçeklerden birini bana verdi. Benden bir cevap beklemeden içeri geçince rahatlamıştım çünkü ne diyebilirdim bilmiyordum.

"Bu size, bu da size Esme annecim." Halam ve anneme çiçeklerini uzatıp elerini öptükten sonra hepsi birbirine şaşkın şaşkın bakıyordu. Bende çiçeği duvarın dibindeki masanın üstünde duran vazoya yerleştirdim.

"İşlerimiz vardı gitsek mi artık?" Ferit başıyla onayladı ve beraber kapıdan çıktık.

...
Evlenmiştim. Ben, evlenmiştim. Artık soyadım Şanlı değildi, ben Seyran Şanlı değildim. Artık Seyran Korhandım. Dün evlenmiştik ve bugün istanbula gelmiştik. Arabada giderken Ferite özel olarak hiçbir şey sormamıştım ve konuşmamıştım. Onun saçma soruları dışında, beni odaya çıkarmıştı ve akşam yemeği için ineceğimizi söyledi. Ferit duşa girmiştı, o çıkınca bende hemen bir duşa girip hazırlanacaktım. Koltukta oturup olanları sindirmeye çalışırken banyodan Ferit çıktı. Belindeki havlu dışında vücudunda hiçbir şey yoktu. Hemen ayağa kalkıp gözlerimi çevirdim.

"Aa, napıyorsun sen be!"

"Banyodan çıkıyorum?"

"Manyak mısın üstünü giysene!" Salak salak sırıttı.

YALI ÇAPKINI °Başa Sar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin