GEÇMİŞİN ZAMANI

314 11 14
                                    

Arayan kişinin dedem olduğunu gördüğümde kaşlarımı çatarak, ekrana bir süre bilinçsizce baktım. Telefonun ekranına o kadar da almış olacağım ki Elvis'in beni dürtmesi ile ona doğru baktım.

Elvis "seni kim arıyor? cevap versene telefon kapanacak" dedi merakla. Tekrar telefon ekranına bakarak "dedem"
Daha fazla bekletmeden telefonu açıp, hoparlöre verdim.

Karşıdan hışırtı sesleri geldikten sonra dedemin sesini duyduk. "Nasılsın,evlat?"

Elvis ile dedemin sesini duyduğumuzda kısa bir süre göz göze geldik.

Oturduğumuz yerden, elimde telefonla kalkıp volta atarak "sen hayırdır, işin mi düştü neden aramış olabilirsin ki?" dedim sinirle. Dedem beni duymamış gibi "mekânına baskın yapmışlar, iyi misin?" deyince daha fazla sinirlendim.

Alayla gülerek"ooo Hakan bey beni merak etmiş." Elvis'e bakarak "duydun mu Elvis sen de, merak etmiş zorla Türkiye'den gönderdiği torununu"

Dedem"zorla değildi, iyiliğin için seni gönderdim ayrıca torunumu merak etmeyecem de kimi merek edecem?"

Söyledikleri komiğime gidiyordu daha fazla kendimi tutamayıp bağırarak"ya sen benimle dalga mı geçiyorsun?" deyip sinirle Elvis'in karşındaki koltuğa oturdum.

Telefona yaklaşıp "ne istiyorsun, beni neden aradın dede?"
Sakin bir ses tonuyla "seni İtalya'ya gönderince zamanı geldiğinde arayacağımı söylemiştim hatırlarsan. Zamanı geldi evlat." dedi.

Yutkunarak "zaman çoktandır benim için durmuş bir şekildeyken sen bana zamanın geldiğini söylüyorsun"dedim alayla.
Dedem sakinliğini bozarak bağırmaya başladı"seni korumak için elimden bu geliyordu. Kendine hakim olman ve tedavi görmen için seni İtalya'ya gönderdiğimi ne zaman anlayacaksın? Annenin katillerini ben bulamazken sen mi bulacaktın?" dedi derin bir nefes alarak. Ardından biraz sesini alçatıp devam etti "zamanı geldi, Türkiye'ye gelmeni istiyorum, burada her şeyi sana anlatacağım"

Kaşlarımı çatarak "çok kalacak mıyım? Ona göre hazırlıklı geleyim"
Dedem "burada ne kadar kalacağını sen belirleyeceksin. Yarın Türkiye'de ol" dedi emir verircesine ve telefonu kapattı.

Telefonun kapanmasıyla Elvis "ne yapacaz, Türkiye'ye gidecek miyiz?" diye sordu. Sorduğu soruya sadece kafa sallamakla cevap verince Elvis kaşlarını çatarak "gidecek miyiz yani? Dedenin seni nasıl İtalya'ya yolladığını ne çabuk unuttun?"

Kendimi dikleştirerek " mecbur gidecez , dedem çağırmışsa bir şeyler olmuştur."
Elvis derin bir iç çekerek "Türkiye'deki yaşantımız pek parlak değildi. Korkuyorum " dedi uyarırcasına.

Sıkıntılı görünmemeye çalışarak Elvis'e "biliyorum orada yaşadığımız kötü günleri geride bırakmak için buraya geldik biraz da dedemin zoruyla da olsa, zaten çok da uzun kalmayacağız dedemin bizden istediği işi halledip hemen döneceğiz "

Elvis ayağı kalkarak" tamam o halde ben toplantıları ve kalan işleri iptal edeceğim" diyerek kapıya yöneldi.
Kapıdan çıkmadan "ben de toparlanacağım akşama uçağı hazırlat, yarın orada olalım " dememle Elvis başıyla onay verip odadan ayrıldı.

Telefonu masadan alıp, hazırlamak için odama gittim.


🦋

LİYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin