Yağmurlu bir havada, yıldızların ışığına inat, bir taverna aydınlanmıştı. Isıtıcılar etrafı ılık bir hava ile sararken, insanlar içerideki samimi ortamın keyfini çıkarıyorlardı. Tavernada bulunanlar, kadehlerini kaldırıp neşeli şarkılar söylüyor, keyifli bir atmosfer eşliğinde oynuyorlardı.
Ancak, gece karanlık ve gizemli bir hava taşıyordu. Tavernanın sol köşesinde, zifiri karanlık bir kapşon altında gizlenen bir adam vardı. Gölgeler arasından dikkatle etrafı gözetliyordu, adeta geceye karışmış bir hayalet gibiydi. Elindeki kadehi gölgelerin içinde kaybolmuş gibiydi, ama onun bakışları, insanların eğlencesini meraklı bir şekilde izliyordu.
Kapşonlu adamın yüzünü gizleyen karanlık, herhangi bir iz bırakmıyordu. Sanki geçmişinin sırlarını ve düşüncelerini saklamak için o yoğun sis tabakasını kullanıyordu. Gözleri ise derin bir içgörüyle parlıyordu, etrafındaki insanları izlemekten ziyade onların ruhlarını anlamaya çalışıyormuş gibi görünüyordu.
Gece yarısı kendini göstermeye başladıkça tavernanın kapısı hızlı bir şekilde açıldı ve genç bir adam içeri adım attı. Yağmurun etkisiyle ıslanmış saçları ve nefes nefese kalması, onun aceleci bir şekilde geldiğini gösteriyordu. Kalabalığın içinde gözleri etrafa hızla kaydı, ardından önde duran taverna sahibine yaklaştı.
Gencin uzun sivri bir kılıcı, heybetli bir pelerini ve krallık rozeti daha ilk bakışta kendini belli eden önemli detaylardı.
Genç adam heyecanla bir şeyler anlatmaya başladı, sözleri hızlı ve doluydu:
"Haydi millet! Size yeni haberler getirdim Westergard'dan. İşitin sesimi, kulak verin söylediklerime!"
"Anlat, anlat, anlat!'
"West Prensi Alden krallığıktan men edildi! İtaatsizliğinin cezası kral tarafından kesildi."
Bu sözler eşliğinde müzik durdu, kadehler indi, ortamdan herhangi bir ses çıkmadı. İnsanlar şaşkın gözlerle birbirine bakıyordu.
"Dediklerimi işitmediniz herhalde! Prens diyorum prens hem de sürgün bir prens... Bizzat kralın emriyle... Üstüne üstlük dokunulmazlık yetkisi de kaldırıldı, artık kendisi soy dışı ilan edildi!"
Taverna sahibi derin bir soluk aldı ve ciddi bir ifadeyle genç adama yaklaştı. Gözlerinde bir uyarı ve koruma niyeti vardı. Hızlı bir el hareketiyle sessizliği sağlamak istedi ve ardından genç adamı başının belaya girmemesi için susmasını söyledi. O an, havada gerilim dolu bir enerji hissedildi.
"Daha fazla bundan söz etme. Zira kralımızın küçük oğluna olan düşkünlüğü en iyi biz, halk biliriz. Bizi de mi bahsettiğin sürgünle uğurlamak istersen be adam!"
"Dediklerime iki elim, iki kulağım şahittir. Prens Alden -ki artık prens değil- sürgün edilmiştir."
Ortam yine sessizliğe bürünmüştü ki yaşlı bir adam kadehini havaya kaldırdı:
"O en gözde olandı!"
Sonra bir başka adam:
"O en asî olandı!"
Bir başkası daha:
"O en cesur olandı!"
Bu kadeh kaldırışlarından sonra taverna sahibinin göz işaretiyle müzik devam etti. Bu esnada yaşlı bir kadın son kez kadeh kaldırdı:
"Eninde sonunda Büyük Prens Aaron istediğini alacaktı. Artık krallığın sonu geldi."
Taverna sahibinin uyarısı ve genç adamın sessizliğe bürünmesiyle birlikte, içeride bir an için durgunluk hakim oldu. İnsanlar şaşkınlıkla birbirlerine bakarken, gözlerinin içinde tedirginlik ve merak yansıyordu. Fısıltılar, sessizliği bozan tek sesler haline gelmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/282352394-288-k605312.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN GÖLGESİ
FantasíaKrallıktan sürgün edilmiş bir prensin tek bir amacı olabilirdi. İnsanların çoğu bu amacı tahmin etmeye çalıştı, kimi intikam bekledi kimi ise eve dönüş. Fakat, Alden için her şey bu kadar basit olmamalıydı... Dikkat! Bu kitap bünyesinde aşkı, ihanet...