💎14.BÖLÜM💎

26 11 2
                                    


Keyifli okumalar <3

Şuan herkes koltuklara oturmuş benim
konuşmamı bekliyordu. Ortamda bariz bir gerginlik vardı.

"Evet arkadaşlar... İki kere gidip gelmemizin görevi tehlikeye sokacağını düşündüğüm için planı biraz değiştirdim." Diyerek sözüme başladım. Yusuf ve Çağrı'ya dönüp "Yusuf ve ben karı koca rolündeyiz. Sen ise bizim istemediğimiz ve başımızdan def etmek istediğimiz çocuğumuz." Diyerek açıkladım.

"İçeri eşler olarak gireceğiz. Ben Yusuf, Hande ile de Ömer. Sizin çocuğunuz yok. Hep beraber içeri gireceğiz. Yurdu biraz gezdikten sonra adam ile özel olarak konuşmak istediğimizi belirteceğiz. Ama Çağrı yurdu gezmeye devam edicek." Soruları varsa sormaları için onlara baktım. Soru sormadıklarını görünce devam ettim.

Yunus'a döndüm. "Şu iş adamı şeyi vardı ya, o Yusuf. Geriye kalanlar yani, Burak, Sen, Uğur ve Baran sizlerden ikiniz bizim ikimiz ise Handelerin korumasısınız." Duraklayıp laflarımızı zihnimde toparlamaya çalıştım.

"Biz adamla konuşurken Sizde Çağrı ile olucaksınız. Etraftaki korumları indirecek, arka kapıdan bahçeye çıkıcaksınız. Yurt, Denizin yanında olduğu için deniz yoluyla kaçacağız. Bahçeye yanaşmış büyük bir yat olucak." Dedim ve planımızın sonuna gelmiş oldum.

"Sorunuz var mı?" Dedim. Az sonra Burak konuşmaya başladı. "O kadar çocuk bir yata nasıl sığacak?"

"Orası sayılı öğrenci aldığı için zaten 2 tane yatakhane var. Yani en fazla 80 çocuk var." Diyerek durumu açıkladım.

Bir kafa haraketiyle beni onaylayınca diğerlerine baktım. Bir soru daha sorulmayınca memnunca el çırptım. "O zaman hazırlanın. Göreve gidiyoruz!"

💎✨💎

Hepimizin jilet gibi olması gerektiği için çok uzun zamandır hazırlanıyorduk. Zaten akşam gideceğimiz için bu çokta sıkıntı yaratmadı.

Saat 6.30 olduğumuzda hepimiz tam olarak hazırdık.

Hande hariç.

Bu kız bu gidişle 2 yıla ancak hazırlanır.

Haklısın.

Beklemekten sıkıldığımız için Handeyi odadan çıkarma görevini ben üstlendim.

Odasına doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı çaldım ancak açan olmadı. Bir kaç kere daha çalıp karşılık alamayınca, cebimden bir kart çıkartıp kapıyı açtım.

"Hande! Nerdesin kızım?!" Diyerek içeri seslendim. Etrafıma bakındım ancak onu görmedim.

"Burdayım!" Dedi arkamdan. Ona doğru döndüm. O da kendi etrafında dönüp kendini bana gösterdi. "Nasıl olmuşum!" Dedi neşeli bir ses tonuyla.

Tavuskuşu gibi?

Tavuskuşu Handeyi ona benzettiğini duysa nesli tükensin diye üremez.

Handenin ultra, mega kabarık pembe elbisesine, Allah katına kadar çektiği Eyelinerına, dudağına sürdüğü cırtlak pembe rujuna ve yüzüne pembe sulu boya sürmüş gibi gözüken allığına baktım.

Sonra sorusuna cevap verdim.

"Mükemmel."

"Biliyorum tatlım! Sende idare edersin işte." Sende. İdare. Edersin. İşte. Mi? Kıçıma bak ya! Neyse.

"Hadi çıkıyoruz. Düğüne gitmiyoruz ayrıca. Göreve gidiyoruz göreve!" Bu sözlerime ofladı.

O-f-l-a-d-ı.

ELMAS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin