8

300 33 20
                                    

Merhabalar!

Kalbim kırıldı. Kalbim kırıldı. Felix Hyunjin'in duygularını yıktı.

İyi okumalar<3
~~~~~~~

Hyunjin gece saatlerinde onu çağıran bir ses ile kalktı. Odasından çıktıktan sonra gördüğü onlarca silüet ile titremeye başladı.

"Arkana bak Hyunjin"

Garip bir ses ona fısıldarken Hyunjin arkasını döndü ve odasında gördüğü manzara yüzünden bir adım geriye gitti.

Sam'in başı ona dönüktü ve kardeşine acıyor gibi bakıyordu.

"Neden yanıma gelmedin? Beni çabucak unutacak kadar kötü müsün? Çok yalnızım Hyunjin. Yanıma gelmelisin"

Hyunjin ne diyeceğini bilemezken düşündü. Felix düşmanıydı! Onu kardeşinin yanına gitmekten alıkoymuştu!

"S-senin yanına geleceğim"

"Evet! Haydi şimdi kendini bıçakla"

Bir kaç dakika durduktan sonra Hyunjin'in aklına Felix'in dedikleri gelmişti.

"Sen gerçek değilsin!"

Her saniye artan "kendini öldür" fısıldamaları ile Hyunjin kulaklarını kapatıp yere çöktü.

"Hyunjin?!"

Felix endişeyle bağıran Hyunjin'in yanına gittiğinde hemen ilaçlarını yanında getirmişti.

İlaçlarını da vermişti oysa ki. Hızla ilaçları verdiğinde Hyunjin onun üstüne atlamıştı.

Tam yumruk atacağı sırada Felix üstünde olan Hyunjin'in kafasını tutup kendine çekmiş ve şok olması için dudaklarına yapışmıştı.

Bunun için sonra özür dileyecekti. Ölmemek için bunu yapması gerekiyordu.

Hyunjin havada kalan alçılı kolu ile şok içinde kalmıştı. Bir kaç dakika boyunca dudakları birbirine değerken Hyunjin, kolunu yavaşça indirip altındaki kişinin kim olduğuna bakmıştı.

Felix ile şu an öpüştüğünü fark etse bile geri çekilmedi. Sesler sanki o öptüğünde sihirli bir şekilde susmuştu.

Geri çekildiğinde ise utanç içinde kendini kenara atmıştı. Doktoruyla öpüşmüştü.

"Sonunda sakinleştin"

Felix'in sakin nefes nefese kalmış sesiyle daha da utanmıştı Hyunjin. Felix kendine karşı bir şeyler mi hissediyordu?

Bu düşünce Hyunjin'i heyecanlandırmıştı. Felix sakince gülümseyip ayağa kalkmış ve elini Hyunjin'e uzatmıştı.

Hyunjin elini tutup kalktığında Felix, Hyunjin'in yüzüne bakamadığını fark etmişti.

"Sorun yok Hyunjin. İyiyim ben, kendini suçlu hissetme"

Cevap vermedi Hyunjin. Utanıyordu. Felix onu odasına götürüp yatağına yatırmıştı.

Sakinleşmesi için yüzünü okşarken gülmüştü. Pembe yanaklarını görmüştü.

"Ş-şey ö-öpücük..."

"Seni öpmeseydim alçını kafamda kıracaktın. Ölmek için genç olduğum için seni öpmek zorunda kaldım. Unut gitsin, "

Hyunjin bununla içinde hissettiği bütün duyguların yok olduğunu hissetti. "Unut gitsin" neden bu kelime canını yakmıştı?

Kimseyle el ele tutuşmamış, sarılmamış, beraber uyumamış ve öpüşmemiş birine bunları yaşatan kişinin bunu demesi...

"Teşekkür ederim gidebilirsin"

"İyi uykular bakalım"

Felix çıkıp gittiğinde Hyunjin çarşafı başına kadar çekmiş ve ilk defa hissettiği duyguların karmaşıklığı ile ağlamaya başlamıştı.

"Aptal Hyunjin! O sadece sen sakin ol diye yanında! Sadece, sadece sana bakmak zorunda olduğu için iyi davranıyor! N-ne bekliyorsun?! Senin gibi h-hasta birine mi aşık olacak!?"

Cenin pozisyonunu alıp kimseye sesini duyurmadan bir kaç saat ağlamıştı. Emindi, kimse onu sevmezdi. Sevilmeyecekti.

Hastaydı. Kim onun bu krizlerine katlanacaktı? Kim onun bu saldırgan halini sakinleştirecekti? Kimse bunun gibi bir şey istemezdi.

Anca yük oluyordu insanlara. Başka ne yaptığı vardı ki? Felix sadece biraz iyi davrandı her yere götürdü diye hemen umutlanmıştı.

Onu az kalsın öldürecek ya da bayıltacaktı. Herkese zarar veriyordu. Gördüğü şeyler acaba onu bu acıdan kurtarmak için mi uğraşıyordu?

Hyunjin bir kaç dakika düşündükten sonra buradaki camın kilidi olmadığını anladı.

Hemen kalkıp camı açtıktan sonra aşağı bakmıştı. 2. kattaydı ve aşağısı bahçeydi.

Düşse fazla hasar almazdı. Hızla karar vermişti. Pencereden aşağı ayaklarını uzattığında yükseklikten korktuğu için gözlerini biraz kapatıp beklemişti.

Sonrasında ise kendini aşağı atmış ve çimenlerin içine sessiz ama acı verici şekilde düşmüştü.

İnlememek için zor dururken ayağa kalkıp duvara alçılı kolunun izin verdiği ölçüde tırmanmış ve kendini dışarı atmıştı.

Var gücüyle koşmaya başlamıştı. Hastane ormanlık alana yakın bir yerdeydi.

Koşarak ormana doğru gidiyordu. Ağlıyordu ama rüzgar göz yaşlarını kurutuyordu.

Koşarken yere çakıldığında canı acısada kalkıp koşmaya devam etmişti.

Sonunda ormana girdiğinde hastaneden oldukça uzaklaşmaya başlamıştı. Hızla koşarken fark etmeyip kocaman bir çukura düşmüştü.

Bu bir av çukuruydu. Eğer burada av çukuru varsa yabani domuz olmalıydı. Yani Hyunjin büyük ihtimalle burada onlara yem olacaktı.

_________

Kar
Ma
Karma
Bom
Digi
Digi
Bom
Bom
Bom
Bom

Schizophrenia /Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin