Lee Know karakoldan kaçalı neredeyse 2 hafta olmuştu. Bu 2 hafta boyunca herhangi bir cinayet vakası ile karşılaşmamıştık. Bu bir yandan işime gelirken bir yandan da şüphe duymamı sağlıyordu. Karakoldan kaçtıktan sonra hiç bir yerde görülmemişti. Arama emri çıkartmıştık her yeri teker teker inceledik havaalanları, tren istastonları, kara yolları her türlü ulaşım alanlarına baktık fakat hiç bir bilgiye ulaşamadık. O günden sonra büroya hiç bir cinayet dosyası gelmemişti ne garip değil mi? En çok garibime giden şey ise günlerdir hissettiğim izlenme hissiydi.
Büroya gitmek için evden çıktığımda hızlı adımlarla siyah arabama doğru ilerlemiştim. Havalar gittikçe soğumuştu. Arabaya binip hızla anahtarı kontağa taktığımda çalan telefonum ile elimi cebime atmıştım. Telefonumu çıkardığımda arayan numaraya bakmıştım bilinmeyen numaraydı. Önemsemeyip telefonun sesini kıstıktan sonra telefonu kenara koyup yola odaklandım.
Büroya geldiğimde hızla arabadan inip içeri girmiştim. İçeri girdiğimde tıpkı geçen iki hafta da olduğu gibi herkesin bakışları üzerimdeydi. Hiç kimseye umursamadan adımlarımı kafasını masaya yaslayıp şuan da yüzüncü rüyasını gördüğüne emin olduğum Hyunjin'in yanına ilerledim. Hyunjin'in yanına yanaştığımda ilk başta hafifçe onu dürttüğümde hiç bir tepki vermemişti. En sonunda ensesine geçirdiğim şaplak ile bağırıp hızla kafasını kaldırdığında içerideki herkes bize dönmüştü.
"AH! LAN HANGİ PİÇ VURDU BANA ONUN YÜZÜNÜ PARAM PARÇA EDECEĞİM!"
"Hyunjin"
Hyunjin ona seslenmem ile bana dönmüştü. Gözlerinden resmen uyku akarken aniden arkasına dönüp ona garipser şekilde bakan diğerlerine bakmıştı.
"Ne bakıyorsunuz? Önünüze dönsenize!"
Herkes tekrar önüne döndüğünde Hyunjin oturduğu sandalyede gerinmiş ardından bana bakmıştı.
"Sana da günaydın Sincap"
"Günaydın"
Gereğinden daha az ve yorgun çıkan sesim ile Hyunjin ufaktan kaşlarını çatmış ardından ayağa kalkıp kolunu omzuma atmıştı.
"Odana gitmeye ne dersin?"
Olumlu şekilde başımı salladığımda hızlı adımlarla odama gelmiştik. Hyunjin kapıyı kapattıktan sonra kitaplığın yanındaki koltuklardan birine kendini bırakırken bende masamın başına geçmiştim.
"Sorun ne Jisung? Fazla durgunsun."
"Hyunjin"
"Efendim?"
"Lee Know yakınlarda"
"Ne? Ji ne saçmalıyorsun! Adam bir gitti daha da ortada yok hem baksana hiç cinayette işlenmemiş belkide geberip gitmiştir"
"Hayır, eminim çok yakında yine ortaya çıkar ama asıl konu bu değil"
"Asıl konu ne o zaman?"
"İçimde kötü bir his var"
.
.
.Saatlerdir odamdaydım. En son gelen bir hırsızlık ihbarı üzerine biz gönderilmiştik. Olay yerinden geldiğimizde ise saat oldukça geçti. Şimdi ise masam da Lee Know hakkında ki dosyayı inceliyordum.
Gerçek Adı: Bilinmiyor
Yaş: Bilinmiyor
Dış görünüş: 1.72 boylarında, kahve saçlı, kahve gözlü.
Suç: Cinayet
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me or kill me
FanfictionDedektif Han Jisung açılan yeni cinayet dosyası ile başa çıkamaz hale gelmişti. Bu işin peşini bırakmayı düşünmüyordum fakat bu iyi bir karar mıydı?