Remembering The Remains

33 3 0
                                    

Çok yorucu bir gün olmuştu... Okuldan çıkarken düşünebildiğim tek şey eve gidip saatlerce uyumaktı, arkadaşlarım, öğretmenlerim sanki hepsi beni bunaltmak için uğraşıyorlardı doğrusu bunu çok iyi yapıyorlardı. Her zaman ki dönüş yolumu kullanıyordum ama sokaktaki hiçbir lamba yanmıyordu oysa akşamın bu saatinde ışıklar hep açık olurdu. Kışın soğuyla birleşince bu karanlık hiç mutluluk vermiyordu. Eve yaklaştığım da tüylerim ürperdi... Sanki takip ediliyormuşum hissine kapıldım... Ama aldırmadan yürümeye devam ettim ve arkamdakini yanıltmak için ani bir hareketle geriye döndüm. Lanet olsun, elbette ki arkamda kimse yoktu ''Neyim var böyle!?'' diye düşündüm. Görebildiğim tek şey ufak ufak yağan kar taneleri, bütün sokağı kaplayan karanlık sis ve yoldan geçen bir kediydi.

Evin önüne gelince kapıyı açarken etrafıma bir daha bakındım... Kalbim hızlı atıyor, beynim senaryolar üretiyor, altıncı hissim anlamadığım şeyler söylüyordu... ''Her neyse...'' dedim kendi kendime ve eve girip kapıyı kapattım. Hafta sonu tatili için annem ve babam şehir dışına gitmişlerdi yani iki gün boyunca istediğimi yapabilecektim. Yemeğimi yedikten sonra odama çıktım ama cam açık kalmıştı ve odam resmen buz tutmuştu. Sinirlenerek camın yanına gittim. Camı kapatırken az önce gördüğüm kediyi yine gördüm, gerçekten rahatsız edici bir durumdu. Odam uyuyamayacağım kadar soğuktu bu durumda kardeşimin odasına girmek zorundaydım ama onu da odasını da hiç sevmiyordum. Çünkü ne zaman kardeşimle konuşsam başıma bir uğursuzluk geliyordu. ''Lanet şey o çocuğu hiç sevmiyorum...!'' dedim.

İstemeye istemeye kardeşimin odasına girdim. Benim odamın aksine burası çok sıcaktı. Oyuncaklarının dizili olduğu sehpa da kardeşimin fotoğrafını gördüm. Davranışlarının aksine çok tatlı bir çocuktu resmin arkasına baktım ''Samuel'in anısına... Seni özleyeceğiz, huzur içinde uyu...'' yazıyordu. Resmi yerine bıraktıktan sonra onun yatağına yöneldim ama ayağım bir şeye takıldı. Aşağı bakınca bunun bir oyuncak zürafa olduğunu gördüm. Şimdi sinirlenmiştim işte... Kapıyı açıp salonda oturan kardeşime seslendim ''Sammy yeter artık oyuncaklarını yere atıp durmayı bırak! Yaramaz şey!'' dedim. Oyuncağı sehpaya bıraktıktan sonra yatağa uzandım. Uyumadan önce küçük kardeşimi düşünüyordum benimle her oynamak istediğinde onu reddettiğimi, ona hep kötü davranıp azarladığımı fark ettim. Bir an garip bir şey hissettim sanırım ona acımıştım... Uykuya dalmadan önce odanın dışında kardeşimin gülme seslerini duydum. Sanırım sadece bir anlığına onu sevmiştim. Rüyalarımın hepsinde onu gördüm. Kimi zaman; benimle oynamak istiyor ama ben onu reddedince gözleri deliye dönmüş bir canavar oluyordu, kimi zaman; en sevdiğim diziyi izlerken rahatsız edince ona bağırıyordum ve elindeki oyuncak zürafası ateşten bir deve dönüşerek beni kovalıyordu... Rüylarımın hepsi kabuslarla doluydu ve odanın da sıcaklığıyla birleşince çok terlemiştim. Su içmek için mutfağa gittim. Buzdolabından soğuk su alıp birkaç bardak içtim. Odaya geri döndüğümde Samuel orda duruyor ve rüyamdaki gibi delirmiş bir şekilde bana bakıyordu, gözleri de kan kırmızısına dönmüştü. O an korkum rüyamdakinden çok daha fazlaydı, sesimde ki titremeyi gizleyebileceğimi umarak ''Hey, Sammy nasılsın bakalım...?'' dedim. ''Oyun oynamak ister misin?'' diye sordu sevimli bir sesle. Bu sefer isteğini geri çevirmemeliydim ''Tabi isterim ufaklık ne oynayacağız?'' Çığlık atan bir sesle ''Hiçbir şey artık çok geç!'' dedi. Şaşırmış bir şekilde bakarken boğazımdan geçen bıçağı hissedebiliyordum, konuşmak istedim ama konuşamadım, ağzımdan kanlar fışkırıyordu, yere düşerken görebildiğim tek şey kardeşimin lanetli gülüşüydü...

CreepyPasta TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin