The Muffin Man

32 2 0
                                    


Geçidin sonsuzluk gibi uzanan karanlığına doğru yavaş adımlarla yürüyorsun. İşten eve dönerken kullandığın bu yoldan nefret ediyorsun, aslında çok korktuğun gerçeğini kabul etmiyorsun.

Az önce sadece adımlarını duyabiliyorken birden ne olduğu anlaşılmaz bir ses duyuyorsun, başını kendinin bile hayret edebileceği bir hızla, arkaya doğru çeviriyorsun.

Karanlığa yaklaştığın her adımda kalbin biraz daha hızlı atıyor, korkun daha da yükseliyor, düşünceler beynine akın ediyor... Tünel upuzun, yarım daire şeklinde ve sonunu görmen imkansız. Birden tünelin duvarında hareket eden bir gölge görüyorsun, ancak birkaç saniye sonra ne gördüğünü anlıyorsun, bir insan silüeti.

Aşağıya, tünele doğru yürümeye devam ediyorsun. Gölgenin, seninle aynı yöne doğru yürüyen birinin olduğunu düşünmeye çalışıp kendini avutuyorsun. Adım sesleri yükseliyor ama bunlar senin adımların değil. Ani bir şekilde yürümeyi kesiyorsun. Heykel gibi durarak duyduğun zayıf sesi anlamaya çalışıyorsun... Ne olabilir bu? Gülüşmeler... çocuk sesleri... bir melodi... nedir bu şarkı söyleyen küçük çocuklar mı? Hayır, hayır çocuklar değil. Sesler... sesler değişiyor, çok yaşlı insanların seslerine bürünüyor. Bazıları gürültülü, bazıları fısıltı, ama hepsi aynı şarkıyı söylüyorlar.

Ses hoşuna gidiyor, güzel anılarını canlandırıp, nostalji havası veriyor. Çocukken bu şarkıyı her gün söylediğin aklına geliyor. Heykel olmaktan çıkıyorsun, anıların toz gibi dağılıyor, sesler uğursuz bir gecenin ortasında yükselen acı dolu bir çığlık gibi seni kendine getiriyor. Sesler değişiyor, inanılmaz işkence gören birinin seslerine benziyor, ama şarkı devam ediyor, çığlıklardan beslenen bir şarkı...

Hayır, bitmedi. Her şey daha da kötü olacak... Artık sesler çığlıklar koparıyor, bağırıyor, yakarıyor, ağlıyor bütün acılar birbirine karışıyor... Duyduklarının gerçek olup olmadığına karar veremiyorsun, belki de aklın sana oyun oynuyor. Umursamadan yürümeye devam ediyorsun.

Adımlarını hızlandırıyorsun, biraz daha, şimdi biraz daha, artık bu lanetli sesten kaçmak için tüm gücünle koşuyorsun. Tam kurtulduğunu düşündüğün anda o kadar kolay olmadığını anlıyorsun... Bir anda karşında beliriyor.

İğrenç bir dev. Gövdesi, kolları, bacakları, bütün vücudu gerçek olamayacak kadar uzun aynı zamanda incecik. Dev bir çöp adam... İlginç bir şey gözüne çarpıyor. Yakasında sol anahtarı amblemi var. Bir anda şarkı söyleyenler aklına geliyor, o kadar korkuyorsun ki nefes alıp almadığını bile fark edemiyorsun.

Gördüklerinin korkusuyla bütün gücünle çığlık atmak istiyorsun ama olmuyor, çığlıkların boğazında boğuluyor. Seni yavaşça yaklaşıyor, incecik elleriyle güçlü bir şekilde seni yakalıyor. Kollarından tutuyor ve yukarı kaldırıyor. Tehditkar bir gülümsemeden sonra kulağına yaklaşıp anlayamadığın şeyler fısıldıyor seni hızla yere vuruyor ve bilincin kapanıyor...

Gözlerini açtığında bir takım sesler duyuyorsun... Kendine gelmeye çalışıyorsun ayağa kalkıyorsun fakat sendeleyip tekrar düşüyorsun, o sırada duyduğun sesin o şarkı olduğunu anlıyorsun. Bayıldıktan sonra buraya nasıl geldiğini düşünüyorsun ama anlayamıyorsun. Başın dönüyor, miden bulanıyor, buradan kaçmak için ne yapman gerektiğini düşünüyorsun ama hepsinden önemli bir sorunun var. Şarkıyı söyleyenler çevreni sarmışlar ve bırakmaya hiç niyetleri yok. Şarkının laneti seni kendine çekiyor, kaçmak için direncin azalıyor, ve sonunda onlardan biri oluyorsun...

Artık sende şarkıya hizmet ediyorsun...

CreepyPasta TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin