ben geldim hem de diğer bölüme göre daha uzun bir bölümle🥰
bölüm şarkısınk Asya'ya ithaf ediyorum😄
satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı merakla bekliyorum. Keyifli okumalar❤
💔
Öğle arası olmuştu. Toplantı bittiğinden beri odada, bana ait hiçbir şey yoktu o yüzden odam gibi hissetmiyordum, Zilan Hanım'ın yolladığı proje taslaklarını inceliyordum. Sıkıntıdan patlamak üzereydim ki Beril odaya gelip öğle arası olduğunu, ilk günümde bana yemekte eşlik etmek istediğini söylemişti ve ben bu teklife balıklama atlamıştım. Toplantıdan beri insan yüzüne hasret kalmıştım, kağıtlara çizimlere bakmaktan kusacak duruma gelmiştim.
"Çok sevinirim," deyip çantamı aldım ve birlikte asansöre ilerledik. Acaba Yalın öğlenleri ne yapıyordu? Yemeğini nerede yiyordu?
Asansör kalabalıktı, bu yüzden konuşmak için asansörden inmeyi bekledim.
Asansörden inip şirket dışına çıktığımızda Beril bana dönüp "Birkaç blok ötede çok güzel bir restoran var. Genelde şirket çalışanları yemeklerini orada yer." dedi.
"O zaman oraya gidiyoruz?" diye onaylatmak istercesine sorduğumda "Evet, seveceğinizden eminim." dedi.
"Beril, baş başayken artık hanımlı konuşmasak mı? Biz artık iş arkadaşıyız."
Beril gülümseyerek "Uzun zamandır benim için Asya Hanım'dınız. Asya'ya geçiş yapmak zor olacak ama deneyeceğim." dedi.
"Sevinirim. Ayrıca ilk günümde beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim. Odada sıkıntıdan patlamak üzereydim."
Beril bilmişçesine gülümseyip "O zaman sen de bana teşekkür edip durma. İş arkadaşları birbirlerine bu kadar teşekkür etmezler." dedi.
"Sürekli teşekkür edilecek şeyler yapıyorsun ama söz ben de deneyeceğim." dedim ve bu günkü ilk arkadaşımı edindiğimi fark ettim. Beril ilk günümün nasıl geçtiğini sorduğunda restorana gidene kadar ona dert yakındım. Ne kadar sıkıldığımdan, iki insan yüzüne hasret kaldığımdan, Ateş'i özlediğimden... Beril yüzünde küçük bir tebessümle beni dinledi. Ara ara alışacağıma dair, ilk günlerin her zaman zorlu olduğuna dair yüreklendirici yorumlarda bulundu.
"İşte burası," deyip bir binanın önünde durduğunda ona dönerek konuştuğumdan geldiğimizin farkına bile varmamıştım. Merakla binaya döndüm. Gerçekten de şirkete oldukça yakındı, ben şikayetlerimin üçte birini bile bitirmemiştim oysaki...
Binanın dışı tamamen camdı ama içerisi görünmüyordu. Beril kapıyı açıp içeriye geçtikten sonra benim de geçmem için kapıyı tuttu ve "Teşekkür..." dediğim anda gözlerini iyice açarak bana baktı.
"Pardon, teşekkür yok." diyerek içeriye geçtiğimde kapıyı bıraktı. Etrafta gözlerimi gezdirdiğimde gerçekten de toplantıdan hatırladığım birçok kişinin burada olduğunu fark ettim.
"Nereye geçelim?"
Omzumu silkip "Boş bulduğumuz bir yere oturalım fark etmez." dedim.
"Aaa Yalın Beyler de buradaymış."
Ben Yalın'ı görmemiştim. Neredeydi ki? Beril'in baktığı yöne doğru bakarken 'ler'den kastının ne olduğunu merak ediyordum. Merdivene yakın bir kolonun önünde, birkaç masa ileride karşılıklı yemek yiyen Yalın'ı ve saçlarından anladığım kadarıyla Zilan Hanım'ı görmemle buraya gelirkenki tüm heyecanımın kaybolduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı)
General FictionAdliyenin bahçesinde Yalın'la birbirimize sudan çıkmış balık misali baktık. Bitmişti. Resmen boşanmıştık. "Bitti." Yalın gerçeği benden önce dile getirirken kafamı onaylarcasına salladım. Hâlâ gerçekmiş gibi gelmiyordu. "Evet. Garip hissediyorum."...