Mesaj atan Seungmin telefonu kapatıp tek eliyle kafenin kapısını itip içeri girmiş gözlerini etrafta gezdirmişti. Köşede kalan bir masaya ilerleyip çantasını pufun üzerine bırakmış ve sipariş vermek için ilerlemişti.
Changbin'in de buraya geleceğini bildiği için ikisi için sipariş verdiği kahveleri alıp masaya geçmiş, çantasından çıkardığı deftere yarım kalan çizimini devam ettirirken bir bacağını kendine çekmiş hem kahvesini içiyor hem de mesajları okuyordu.
Çok geçmeden Changbin geldiği kafenin kapısını itti, tezgah kısmında olup sipariş verirken onu gören Seungmin'in eski sevgilisine hiç pas vermeden gözleri sevgilisini aramış köşede bir bacağını kendime çekmiş çizim yaparken bulmuştu.
Ona doğru ilerleyip karşısında durarak sırıttı. "Selam güzellik."
Seungmin anında kafasını kaldırıp ona baktı, güldü. "Selam yakışıklı, seni özledim."
Çenesini tutan sevgilisiyle beraber kafasını biraz daha kaldırdı ve dudaklarından öpen adamla ona karşılık verip gülüşünü büyüttü. Çantasını yanından kaldırıp masaya koymuş, Changbin de kendi çantasını çıkarıp yanına oturmuştu.
Seungmin gözlerini kısıp ona doğru döndü. "Grupta Chan hyungun dediği neydi Changbin?"
"Ya ben onun babasını sikeyim," dedi Changbin, anında dudaklarına vuran Seungmin ile yüzü buruşmuş Seungmin kaşlarını çatmıştı. "Ya küfür resmen ağzına yuva yapmış."
"Beğenirsen güzellik."
"Burnundan da kıl aldırmaz hiç." diyen Seungmin gülüp tamamen ona doğru dönmüş, sırtını duvara yaslamıştı. Changbin telefonunu masaya bıraktı.
"Ben birkaç kere senden bahsetmiştim grupta." dedi açıklamak için. "Güzel çocuk diye. Chan'ın da aklında kalmış olmalı."
"Demek güzel çocuk," Kendini tutamadan gülen Seungmin ona doğru yaklaştı. "Ne diyordun sen biz konuşurken, Kim Seungmin mi, nerede göremiyorum, yalancı."
"Düştük değil mi ağzına?"
"Yani..."
"Neyse manitanın eğlenecekse sorun yok, hem ben sana daha ilk tanışmadan ne dedim, güzelsin, bu gözler neden var? Sana bakmak için."
"Güzellere bakmak için deseydin yanağında kocaman bir diş izine sahip olabilirdin."
"İltifat ediyoruz aldığımız tepkiye bak, evlilik aşkı öldürür derlerdi inanmazdım."
"Manyak."
Seungmin kendini tutamadan kahkaha attı, Changbin de gülüp onun için aldığı kahveden bir yudum almış, Seungmin de çizim defterini kapatıp kenara bırakmıştı. Changbin varsa ders bekleyebilirdi.
Sevgilisinin kendisine Changbin ona dönüp göz kırptı. "Ne oldu?"
"Omuzlarının genişliğini ölçtün mü hiç?"
Kıkırdadı. "Bunu mu düşünüyordun?"
"Sevgilimin pasifik okyanusuna rakip omuzları varken ne düşünmemi bekliyorsun Changbin ya?"
"Nasıl böyle bir hata yapabildim? Yok mu olsam ne?"
"Yok olmaz," dedi Seungmin, hızla kollarını boynuna sardı. "Daha beraber spor yapacağız, sonra."
"Yerim oğlum seni," diyen Changbin bir anda kafasını çevirip dibindeki boynu ısırdığında Seungmin panikle onun omuzuna vurup hızla geriye kaçmış elini boynuna atmıştı. "Resmen yiyorsun."
"Pardon," dedi Changbin alayla. "Böyle güzel bir sevgilim varken yemeyip de ne yapacağım? Ne bekliyorsun?"
"Çok mu aşıksın sen bana?"