⁓ her şey nasıl bitti? ⁓

5.1K 194 41
                                    

Selamm, ben geldim. İlk bölümün üzerinden çok ama çok kısa bir zaman geçmesine rağmen hem de!!! Lütfen kıymetimi bilin ve bunu oy ve yorumlarınızla gösterin😂❤ Gerçekten bu arada satır aralarına yorum bırakır mısınız? Düşüncelerinizi çok merak ediyorum.

Bir de sizden küçük bir ricam olacak. Eğer kitabı beğendiyseniz arkadaşlarınıza da önerip kesitler paylaşır mısınız? Daha çok okura ulaşalım❣ Şimdiden teşekkür ediyorum ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum. 

Ha son bir şey daha. Multideki şarkı bu kitabı yazmama yardımcı olan bir şarkı. İlham kaynağım diyebilirim. Bu şarkıyı ilk dinlediğimde sözlerini ilk okuduğumda boşanmış bir çift yazma fikri aklıma düştü ve şekillendikçe şekillendi. Bölümleri yazarken de sürekli dinliyorum ve çok seviyorum. Size de dinleyin❤

5 yıl sonra...

"İyi ki doğdun Ateş. İyi ki doğdun Ateş. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun mutlu yıllar sana."

Ateş, doğum günlerine bayılıyordu. Pasta üflemeye, etrafındakilerin onun adını söyleyerek alkış tutmasına... Her pasta aldığımızda bir tur mum üfleme ritüeli yapsak da, hatta bu bazen aynı pastada birkaç defa gerçekleşiyordu, bu seferki gerçekti. Oğlum üç yaşına giriyordu. Annem, babam, kardeşim; Yalın'ın annesi, babası, ablasının ailesi ve abisinin ailesi; arkadaşlarımızdan Ceyda, Zeynep ve Berk vardı. Ama en olması gereken kişi yoktu: Yalın.

Çünkü çok önemli bir proje üzerinde çalışıyordu. Çünkü projede bir aksaklık çıkmıştı ve Yalın olmadan olmuyordu! Çünkü kendi oğlumuzun doğum gününe bile katılamayacak kadar yoğundu!

Sinirim çok bozulmuştu. Neredeyse ağlayacak kıvama gelsem de kimseye bir şey çaktırmamak için kendimi gülümsemeye zorluyordum. Gayet inandırıcı olduğumu da düşünüyordum.

"Hadi bakalım anneciğim, pastamızı artık keselim." Deyip pastayı elime aldığımda Ateş "Anne bir daha, bir daha, bir daha..." diyerek kolumu tuttu. Herkes Ateş'in bu hâline kahkaha atarken benim de yüzümde gerçek bir gülümseme belirdi.

"Tamam ama bu son. Söz mü?" deyip yanağından öptüğümde "Söz!" diye bağırdı.

Berk'in uzattığı çakmakla mumları yeniden yaktıktan sonra "Hadi üfle bakalım," dedim.

"Hayır, hayır. İyi ki doğdun..." Kafasını oynatıp kendi "İyi ki doğdun," diye şarkıyı melodisine uygun söylemeye çalışırken hepimizi yeniden bir gülme aldı. Benim oğlum tam bir ilgi arsızıydı.

Berk "Haklısın koçum. Ayıp ettik, kusura bakma. Hadi millet bir daha." diyerek ilk önce alkışlamaya sonra da "İyi ki doğdun Ateş," diyerek şarkıyı söylemeye başladı. Diğerleri de ona eşlik ederken Ateş gülüp kafasını iki yana sallamaya başladı. Şarkı bittiğindeyse yanaklarını kocaman şişirip mumları üfledi.

Hepimiz yeniden alkış tutarken Ateş'i kucaklayıp yere indirdim. "Hadi bakalım sen teyzenle oyna. Ben de pastayı kesip geleyim." Sıla, teyze lafını duymasıyla yanımızda biterken Ateş'i kucağına aldı.

"Gel teyzeciğim sen, biz seninle hediyelerini açalım. En sevdiğim aktivite."

Annemler oturma grubuna geçerken Zeynep'le Ceyda servise yardım etmek için yanımızda kaldı. Tabii Berk'te.

"Sen geç otur, biz hallederiz."

Berk, Ceyda'ya şöyle bir bakıp masanın yan tarafından kendine bir sandalye çekip oturdu. "Ne gideceğim be! Canım sıkılır benim orada. Yaşlı muhabbeti hep."

"İyi kalk işe yara bari, şu tabakları insanlara götür." Zeynep'in Berk'in eline tabakları tutuşturmasıyla Berk içinden bir küfür mırıldandı. "Hay ben tek başıma gelen kafamı sikeyim. Kız kıza geçtiniz yine beni dışlıyordunuz. Yalın'ın da alacağı olsun!"

Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin