(Not: selamselam her bölüm anlatıcı Xiao ile Aether arasında değişiyor bunu söylemek istedim ilk olarak. Bu bölümde ana karakter Xiao o yüzden. Ve 2. Olarak başlıklardaki emojilerin hiçbirinin anlaöı yoktur öylesine koyuyorum, keyifli okumalar)
Tüm aile birlikteyiz, bize gelmeleri için bile izin almadım. Serviste babama söylerim, birşey demez bence. Ama en çok Hu tao'dan korkuyorum. O kesin yanlış anlıyıp başımın etini yiyecektir. Son derse giriyoruz sonunda. Gene kendime kahve alıp geçerim eve. Aetherla banada birşeyler almam lazım. Nedense onun ismini anınca bir garip hissediyorum. Daha mutlu, heyecanlı... İfade edemediğim duygular bunlar. B-B-BUNLARA KAFA YORMAMAM LAZIM!!! Son ders neymiş... Kodlama mı!? Offf, hiç sevmiyorum o dersi. Acep Aether seviyor mudur. Eğer o seviyorsa bende kendimi zorlayıp severim o zaman! Zilin çalmasına daha 8 dakika var, her kata 30 saniyede iniyorum desek birazdan inerim. Aether'ı bulup inmek içinse 1 dakikam, düzeltiyorum 45 saniyem var. Koşarken ihtimalleri de düşünüyordum. Ve ilk ihtimal doğru çıkmılştı, sınıftaydı. Ben nerdeydin derseniz ise dolaba gitmiştim, bırakmam gereken bir kaç eşya vardı.
Xiao: Hey Aether, beraber kodlamaya inelim mi
Aether: Olur ama önceeeee *bir origami gösterir* kağıttan turna kuşum nasıl olmuş?
Xiao: çok güzel olmuş
Beraber sohbet ede ede indik. Dersten sonra servisdeki hostes ablaya Aether ile yanyana oturmak için izin istedim. Çok şerefli bir abi olduğum içinse Hu tao'yu yalnız bıraktım. DERMİŞİM. Klee'nin yanına postaladım. 1 saat 30 dakika sonra eve vardık.
Xiao: Aether ben kahve alacağım gelmek ister misin ve ya istediğin bir şey var mi?
Aether: Ben de senle gelirim, sonra size geçeriz.Beraber kahve almaya gittik, gittik ama bu isimler ne hay amq (ekonomi süper diye fiyatlara laf yok aşko)!
Altı üstü Latte alıcaz sanarsın babama sövüyo. Her seferki gibi de sinir krizimi yaşadıysam artık kahve alabilirim.Xiao: Aether, senin istediğin bir şey varsa alabilirim
Aether: Var da ben alırım
Xiao: Söyle ben alırım.
Aether: tamam*Kahve alıyolar işte benim de tek bildiğim latte ve Türk kahvesi o yüzden geçiyorum*
Aether: Kahve için sağol
Xiao: ne demekKonuşarak eve doğru gittik. Bir insan konuşurken bile bu kadar tatlı olamaz, değil mi? İşin en komik kısmı ise Bu kadar derslere katılımcı bir kişinin öğretmenlerin tipi dahil hiçbirini tanımıyor olması. Ama olsun o çok tatlı. Babamı tanırsa bir tek sesinden tanır o kadar.
Evin kapısını açıp içeri geçtik
Hu Tao sırıtarak ters ters bakıyordu bize. Ne bakıyon dayı tipi atıp Aetherla yukarı çıktık. Proje üzerine biraz planlama yaptık. Epey bi detay ekletti ama olsun, o istiyorsa tamam. Büyük bir maket yapmayı planladık.1 saat durmadan üzerinde çalıştık ve sonra Aether yanlışlıkla bir kısmını bozdu.Aether: YA SKİCEM YA BEN YAPACAĞINIZ İŞİ BİDE SEN NİYE BOZULYOSUN DAYI (hepimiz en az bir kere cansız maddelere sinirlendi, dürüst olalım) BİR SIKINTIN MI VAR SENİN ÖZÜRLÜ MÜSÜN
'[≠$}{'$≠[{'928€~'93[€'{893$'{€3[9}{9[3$}{9[3$'{93[€'{20]€[~[]034{'8043{08' (ne dediği anlaşılmıyor)
Xiao: Sakin ol sadece bir kazaydı. Hem daha iyisini yapabiliriz, ama ilk önce dinlenelim, ne dersin.
Hu Tao: Aether abi papatya tarlası öneririm
Xiao: YA Bİ SKTİR GİT KODUMUN MALI
Kodumun malı: Yiaaağğğ bende seni seviyorum canım ağabeyciğim🥰🥰🥰🥰🥰
Xiao: Cidden malsın he
Kodumun malı: Acep babam bu cümlelerin hakkında ne düşünecek
Aether: Çilekli helva istersin değil mi?
Xiao: Evet...
Hu Tao: Babaaa
Diyerek aşağı indi. Bende bize çay yapmaya ve kodumun malını susturmaya indim. Ama çok geçti, babama söylemişti. Evde başkası var diye şu an sadece sinirli sinirli bakıyordu. Çayları yapıp yukarı çıktım. Biraz muhabbet ettik. Sesi kendisi kadar güzel ve tatlıydı... Sonrasında ise projeye devam ettik. Saat 02.00 gibi, daha sadece projenin %25'ini bitirmiştik. (Geldiğimizde saat 19.12'idi). Hava da karardığı için bizde kalmasına karar verdik. Benim odamda kalacaktı. AETHER.BENİM.ODAMDA.KALACAK! AĞAĞAĞAĞA AETHER'LA AYNI ODADA KALACAĞIZ. AMA EN ÖNEMLİSİ AETHER BENİM PİJAMALARIMI GİYECEK!!! AŞIK OLDUĞUM ÇOCUKLA AYNI ODANIN OKSİJENİNİ SOLUYACAĞIZ.
Ö-öhöm... Her neyse sonra biraz muhabbet edip üstümüzü değiştirdik. Allahım bir insan bu kadar yakışıklı olamaz bir pijamadada. Onun için yer yatağı kurduk falan fistan. Uyumaya çalışırken yanıma Aether geldi.
Sarılıyor ve uyuyor. Çok tatlı. Bende geri sarıldım. Kollarımın arasında uyuyordu, eminim ki rahattır. Kendimi huzurlu hissettim... Sabah olunca geri yatağına yatmaya gitti. Bende o sırada uyandım ama bir şey demedim, uyuyormuş gibi yaptım. Saat 8 gibi kalktık. Bu gün haftasonu Yippie! Kahvaltıya indik. Ben yorgun değildim ama Aether genelde epey yorgun gözüküyordu. Sanki tüm gece savaştı. Kahvaltıdayken sanki biraz kızgın gibiydi ama anlamadım (bilmiyoki babasına kızgın seje). Kahvaltıdan sonra projeye biraz daha devam ettik ve sonra gitti. Keşke hep burada kalsa————————————————————————————-
51. Bölge
Xiangling: Aöher boşd sırccm
Yanfei: Aether bişi sorucam
🩷🩷🩷(Aether):efendim
Xiangling:çıktığın ev Xiao'nun evi miydi
Xingqui:OBAAAA
Chongyun:Lan n'oluyo n'oluyo!!!
🩷🩷🩷: Ya bi siktirin gidin
Yanfei: Kızma yaa biz bizeyiz
🩷🩷🩷: Hoşt🥰🥰
Yanfei: Üzüyosun😔😔
—————————————————————————————Hayat nedense çok boş geliyor. Sanki hiçbirşey uğruna yaşıyorum. Ama Aetheri görünce tüm bu hisler gidiyor. Onu çok seviyorum!!!!,
Aether gittikten sonra odama çıktım, duygu ifadem nasıl bir hızla değiştiyse ablam biraz şüphelenmiş olmalı.
(OLAY ÇIKARIYORUM HAZIR MIYIZ [değilseniz bekliyoruz])Tam onu (Aether) düşünürken içeriye ablam Ganyu girdi. Psikoloji bölümünü bitirdiği için onla çok konuşmuyorum. Bir de sırf bizim için o bölümü bitirdi, bize destek çıkıp daha fazla zaman geçirmek için.
Ganyu: Xiao, bileklerini göster
Xiao: E-efendim?
Biraz şok olmuştum. Nasıl anladığı ise benim için en büyük soru işaretiydi. Hızlıca odamın kapısını kapattı
Ganyu: GÖSTER DEDİM! İŞİMİZİ ZORLAMA, PİŞMAN OLURSUN!
O anki hissettiğim korku ve şok ile dona kaldım. Ablam kollarımı sıkıca tutup hırkamın kollarını çekti
Xiao: Abla, ben-
Ganyu: Sus. Sadece sus.
Kollarımdaki bandajlara bulaşmış kanla beraber korkunç bir manzara vardı. Ganyu sinirli ve üzgün görünüyordu. Sanki benim için üzülüyor ve bunu bana yaşatan nedenlere kızıyordu...
Xiao: nereden anladın...
Ganyu: hırkan her ne kadar siyah olsada, bulaşan o azcık kanı rahatla görebildim. Bir şeyler tersti. Sen normalde böyle değilsindir. Onun yanında mutlusun ama o olmayınca hayat senin için bir hiçe dönüşüyor.Kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. O da ağlıyordu ama göz yaşları akıyordu sadece. Beni rahatlatmak için sarıldı ve bende karşılık olarak ona geri sarıldım. Bir süre sonra ağlaması kesildi ama ben hala ağlıyordum.
Ganyu: Eğer rahatlatacaksa ağlayabildiğin kadar ağla canım, şimdi bana her şeyi anlatmanı istiyorum. Neden bileklerini kestin, neden hayattan bıktın, ayrıca geçen gün çekmecende bulduğum halatı da açıklamanı istiyorum, ve bu anlattıklarının aramızda kalacağına yemin ederim.Normalde ben böyle en küçük dramatik sahnelerde bile gülme krizine girip uzun bi süre okuyamam (o yüzden bir yaoi'yi en az 1 haftada bitiririm) ve dramatik sahne ekledim. DRAMATİKLİĞE GEL. Ayh kendimi kıskandım. Her neyse benim gibilere sesleniyorum yalnız değilsiniz. Hepinizi seviyorum hepinizi öptüm bye bye muck muck👹👹👹👹