The Spider One

644 67 12
                                    

Peter Parker

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Peter Parker

-
-
-
-
-
-
-
-
-


-

Peter Parker, gününün çoğunu geçirdiği yerdeydi. Mezarlıkta. Son iki yıldır yaptığı gibi şuanda da bir mezar taşıyla özlem gideriyordu.

Gwen Stacy, yazıyordu o soğuk taşta. Altında yazan iki anlamsız tarih. Ölüm ve doğum tarihi, insanoğlu ölmek için doğardı. Bu gerçek, genç oğlanın küçüklüğünden beri peşini bırakmıyordu. Önce bir gece ansızın giden anne babası, bir süre ardından babası yerine koyduğu amcası. Çok geçmeden sevgilisi. Ve yine çok geçmeden halası. Şu koskoca dünya da kaybedebileceği herkesi kaybetmişti, sadece arkadaşları kalmıştı.

Tanrı o kadar acımasız değildir diye düşünürdü genç oğlan, Tanrı herkesi almış olabilir ama arkadaşlarımı almaz. Çünkü bir tek onlar kaldı, derdi kendi kendine. Çoğu zaman insanların Tanrı dediği o acımasız 'ilahi' varlığa isyan ederdi. Madem bu kadar kudretliydi, niye insanları böyle büyük şeylerle cezalandırıyordu? Neden Peter'ı cezalandırmıştı?

Peter, düşünmeyi bırakmayı denedi ve göz yaşlarını silip çimenlerde gezdirdi elini. "Hey Gwen," dedi sanki kız cevap verecekmiş gibi. Cevap gelmeyeceğini biliyordu. Hiç gelmezdi. "Dün gece yine kötü adamlarla dövüştüm." Aklına gelen şeyle güldü. "Birisi bana bıçak çekti," içten şekilde gülmeye devam etti. "Bıçakla ölmüyorum maalesef!" Derken gülmeye devam ediyordu. Gülüşü dindiğinde elini karnında gezdirdi. "Biliyorsun, denedim. Çok kez, aslında çoğu şey beni öldürmüyor. Elbette bunu da biliyorsun. Ya da ben beceremiyorum, hm?"

Peter gözlerini kapattı ve yine gözlerinin önünde kollarında öylece yatan Gwen geldi, her zaman olduğu gibi karnına iyi bir yumruk yemiş gibi hissetti ve titrek bir nefes verdi.

13 Haziran 2013

18 yaşındaki genç oğlan gülümseyerek yatağından kalktı ve gerindi. "May hala!" Diye seslendi aşağı doğru. Ardından üstünü aceleyle giyinmeye başladı, saat akşam sekize geliyordu. Güzeller güzeli sevgilisiyle bir randevusu vardı. Ama ondan önce ufak bir devriyeye çıkması gerekiyordu. Ufacık bir devriyeden zarar gelmezdi değil mi?

Klasik kıyafetlerinin altına kendi elleriyle diktiği kostümü giymişti. Maskesi sırt çantasındaydı. Aşağı indi ve halasının yanağına ufak bir öpücük bıraktı. "Geç gelirim, beni bekleme." Dedikten hemen sonra koşar adımlarla evden çıkmıştı. Yüzünde gülücükler açıyordu.

Çıkmaz bir sokağa girene kadar yürüdü, sokağa girdikten sonra üstündekileri çıkartıp maskesini taktı ve çantasının içine koydu kıyafetlerini. Çantayı ağıyla birlikte duvara sabitledikten sonra çatıdan çatıya atlayarak yarım saat süren bir devriye yaptı. Garip bir şekilde ortalık sessizdi.

Şehrin neredeyse diğer ucundaki kıyafetleri için geri dönerken gözüne bir çiçekçi çarpmıştı. Sarı zambaklar. Gwen zambaklara bayılırdı, bu yüzden ağını alçaklarda bir yere attı ve sallanıp yere indi. Ardından hemen bir buket çiçek aldı, parasını ödedikten sonra tekrar çatılardan çatılara atlamaya başladı.

Eski saat kulesinin yanından geçerken gördüğü manzarayla kaşlarını çattı. Bir kız. Kulenin en tepesinde. Titriyor. Hızla oraya yönelirken nefes nefese kalmıştı, aralarındaki mesafe azaldıkça kızı seçmeyi başarmıştı. Sarı saçlı bir kız. Biraz daha yaklaştı. Gwen. Bununla birlikte dehşete düştüğünü hissetti genç oğlan, sevgilisi orada ne yapıyordu?

"Gwen!" Gwen kendisini geri bırakacağı sırada duraksadı. Peter tam o sırada ayaklarını zemine basmıştı. "G-gwen? Ne yapıyorsun, buraya gel. Hey, yanıma gel. Gwen-"

"Özür dilerim Peter, seni seviyorum." Peter Parker'ın hayatını bitiren beş kelime, hemen ardından genç kız kendisini geriye bırakmıştı. Peter Parker'ın biricik sevgilisi intihar etmişti. Peter onun arkasından atlasa bile, ağıyla o yere çarpmadan önce tutsa bile yeterli olmamıştı. Genç kız hayata gözlerini kapatmıştı.

Peter gözleri kapalı, bedeni ağından ayırdı ve dizlerinin üstüne çöküp kolları arasına aldı. "Gwen- hayır, hayır, hayır, hayır... Gwen! Lütfen... Lütfen..." Sarsılarak ağlarken yüzünü sevgilisinin boynuna gömmüştü. "Gwen lütfen..."

Günümüz

Peter, anılardan çıkıp gözlerini açtı. "Gitmeliyim," her geldiğinde yaptığı gibi aldığı zambakları mezarın önüne iyice yerleştirdi. "Yarın yine gelirim, seni seviyorum." Dedikten sonra soğuk mezar taşını elinin tersiyle okşayıp oradan ayrılmıştı.

-
-
-
-
-
-
-
-
-
-

----------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
≈Story Of Violet Barton≈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin