Kül.

2.5K 131 78
                                    

Bu bölümü okurken 'En dibine kadar' ve 'Derinlerde' şarkısını başa sararak dinlemenizi öneririm.
.
.
.
.
.
Saatler birbirini kovalarken, Ferit hala yoktu. Gelmesini de istemiyordum açıkçası, beni öpüp sonra pat diye bir açıklama yapmadan beni öylece bırakıp nasıl hissettiğimi umursamadan kullanıp giden birinin yüzünü neden görmek isteyeyim ki?

Hani sen beni severdin ya!
Hani sen beni sorardın ya!

Akşam yemrği saati yaklaşmıştı ve kapı çalındı. Gülgün anne gelmişti.

"Kızım, Ferit nerede? Yemek saati yaklaşıyor."

"Bilmiyorum Gülgün annecim, kendisine sorun lütfen çünkü bana söylemedi."

"Siz iyi misiniz bir problem yok değil mi?"

"Hayır var, her zamanki gibi. Bizim problemsiz bir günümüz yok Gülgün annecim, kolejden arkadaşı Pelinin yanındadır." Gülgün anne yutkundu ve şaşkın gözlerle bana baktı.

"Sen-"

"Evet biliyordum. Başından beri."

"Üzgünüm kızım..." Yalandan gülümsedim, Gülgün anne bir süre yüzüme baktı, pişman gibi görünüyordu sonrasında başını eğerek gitti. Onu üzmek istemezdim, bana hep içten ve samimi gelirdi ama oğlunun metresiyle ilişkisine bir paravan olarak beni evlendirmesini görmezden gelmek yormuştu. Yemeğe son dakika kala Gülgün anne mesaj attı.

"Kızım babam inmiyormuş, odanızda yiyebilirsiniz. Ferit geldiğinde." İştahim kapanmıştı ve moralim fazlasıyla bozuktu, depresif bir hissiyat içerisindeydim. Ne yapmam, ne düşünmem gerek bilmiyordum. Öpüştüğüm ilk kişi Feritti, kocam. Metresi olan kocam. Ve neden onu bu kadar öpmek istemiştim? Neden kokusu derinlerimde bir yerde bu kadar güzel ve delirtici geliyordu? Neden bu kadar rahatlatıcı bir etkisi vardı ve en önemlisi neden, ben ona güvenmeye başlamıştım?
Saat gece yarısına yaklaştığında hala uyumamıştım. Pijamalarımı bile giymemiştim, balkondan bir tıkırtı duydum. Başımı çevirdiğimde Ferit kapıyı açıyordu. Kapıyı açıp içeri girdi ve gözleri beni buldu. Kısa bir bakış atıp başımı çevirdim. İçeri girdi ve boğazını temizledi, bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Sessiz bir tonla konuştu, suçlu gibi.

"Seyr-" lafını aniden kestim.

"Niye geldin?" Sert ve soğuk bir sesle sormuştum. Sert bir bakışla gözlerimi yüzüne çevirdim.

"Nasıl yani?"

"Niye geldin, otursaydın metresinle evinde?"

"Seyran ben Pelinin yanında değildim ve, senden özür dilemek istemiştim-"

"Hiç, hiç boşuna yorma kendini. Muhattap olmayalım uzun bir süre, benim için yeterli. En iyi özür." Ferit anlamamış bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Ne demek muhattap olmayalım?"

"Baya, bana bakma, bana dokunma,  benimle konuşma, benden bahsetme, beni bir yere götürmeye çalışma. BENİ ÖPME demek Ferit." 'Beni öpme'kısmını bastırarak söylemiştim. Ferit fazlasıyla kırgın görünüyordu ama içimdeki sinir soğumamıştı.
"Muhattap olmayalım. Mümkünse ikimizden biri ölene kadar, birkaç gündür gerçekten değiştiğini düşünmüştum biliyor musun? Ama hata bende, benim salaklığım. Senin asla değişmeyecek narsist, duygusuz ve kalbi pis bir insan olduğunu unutmuşum. Kusura bakma. Bundan sonra öyle davranacağım."

"Seyran ağır konuşuyorsun, beni dinlemeyecek misin?"

"Hayır. Değmez."

Hangi söz hangi şiir ki bu?
Ne bir umut, ne de güzel bir an kalmış.
Hani sen beni severdin ya!
Hani sen beni sorardın ya!

YALI ÇAPKINI °Başa Sar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin