"Günaydın." yavaş yavaş gözlerini açan Leo'ya söylemişti Tony. Gece boyu çatı katında sohbet etmişlerdi. Leo uykuya dalınca da Tony ayrılamamıştı.
"Sen uyumadın mı?"
"Bir kere tutmayınca sabaha kadar ayık kaldığım oluyor."
"Gerçekten kötü bir rahatsızlıkmış." yattığı yerde doğruldu Leo. Eli direkt sızlayan beline gidince güldü Tony. "Kötü bir tercih oldu sanırım." anında, hala yatış pozisyonunda duran, Tony'e yaklaştı. "Aksine iyi ki portakal suyu içmeyi teklif etmişim." ufak bir öpücük bıraktı. Tony de yattığı yerden doğrulunca Leo geri çekilmek zorunda kaldı. "Ne oluyoruz şimdi?" diye sordu.
"Erkek arkadaş." yüzünü buruşturdu. "Sanırım." Tony'den onay bekler bir hali vardı. Ayağa kalktı Tony, elini uzattı. "Gidelim mi?" nazikçe uzatılan eli tuttu Leo. "Olur erkek arkadaş." yüzlerindeki gülümseme ile indiler aşağıya. İçeride sürprizlerle birlikte müşteriler vardı. Steve, James ve Natasha bir köşede sohbet eşliğinde kahvaltı ediyordu.
Dükkanın sahibi, Leo'dan neden geç kaldığının açıklamasını isterken Tony geri çekilmişti, biraz utanmış ve kızarmıştı çünkü kaba, ence geniş patron onunla ve Leo arasında adeta mekik dokuyordu. Bununla beraber bakışlarını kaçırdı Tony. İstemeden, belki bir tık isteyerek, Steve'lerin oturduğu masaya yöneltti gözlerini. Ne tuhaf bir anlık göz göze gelmişlerdi. Eh Steve, Tony ile kavga ettikten sonra onun kahvaltı ettikleri bu dükkanın çatısından başka bir erkek ile inmesini beklemezdi.
Tıraş mı olmuş o?
Sakalları daha azdı ve saçları bir tık uzamış gibiydi. Önceden göründüğünden daha genç duruyordu. Ve daha az kaba.
Tartışma bitmiş olacak ki Leo arkadan önlüğünü alırken Tony'e seslendi, öncesinde ise bakışlarını takip edip kime baktığını görmüştü. Erkek arkadaşına doğru döndü Tony. "İlk siparişimi sana hazırlayacağım."
Özür diler gibi baktı kumral olan. "Freddie evde tek kaldı." anlayışla gülümsedi Leo. "Tamam sorun değil. İş çıkışı arayabilir miyim seni?"
"Olur, konuşuruz yine."
Leo'nun kendisine yaklaştığını gördüğü an geriye adımladı. Birazdan buna pişman olacaktı fakat özellikle de birilerinin önünde hazır hissetmiyordu. O insanların fobik olup olmadıklarını bilemezdi.
Bisikletinin kilidini çözüp hızlıca eve doğru sürdü. Geldiğinde bahçedeki ekinlerin kötülüğü gözüne çarpmıştı ama önceliği o değildi. Kapıyı açtığı anda Freddie kucağına zıplamıştı.
"Özledin mi beni?" eğilip sevgi yumağına boğdu köpeğini. "Hadi karnını doyuralım."
İçeriye geçip mama kabını doldurduktan sonra kendine kahve hazırladı. O kadar uykusuzdu ki direkt kahve kutusunu ağzına dikleyebilirdi. "Uyumayı mı denesem?" diye sordu köpeğine. Suyun kaynamasını bekliyordu. "Boşversene bu sefer de düzenimi bozarım."