BÖLÜM 3 - "Kader Ortağı"

84 25 75
                                    

Alden, eski dostuyla vedalaşarak tavernadan ayrılmıştı. Artık her şey geride kalmıştı ve hiçbir şey bundan sonra eskisi gibi olmayacaktı. Kafasında belirgin bir plana sahip olmanın verdiği kararlılık yerine, belirsizliğin içine adım atmıştı ve bekleyen bilinmezlik ona keskin bir hava gibi çarpmaktaydı.

Kapüşonunu sıkıca kafasına indirdi. Sarı ipek gibi saçları şimdi tamamen gizlenmiş, çantası ise sadık bir dost gibi sırtında duruyordu. Gece boyunca kararlı adımlarla ilerlemesi gereken acımasız bir yolculuk onu bekliyordu.

Alden için öncelikli görev kasabadan uzaklaşmaktı. Bir zamanlar prenslik yaptığı dönemden kalma düşmanları artık tehdit oluşturuyor, hatta belki de onu bir ömür takip edecek kadar intikam güdüyor olabilirlerdi. Ölümden korkmuyordu, ancak özgürlüğünü kaybetmek, ona yapılabilecek en büyük zulümdü.

Karanlığın içindeki detayları dahi görebilen gözleriyle, kasabadan ayrılırken hızlı adımlarla patikayı takip etti. Gece, derin bir sisle örtülmüş, sokaklarda yaşamaya yemin etmiş sarhoşlar bile gözden kaybolmuştu.

Alden, yolculuğunda biraz daha ilerledikten sonra kasaba çıkışında, uzun bir süredir duymadığı sesler kulağına çalınmaya başladı. Her adımıyla, sessizliğin içinde yankılanan gizemli ve fısıltılarla dolu bir dünyaya doğru ilerliyordu.

Dikkatle yere eğildi ve belindeki hançeri sessizce çıkardı. Adımlarının bile duyulmaması için emeklerken, karanlıkta ilerledi. Yumuşak toprak üzerinde yürüyordu, adımları sessizlikle birleşiyor ve geceye yayılan sisle bütünleşiyordu. Kırılan bir dalın hışırtısı, uzaktan gelen kuş sesleri ve uzaklardan yükselen rüzgarın fısıltıları kulaklarını okşuyordu.

Alden, dikkatini artırdı ve seslerin kaynağını bulmak için kulaklarını daha da keskinleştirdi.

"Onu bulmalıyız yoksa Kral hepimizin kellesini alır."

"Dahası var, Aaron tüm ailemizi keser."

Alden durumu kavrayamadı. Bir an duraksadı, içinden:

"Kral benim gitmeme müsaade etmişti, bu ne şimdi?" diye geçirdi.

Tam o esnada at sesleri duyuldu.

"Ne oluyor burada!" dedi muhafızın biri.

Atlılardan en yüksek rütbelisi:

"Sizin işiniz tüm kasabayı didik didik aramak değil miydi? Çene yapmak için çok yanlış zaman çocuklar! Buraya yeniden geleceğim, döndüğümde yine sizi bu halde görürsem, kellelerinizi kesmek için emir almama bile gerek yok, bilesiniz!"

"Tabii ki efendim, biz de şimdi planlama yapıyorduk"

"Taverna hadisesinden haberdar değilsiniz herhalde, eğer bir soylunun daha kanı dökülecek olursa değil kelleniz, sülaleniz kalmaz!"

Alden, içinde bulunduğu sisli karanlıkta, kendisini bu kadar yoğun bir arayış içinde olan bir ekip ile karşılaşmayı beklemiyordu. Gözleri ufka doğru çevrildi, umutsuzca bir noktayı hedeflemişti. Ufuktaki yamaçta, titrek bir meşale yanıyordu. Oraya ulaşabilirse, şehri daha net görebileceğini düşündü. Kararlı bir şekilde emekleyerek, sessizce yamaca tırmanmaya başladı.

Alden, her adımda kasvetli sisin içinden yükselen heyecanı hissediyordu. Yokuş yukarı ilerledikçe, meşalenin titreyen ışığı daha da belirginleşiyordu. Hedefine doğru odaklanmış bir avcı gibi, sessizce ilerlemeye devam etti. Tırmanışı sırasında nefes alışverişi bile kısıtlıydı, çünkü aniden fark edilmek istemiyordu.

Bu sırada, sisin içinde atlılar Kuzey'e doğru hızla geçiyorlardı. Alden, gözleriyle bu geçişi izlerken, hızlarından ötürü kulağına yayılan nal sesleri hafifçe titreşiyordu. Atlılar, güçlü ve hızlı bir şekilde ilerlerken, gizemli bir enerjiyi beraberlerinde getiriyor gibiydiler. Alden için, onların geçişi sadece kaçınılmaz değişiklikleri simgeliyordu.

KARANLIĞIN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin