Hatice;
Telefonu kapatıp yatağımın yanındaki komodinin üstüne koydum. Oflayıp ayağa kalktım, bir türlü şunların psikopatlığı bitmemişti. Odamın kapısına yöneldim ve kapıyı açıp dışarıya çıktım, kapımı örtme gereği duymamıştım.
Hemen odalarımız yan yana olduğu için birkaç adımda Orhan' ın odasının kapısının önündeydim. Kapıyı çalmama gerek olmadığı için direkt odanın kapısını açıp içeri girdim.
Gördüğüm şeyle ayaklarım ve ellerim buz kesmişti. Kardeşimin ipte sallanan bedeni beni dehşete düşürmüştü. Gördüğüm an avazım çıktığı kadar şiddetli bir çığlık attım. Hemen koşup Orhan' ın bacaklarına sarılıp nefes alabilmesi için havaya kaldırdım. Gözlerimden yaşlar süzülürken sadece çığlık atıyordum. Kardeşimin öksürme sesleri kulağıma gelince çığlık atmayı kesip nefes alabilmesi için elimden geldiğince havaya kaldırdım.
"ANNE! ANNE! ORHAN DAYAN! NOLUR SANA BİRŞEY OLMASIN NOLUR, NOLUR!"
Ağlarken bir yandan çığlık çığlığa yardım etmeleri için birilerini çağırmaya çalışıyordum. Elim ayağım birbirine dolaşmıştı, odaya girer girmez Orhan' la göz göze gelmemiz aklımdan çıkmıyordu. Kardeşimin gözleri kapandığında bayıldığını anlayınca daha da korktum.
"ANNE!"
Annem ve Selcan abla hızla odaya girince benden farklı bir tepki vermediler. Selcan abla çığlıklar içinde yere düştü ve ağlayıp bağırmaya başladı.
"ORHAN! ORHAN' IM! ORHAN!"
Annem de korkuyla bakıyordu ve ağlamaya başladı. Annesinden çok benim annem bakmıştı Orhan' a.
"Bakmayın da şu ipi kesin, çözün birşey yapın!"
Annem ağlayarak ipi kesebilecek birşeyler aramaya başladı.o kadar korkuyorduki ne yapacağını şaşırmıştı. Orhan' ın masasının üstünde gördüğü küçük makasla koşarak eline aldı. Elleri titriyor ve ağlıyordu. Zorlukla elini ipe uzattı ve ipi kesmeye çalıştı. Makas küçük olduğu için zorlukla parçalıyordu kalın ipi. Art arda son gücüyle makasla kesmeye çalıştı ve ip kopunca elindeki makası yere fırlattı. O an evdeki diğer kişilerde odaya girmişti.
Hatice' nin odaya girmesinin üstünden sadece 1 dakika geçmişti ama Hatice' ye sanki 1 saat gelmişti o 1 dakika. Hatice ve annesi Orhan' ı yere indirince Selcan hızla onların yanına gelip oğlunun küçük bedenine sarıldı. Bağıra bağıra ağlıyordu. Kendisine bela okuyup pişmanlıkla yanıp kavruluyordu. O gün işe gitmeyen Ahmet, kardeşinin baygın bedenini görünce ilk kez üzüldüğünü canının yandığını hissetti. Titreyen vücuduyla zorlukla kardeşinin yanına geldi. Ne ara aktığını anlamadığı göz yaşlarını silip titreyen elleriyle Orhan' ı kendisine çekip kucağına aldı.
Zaten çok hafif olduğu için kolaylıkla kardeşini kucağına alıp ayağa kalktı. Ağzından zorlukla bir kelime çıktı, kelimeler boğazında düğümlenmişti sanki.
"Hastane..."
Kısık sesiyle konuştuğunda Hatice zorlukla ayağa kalktığında annesi de Selcan' ın koluna girip onu ayağa kaldırdı. Ahmet daha fazla dayanamayıp kardeşine sıkıca sarılıp koşarak odadan çıktı. Eğer kardeşine kötü birşey olursa bu evi herkesin başına yıkabilecek durumdaydı şuan. Arkasından kadınlarda hızlı adımlarla çıktı odadan. Ama çoktan Ahmet merdivenden inmiş evin kapısının önüne gelmişti. Evde çalışan kişilerde şok içindeydi.
Hatice göz yaşlarını sildi ve abisinin ardından koşarak merdivenden indi. Abisi evden çıkmış arabasının arka koltuğuna Orhan' ı yatırmıştı. Hızlı adımlarla gelen Hatice hâlâ açık olan araba kapısından arabaya, kardeşinin yanına oturmuş başını kucağına koymuştu. Abiside hızla sürücü koltuğuna oturdu ve kapısını örtüp arabayı çalıştırdı. Hatice kardeşinin ipten dolayı mosmor olmuş boynuna baktığında aklından tek bir düşünce geçiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rather Her
RomanceGxG Zaten evli olupta çocuğu olmayan bir adama kuma giden bir kızın hikayesi diğer kuma hikayelerinden pekte farklı olmazdı değil mi? Ama ya iki gelin birbirlerini severse?