Saat 6:06, alarmım çalıyor. Her şey yolunda yine 6 dakika geç kalktım. Sorun yok işime yetişebilirim. Merhaba ben Sta... ah üzgünüm. Ben ZoZo. Komik bir isim değil mi? Gülümsediğini hisseder gibiyim. Herkes genelde bu tepkiyi veriyor artık alıştım. Açıkçası insanların güldüğünü görmek hoşuma gidiyor. Hadi sende gül!
Çantamı alıyorum ve işe gitmek için arabama ilerliyorum. Sıkıcı bir yolculuğun ardından o kutsal mekâna varıyorum. Burası benim gerçek evim. Çantamı kapıp soyunma odasına ilerliyorum, gösteriye az bir vakit kaldı. Saçlarım, kıyafetim, ayakkabılarım, makyajım vee kırmızı burnum. Her şey tamam, gösteri zamanı!
Bu kadar çok çocuk şunların suratlarına bak. Bana bayılıyorlar. Beni seviyorlar. Ama hakkımda en ufak bir fikre sahip değiller. Ben onlar için sıradan bir palyaçoyum. Ufak tefek gösteriler, balondan hayvanlar. Kahkahaları tüm salonu dolduruyor. Çok lezzetli görünüyorlar. Saate göz atıyorum. Vakit yaklaşıyor...
Hava kararıyor ve arkadaşlarım gidiyor. Bir günün daha sonuna geldik. Ya da sen öyle düşünüyorsun. Benim için eğlence yeni başlıyor. Benim komik olduğumu düşünen herkes sağa sola kaçışıyor.
Palyaçolar komiktir bu doğru, ama gece yarısından sonra değil. Ben ZoZo, ya da gazetelerde yazdığı gibi söyleyecek olursam "Psikopat Katil". Her sabah kahvemi yudumlarken yaptığım şaheserleri okuyorum. Bunun kadar zevk veren tek şey o şaheseri yaratmak.
Peki, o kim? Kahkahası çok güzel, acaba çığlıkları da öyle midir? Hadi öğrenelim! Hiçbir şeyden habersiz yürüyor.
Burası onunu yaşadığı yer mi? Ne güzel. Birazdan acı çekerek ölecek. Onun için üzülme, sen kendini düşün. "Neden?" diye sorduğunu duyar gibiyim.
Ah sersem çocuk hiç fark etmedin değil mi? Git ve odanın camından dışarı bak, seni bekleyen kırmızı burunlu bir şeytan var. Evet, o benim. Kaçmaya başla çünkü işin zevkli kısmı burası...