HRİDAYEŞ

12.bölüm

AMARİS'ten

Draco beni sarayın bahçesine bırakıp, saraya yakın olan bir mağaraya gitti. Odama çıkmak için büyük kapıya doğru ilerlerken Hector ve Daniel'in konuştuğunu gördüm.

   Yanlarına doğru yaklaşır iken Hector'un bağırdığını duydum "bunu nasıl bilemezsin!"

   "Hector" iki çift göz bana dönerken birinde şevk, diğerinde ise Özlem vardı. Daniel'i es geçip eşime doğru ilerledim. "Seninle konuşmamız gerekiyor." Yanlarında geçerken Hector'un, ellerini Daniel'in yakalarından çekip arkamdan geldiğini gördüm.

   Sarayım içine girer girmez gözlerim Natali'yi aradı. Beni her gördüğünde yanıma koşup, hizmetimi görmeye çalışan kadını hiçbir yerde göremeyince, odama doğru çıkmaya devam ettim.

   Odamızın kapısından girer girmez,arkamdan kapanan kapıyı hissettim. Pençeleri ile belimi kavrayan Hector'un hırlamasını duyar duymaz arkamı döndüm ve uzaklaştım. "Ne yapıyorsun Hector, bu halin ile benimle beraber olup öldürmek mi istiyorsun."

   Yavaş yavaş insan formuna dönen Hector sırıtarak yanacıma yaklaştı. "Deli gibi sevişip ölmekten mi korkuyorsun sevgilim?"

   "Doğruyu söylemek gerekirse evet, bir gün yatağında kalmaktan korkmuyor değilim." Hector aramızda kalan iki adımlık mesafeyi kapatıp belimden kavrayarak beni boydan boya yatağa yatırdı. "İlk gecemizde Likan formunda iken beraber olmuştuk."

   "O zaman aklım başımda değildi, ayrıca pekte bir şey hissetmiyordum." Üstüme uzanıp bana ağırlığın vermeyen Hector kaşlarını kasvetli bir şekilde çatıp dudaklarını yaladı.

   "Sana ilk gecemizde vermediğim zevki şimdi vermek istiyorum." Hector'u göğüslerinden itip "daha birçok sorunumuz var şu an sırası değil."

+18 mevcuttur

   "Birçok kişinin yanında dolgun göğüslerine saldırmak istemiyorum Aris." Boğuk çıkan sesi ile beraber ellerimi göğüslerinden çekip boynuna doladım. Lanet mühür yüzünden ona hayır diyemiyordum.

    "Hector yavaş ol lütfen." Kısık çıkan sesim ile boynumda ki mühürü yalamaya başlayan Hector, kalçalarımı avuçlayıp gerdanımdan dudaklarıma doğru ısırarak ilerliyordu.

   "Sen benim üçyüz yıldır beklediğim mucizemsin." Ağzından çıkan her bir kelime gururumu okşarken, ısırıkları ile beraber inliyordum.

    "Hector" adını inlerken her iki bacağımdan tutarak beline göre sabitleyip iki yana açtı. Sertleşmiş erkekliğini ıslanmış kadınlığıma doğru bastırırken "benim için, ah!"

   "Benim için ıslanmışsın bebeğim." Hector hoyratça dudaklarımı yalayıp emerken, ona karşılık vermeye çakışıyordum. O kadar sert ve acımasızca öpüyordu ki, çölde susuz kalmış bir deve, su bulsa dahi, hedefine bu denli saldırmazdı.

    Zevkten gözüm döner hale gelince Hector üzerimde kalan gelinliğin açık olan sırt kısmından tutarak yırtıp kenara atmıştı.

   Ellerinden tüyler ve uzun pençeler çıkmaya başlayınca, gözlerimi sonuna kadar açıp kafamı iki yana salladım. "Hector sana hayır dedim!" Konuşmamın devamını getirmeme fırsat tanımadan, dudaklarımdan öpüp üzerindeki resmî giysileri çıkartmıştı.

   Dudaklarımı bırakmayarak erkekliğini kapatan kumaşlardan kurtulup çırılçıplak bir şekilde, karşısında duran kadınlığıma bakmak için dudaklarımızı birbirinden ayırıp, bacak arama doğru ilerlemeye başladı.

   Ona hayır diyemez iken, ayak tırnaklarının uzayıp, derisinden siyah ve kahverengi tonunda olan tüylerin çıkmaya başladığına şahit oldum.