Hayatın belirli aşamaları vardır. Siz her bir şey olduğunda belirli bir aşamaya gelirsiniz. Çocuk olursunuz, hiç kimsenin bakmadığı yerlerden bakardınız. Bu bir aşamadır. Büyürsünüz, gözlerinizi kapatırsınız. Bu da bir aşamadır. Aşık olurdunuz, artık ne bir şey duyar ne görürdünüz tek kişi dışında. Ve ölürdünüz. Bu da son aşamadır.
Ve bir de hayatın size getirdiği sürprizler vardır. Her zaman güzel olmayan sürprizler. Sizden çalınanlar...
Ben hayatın sürpriz ile 7 yaşımda karşılaşmıştım. Benden çalınan şey bana bir daha hayata aynı şekilde bakmamayı öğretmişti. Ve ben bir daha hayata bakamamıştım.
Ben Ayliz, Ayliz Buranoğlu.
"Ayliz!"
Sesi duyduğumda gülümseyerek arkamı döndüm. "Bihter."
"Gelmişsin."
"Neden gelmesemiydim?"
"Hayır, canım. Ben sadece şaşırdım."
İnsanlar kendilerince bana merhamet ederdi, bana acırdı. Ve ben buna asla tahmül edemezdim. "Şaşıracak bir şey yok ortada. Okul açıldı geldim. Herkes gibi."
Sona doğru vurgulayan sesimle öksürerek toparlamaya çalışması da komikti. "Sana bir şey söyleyeyim, Bihter."
"Söyle, canım."
"Gören gözlere sahip olmak bile bazen görmeye yetmiyor. İşin bittiği yeri hepiniz yanlış anladığınız için," Nefes verdim ve gülümsedim. Omuzlarımı dikleştirdim. "Kendinizce bana acıyorsunuz."
"Ayliz, tatlım asla bak yanlış anladın."
"Çaban da beyinsizliğin kadar komik..."
Arkamı dönüp okula doğru yürümeye başladığımda içimin az çok rahatladığını hissediyordum. Geçen sene hakkımda dedikodu yayıp başıma gelen şeyi herkese anlatan kendisi değil gibi davranması ve beni kandıracağına inanması sadece komikti. Kimse beni aptal yerine koyamazdı.
Hızlı yürürken adımlarımı sayıyordum aynı zamanda. Eğer bunu yapmaya alışmamış olsaydım bakıcı tutacak babamla kafayı yerdim sanırım. Sertçe çarptığım kişiyle bir iki adım sendeleyip tutanacağım bir şey arayıp bulamadığım içine yere elimin üzerine düşmüştüm.
"İyi misin? Dikkat etsene kızım, kör müsün?"
Elimi tutup kaldırmaya çalışırken tuttuğu elimi çektim. "İyiyim. Kendim kalkarım."
Tek elimle yere tutunup kalktığım da eteğimi sirkeleyip düzeltmiştim. "İyi olduğuna emin misin? Bir daha ayaklarına bakarak yürüme."
Söylenerek yürümeye başladığında kaşlarımı çattım. "Bana çarpan ve düşüren sensin, söylenme hakkını kendinde mi buluyorsun?"
"Çarpışmak karşılıklı yapılan bir eylemdir."
"Her neyse ya, seninle ne konuşuyorsam."
Ben tekrar yürümeye başladığımda ellerimi cebime koyup tırnaklarımı avucuma bastırırken gelen krizi yok etmeye çalışıyordum. Okulda olmazdı. Tırnaklarımı daha sert bastırırken hızla tuvalet olduğunu bildiğim kapıyı açıp ellerimi lavaboya sokup soğuk suyla yıkamaya başladım.
Kendime geldiğimi düşündüğüm de çıkıp sınıfıma girerken oturmam gereken sırayı bulmak için yavaşça sıralara dokunarak yürümeye başladım. İçimden sayarken sıramı bulduğum da zaferle elimi yumruk yaptım. Avcumdaki yaralar sızladığında ağzımdan istemsiz kısık bir sızlanma çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUN BANA.
Teen Fiction"Sana bir şey söyleyeyim mi, Atlas?" "Söyle, Ayliz." "Sen bu hayatta tanıdığım en şerefsiz insansın." "İltifat ediyorsun... Aşık mı olayım sana..." ○ "Sadece bir an olsun kendini düşünme!" "Senin için yapıyorum!" "Çalmak benim için mi?!" Sertçe omu...