Yurtta penceremin önünde otururken dışarı koyduğum fesleğene bakıyordum. Düşüncelerimin sayesinde derin bir nefes alıp dudaklarımı büzerken ne yapabileceğimi düşünüyordum.
Levi ile tam iyi olmuşken Ayato ile aram bozulmuştu. Onu haksız bulmuyordum o kadar olaydan sonra bizi yan yana görmesi saçmalıktı. Özellikle ona durduk yere saldıran kişiyle arkadaş olmam Ayato için muhtemelen kırıcı bir şeydi.
Levi her ne kadar benim için önemli olsa da Ayato'da benim için değerli biri olmuştu. Benim için yaptıklarını bir kenara atamazdım. Vicdanım can çekişiyor gibi hissediyordum. Gitmeden önce ki kırılmış gözleri her saniye aklımda dolanıp duruyordu.
"Yenge seni görünce bunalıyorum resmen. Şu suratını düzelt neşelen biraz."
Yatakta boylu boyunca yatan bedene gözlerimi çevirirken dudaklarımı daha da büzmüştüm.
"Ama Ayato ile aramı düzeltmek istiyorum. Sırf Levi var diye onsuz kalmak istemiyorum."
Yattığı yerden doğrulan yapılı beden çözüm yolu arıyor gibiydi. Ona da bu konuyu danışmıştım ilkte siktir et dese de hâlime o bile üzülmüştü.
"Ayato arkadaşın ise eminim anlayış gösterecektir. Açık ve net onunla konuş bana dediklerini ona da söyleyebilirsin."
Dediklerini doğru bulurken başımı sallamıştım sadece. Ayato attığım mesajların çoğuna görüldü atıp duruyordu son kez ona yazmak için telefonu elime almıştım.
:Ayato yurdun orada ki parkta
bekleyeceğim.
:Gün boyu beklerim lütfen gel.Mesajı attıktan sonra üzerimdekilere bakıp normal olduğunu düşünerek ayaklarıma terliklerimi geçirip çantamı alarak odada Reiner'ı bırakarak çıkmıştım.
Asansör yerine merdivenleri kullanarak aşağı inerken sırtımda sallanan çantam ile etrafa bakıyordum. Bugün pazar günü olduğundan çoğu yer boştu. Öğrencilerin çoğunluğu ya geziyordu ya da başka yerlerde kalıyorlardı.
Armin beni ne kadar çağırmış olsa da yol hem uzun sürüyordu hem de kafam çok doluydu. Her şeyden önce Ayato ile aramı düzeltmem gerekiyordu.
Yurttan çıkarak ilerlerken ayağımda ki terlik her adım attığım da ses çıkarıyordu. Yüzümü buruşturup başımı aşağı eğerken gördüğüm görüntü ile ağzımı aralamıştım.
"Pembe terliklerin bayağı güzel."
Tanıdık ses ile utançtan başımı yavaş yavaş kaldırırken siyah saçlarını eğip yüzümün önünde duran yüze bakarken başımı yana çevirerek gülümsemiştim.
"Ah Levi ne işin var burada?"
Yüzümün önünde duran suratı izlerken yakışıklılığı karşısında baygınlık geçirecektim. Neden bu kadar yakın olduğunu düşünecekken geri çekilmesi ile üzülmedim diyemezdim.
"Reiner'ı almaya geldim işimiz var. Bir yere gideceksen arabam orada seni bırakabilirim. Zaten Reiner hazırlanana kadar hallederiz. Bu terliklerle bir yere gitme."
Park fazla uzak olmasa da Levi ile vakit geçirme şansını reddedemezdim. Başımı sallarken elimi tutup ilerlemeye başlayan beden ile şaşırmıştım. Peşinde sürüklenirken yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Açık bıraktığım saçlarıma değen rüzgar saçlarımın uçuşmasını sağlarken önümde ki bedenin saçları da geriye doğru geliyordu. Küpelerinde gözlerimi gezdirip dururken arkasına dönüp bana bakması ile gülümsemiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/282488556-288-k656285.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Foreign-Riren
Fanfiction"Anlamıyorsun Armin. O üniversiteye ne olursa olsun girmem gerek." Ya yıllar önce ki eski sevgilinizi hala seviyor olsaydınız? Onun okuduğu üniversiteye gitmek için uğraşır mıydınız? Ben yapardım. Onu kendime yeniden aşık etmek için her şeyi yapardı...