3• Muhteşem Pembe Şahin

736 62 37
                                    







•İsmail Yk'nın ağzından•

Takım elbisemi giydim. Aynanın karşısına geçip kendime şöyle bir baktım. Her zamanki gibi yine çok yakışıklıydım. Adriana beni kesin beğenecekti. Daha da beğenmesi için seksi olduğuna emin olduğum bakkava desenli çoraplarımı giydim. -Erva Balıkçı'ya selamlar kdktdkf-


Gözlerime sürme sürüp aynaya öpücük attım. Sonra mutfağa girdim.

Bir kase alıp içine 3 tane yarım limon sıktım. Sonra biraz karıştırıp içine 5 kere tükürdüm. Ellerimi kasenin içine batırdım.

Nane kokan saçlarıma nazikçe geçirip şekil verdim. Bu benim saçlarımın cazip görünmesi için özel formülümdü.

Son kez aynaya baktım. İşte kızların hasta olduğu mütüş İsmail Yk olmak bunu gerektiriyordu.


Sivri uçlu rugan ayakkabılarımı giyip mütiş pembe Şahin'ime atladım.

Yıldız tilbe ile buluşacaktık. Tam gaz Şahin'imi sürmeye başladım. Onunla buluşunca kendimi çok rahat hissediyordum. İçimi döküyordum ona.

Yıldız'ın evine gelmiştim. Kapısını çaldım. Karşımda tüylü elbisesiyle Yıldız duruyordu. Saçları simden yapış yapış olmuştu.

Niye bu kadar süslenmişti ki. Sadece içimizi dökmek için sahile gidiyorduk.

"Hadi gidelim ismail. " dedi Yıldız. Kibarlık olsun diye pembe Şahin'imin kapısını açtım ona. İçeri girdi. Bende ardından sürücü koltuğuna yerleştim.

Hemen kendi şarkılarımdan birini son ses açtım. Yıldız hayran kaldı tabi ki de. Sahile gidene kadar benim şarkılarımdan dinleyip söyledik. Garip bi şekilde yıldız bütün şarkılarımı biliyordu.


Geldiğimizde beraber kayalara doğru yürürken Yıldız pamuk şeker gördü ve çocuk gibi pamuk şeker diye tutturdu. Bende ona tüylü elbisesinin renginde pamuk şeker aldım.

Çocuk gibi sevinip, ani bir şekilde yanağımı öptü. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Ama bunun kesinlikle arkadaşça olduğuna inanıp çok üstünde durmadım.

Sahilde yapmayı en çok sevdiğim şey kıllı ayaklarımı denize sokmaktı. Yıldız biraz garip karşılasa da hemen ayak uydurup o da ayaklarını denize soktu. Bende anlatmaya başadım dertlerimi.


"Ah yıldız ah! Çok dertliyim. Sevdiğim kız beni sevmiyor" diyince birden gözleri parladı.

"Kimmiş o sevdiğin kız belki o da seni seviyordur hemen olumsuz düşünme" dedi ve sevimli bir gülücük attı.

"Ya nasıl desem böyle güzel kıyafetler giymeye bayılır. Manken gibi kız yani. Çok güzel anlatılmaz yani onun güzelliği aah ah!"

"Aaa öylemi" dedi neşeyle. Garip davranıyordu. Konuşmaya başladı.

"Bende birinden hoşlanıyorum. Onunda yakışıklılığı anlatılmaz yani o derece mükemmel bir insan" dedi.

"Hmm anladım. Ben tanıyormuyum bu şanslı yakışıklıyı?"

"Evet hemde çok yakından"

"Benim sizin için yapabileceğim bir şey varmı peki kara sevdalılar." Dedim ve gülümsedim.

"Ya aslında yapabilirsin hemde bizim birleşmemizi sağlayabilirsin ama şimdi konu senin kızı sevdiğindi biraz daha bahset bana bu muhteşem kızımızdan" dedi ve yine garip gülümsemesinden gönderdi bana.

"Peki o zaman. Görüntüsünden bahsediyim. 1.78 boyu var. Mavi gözlü, siyah saçlı dolgun dudaklı, ince kaşlı çok güzel bir kadın" diye tanıttım Adriana'yı.

Yıldız'a Adriana'dan hoşlandığımı söylemeyi düşünüyordum. Ne de olsa en yakın sırdaşımdı o. Bilmeye hakkı vardı.

"Ooo güzel bir kıza benziyor, adını öğrensem hiç fena olmaz?" Dedi. İşte şimdi tam sırasıydı. Söyleyecekti.

"Kim olduğunu söyleyeceğim ama sakın onunla gidip konuşmayacaksın." dediğimde yüzü düştü.

"Nasıl yani ben tanıyormuyum bu şanslı kızı"

"Evet hemde fazlasıyla"

"Peki o zaman kimmiş söyle de aranızı yapalım sizin" dedi ve ardından yapmacık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Bu gülümsemeden hoşlanmamıştım. Sanki benden nefret eder gibi, alay eder gibi gülümsüyordu.

"Tamam söylüyorum... Bu kızın adıııı..."

"İSMAİL, ACUN ILICALI GİBİ LAFI UZATIP KALBİME İNDİRME SÖYLE ŞU KIZIN AĞZINI BURNUNU KIRICAM!" Diye birden bağırınca irkildim.

"İyi misin yıldız? Ne demek kızın ağzını burnunu kırıcam?" Diye bağırdım.

"Yani şey... Ya canım birden ağzımdan çıktı işte ne dediğimi anlayamadım sen öyle uzatınca sinirlendim. Devam et sen söyle" dedi.

"İyi peki. Söylüyorum o zaman ama aşırı tepki verirsen seni denize atarım." dedim. Ne uğradığına şaşırdı ve bozuntuya vermeden başını salladı.

"Ben... Adriana'dan hoşlanıyorum. "

Durdu.

Durdu.

Durdu.

10 dk boyunca bana boş gözlerle baktı. Sonra birden "şaka dimi lan bu" dedi ve anırarak gülmeye başladı.

"Hayır." Dedim ciddi bir sesle.

"Ben inanmıyorum ama " dedi ve kahkaha atmaya devam etti.

Tombul bacaklarından tutup onu denize fırlattım.

Çırpınmaya başladı. Haline güldüm. Onu o halde bırakıp gitmeyi düşündüm. Islak ıslak arabama almayı göze alamazdım. O araba bana babamın babasının amcasının dedesinin mirasıydı. Mahvedemezdim o arabayı.


Biraz uzaklaştım. Sudan çıktığını görünce koşarak muhteşem pembe Şahin'ime atladım ve camdan kafamı çıkartarak "özür dilerim bu araba benim en değerlim" diyerek ordan uzaklaşmaya başladım.

"Adriana'dan da mı daha değerli peki?" Diye bağırdı. Uzaklaşmaya başladım. Arkadan hıçkırıklarını duyuyordum. Onu o şekilde bırakmamalıydım ama arabamı rezil edemezdim.

Halay Mendili ~ Mahmut Tuncer FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin