4

612 59 14
                                        

Nazlı~

Sabah erken kalkmaya alışıktım ama sabah gürültü ile uyanmaya hiç alışık değildim. Kafamda bir sürü kadının saçma dedikodusunun sesleri geziyordu. Gözlerimi sinirli bir şekilde açıp iç çekerek tavana bakmıştım. Belli ki hapishane işi benim için can sıkıcı olmaya başlamıştı bile. Yatakta doğrulup kendime geldikten sonra ayağı kalkmış ve elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gitmiştim. Sabun aramıştım ama yoktu 'tanrım ben ne yapacağım burada' diye düşünürken çeşmeden kesik kesik akan su ile yüzümü yıkamaya başlamıştım. Ta ki arkadan bir el beni rahatsız edene kadar .

Az önce biri kalçama mı dokunmuştu yoksa ben mi yanlış anlamıştım. Çeşmeyi kapatıp yüzümdeki suyu ellerim ile sıyırmış ve dönüp arkamda ki kişi ile yüzleşmiştim.

" Noluyor " diye çıkıştığım anda gülümsemesi yüzüne dağılmıştı. Buradaki insanların yüzsüzlüğü küçümsenmeyecek derecede fazlaydı.

" Sakin ol güzelim" dediğinde daha çok sinirlenmiştim en sevmediğim şeylerden biri insanların bana karşı aşırı laubali davranışlar sergilemesiydi.

" Çekil git sabah sabah belanı benden bulma " diyip yanından çekip gidecekken yolumu koluyla kapatmış

" Bu kadar asabi olma güzelim sadece belki burayı senin için daha katlanılabilir bir yer yapabilirim " diyip boşta olan elini tişörtümün içine sokmaya çalışınca hızlıca kolundan tutup ters çevirmiş ve sertçe duvara yaslamıştım. Kolunu kırarcasına yukarı kaldırmıştım canının epey yandığına emindim zaten bağırtısı da bu düşüncemi kanıtlar nitelikteydi. Kulağına doğru eğilip

" Eğer bana bir daha dokunmaya kalkarsan tenime değen her uzvunu tek tek kırar sonra keserim. Sonra kestiğim her uzvunu tek tek yerine dikerim frankenstein gibi gezersin ortalıkta " dediğimde acıyla

" Tamam tamam bırak beni " diyebilmişti ağzından çıkan kesik kesik kelimelerle. Kolundan sertçe çekip yere itmiş.

" Sanki frankenstei'nı biliyor amk karısı bir de tamam diyor " diyip gitmiştim yanından. İlk günden düşman toplamaya başlamıştım ama ne yapsaydım düşman oluşturmamak için gelene gidene götümü mü verseydim. Derin bir iç çektikten sonra tekrar yattığım bazanın yanına gelmiştim. Havva da hemen benim yanıma gelmişti

" Kim polisimizi rahatsız etti "

" Senin işin miydi " diye sinirle çıkışınca havva sesli bir şekilde gülüp

" Şşşhh sakin ol güzel polis burası karakol değil ne oldu söyle bakalım "

" Gelip sorduğuna göre benden iyi biliyor olman lazım "

" Sinirle geliyordun merak ettim de geldim ne oldu "

"Tuvalette biri ahlaksız bir teklifte bulundu " dediğimde havva iki elini yüzüne götürüp sinirle avuşturmuş ve gülümseyerek

" Her şeye çözüm buldum iremin şu azgınlığına çözüm bulamadım "

" Ne, irem kim "

" Sana o teklifi yapan kişi her yeni gelene aynı şeyi yapıyor daha geçen hafta dövdük hiç utanması yok bu kızın " dediğinde anlamayan gözlerle onu izlemeye devam ediyordum. Ben şaşkın gözlerle ona bakarken o yanına en güvendiği adamları alıp ayrılmıştı sanırım kavga vardı. Yeni gelen herkes için bu kadar koruyucu muydu yoksa bu bana özel bir şey miydi ?

Yine kafamda kurmaya başladığıma göre kendime gelmiştim. İçimden aman ne halleri varsa görsünler birbirlerini yesinler diye düşündüm. Düşündüğüm gibi de oldu yarım saat sonra irem dedikleri o kız ağzı yüzü kan içinde odanın içine kadar gelmiş geldiği gibi odaya yığılıp kalmıştı. Gardiyan diye bağırışmalar yükselince görevli olan iki kadın gardiyan koşarak gelmiş kanlar içinde yerde yatan iremin yanına gelmişlerdi. Bir gardiyan iremin başında telsizle hapishanenin doktoruna haber verirken diğer gardiyan da olay ile ilgili bilgi almak için tek tek mahkumları geziyordu. Gardiyan önce havvanın yanına gitmiş onunla konuşmaya başlamıştı. Ben de gözlerimi onların olduğu tarafa çevirmiş olanları anlamaya çalışıyordum havvanın gözlerini bir an bana doğru çevirmesi ile onunla göz göze gelmiştik bana gülümseyip gardiyanla konuşmaya devam etmişti.

Tek Suçlu AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin