Zaman, zaman, zaman "zaman dedi lan ,Elvis zaman dedi!" Çıldırmış şekilde bar bölümünü dağıtmaya başladım. Elvis, kendime gelmem için beni itti "Bu göt herifi gidip bulun" dedim, elimi masaya vurarak. "Koşun adamın peşinden ,onu bulmadan gelmeyin!" diye bağırdım. Elvis, hızla bardan çıkıp korumaların yanına gitti. O esnada cebimden hap poşetini çıkardım, bir kaç tanesini ağızıma attım ve hızla yuttum.
Başım dönmeye başlayınca ilk bulduğum sandalyeye oturdum, başımı ellerimin arasına aldım ve düşünmeye başladım. "zaman, bunu unutma her şey zamandır Yaman" Zaman,zaman,zaman... Kimdi bu adam, nereden biliyordu zamana olan zaafımı? Onu bulmam gerekiyordu.Bulma hırsıyla bir hışımla ayağı kalkmamla başım dönmeye başladı, tam tutunacak yer ararken, Elvis beni tuttu ve "yine şu zıkkımı içtin mi sen?" diye bağırmaya başladı. "Evet, içtim içmeyip de ne yapayım?" dedim. "Mesela otur, sakinleş hep aynı şey; başın sıkıştığı an haplara tutunuyorsun." diye bağırdı. "Zaman dedi, lan zaman dedi!" diye aynı şekilde ben de bağırdım.
"Olum, gel eve gidelim, biraz otur sakinleş, ben zaten adamlarıma söyledim araştırma yapacaklar." diye her zaman ki gibi beni ikna etmeye çalıştı . Ben de inadımı devam ettirdim" o, oruspu çocuğunu bulmadan sakinleşemem" diye bağırdım. "Ya olum, haline bak ayakta bile duramıyorken, adamı bulacağım diyorsun." diye karşılık verdi.
Aslında haklıydı da ayakta bile doğru düzgün duramıyordum. Ama bu haplarsız yapamadığım için haplara sarılıyordum. "Tamam, eve gidelim ben biraz sakinleştikten sonra adamı araştırmaya başlayalım." dedim. "Tamam olum bir eve gidelim de" demesiyle oturduğum yerden beni kaldırdı, destek olmaya başladı.
Yavaş yavaş yürüyerek arabanın yanın geldik, korumalar kapıyı açtılar. Elvis de arabaya binince arabayı sürmeye başladı, arabayı sakince sürürken ben de gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım. Gözlerimi kapatmamla annemin öldürüldüğü gün, gözümün önüne geldi. O zamanı bir daha yaşamaya başladım.
6 SENE ÖNCE
Her zaman ki gibi Elvis'in bulduğu partiye gitmek için güzel bir gömlek seçmeye çalışıyordum. Ama çok kararsız bir insan olduğumdan, anneme gerek duydum. Kapının eşiğine gidip "ana kraliçe gelir misin?" dememle annem söylenerek, odama doğru gelmeye başladı." Ne oldu miniğim?" dedi . Açık dolabın içini göstererek "Elvis ile bir partiye gideceğiz ama hangi gömleği giyeceğime karar veremedim, yardımcı olur musun ana kraliçem?"
"20 yaşında oldun hala ne giyeceğine karar veremiyorsun Miniğim" dedi söylenerek. " Ana kraliçe , hem 20 yaşına geldin diyorsun hem de doğduğumdan beri Miniğim diyorsun" dedim homurdanarak. "Sus, hala benim için bebeğimsin sen" dedi yanağımdan öperek. Annem, yanağımı öperken her zamanki gibi manolya kokusu gelmeye başladı. O esnada, içim huzursuzluk doldu ve anneme sarılma gereği duydum ona sarıldım, kokusunu içime çekerek, yanağından öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİYAN
Teen FictionLiyan, ağızında geveleyerek " sen neden sürekli bana Manolya diyorsun?" dedi. Bardağın dibini başıma dikip, yeni viski doldurdum ve "hem annem kokuyorsun hem de hikâyesi senin hikâyene çok benziyor " dedim bardağımdan bir yudum alarak. Bardağından...