2. Bölüm

26 8 9
                                    

                                                       4 gün sonra-

            Pazar sabahı Maki evde kimse olmadığı için biraz daha rahattı. Uyandı ve biraz daha yatakta zaman geçirdikten sonra yüzünü yıkamaya yöneldi. Bir fincan kahve yaptıktan sonra yatağına gidip tekrar derslerini gözden geçirdi. En sevdiği gün pazar günleriydi çünkü evde yalnız olduğundan fırsat bilip derslerine daha çok çalışıyordu.
Maki biraz hava almak için dışarı çıktı ve uzun sessiz bir yolda yürümeye başladı. Etrafta kimseler yoktu, denizin önünde durdu ve izlemeye başladı. Birden bir ses ona seslenirmiş gibi, "biliyor muydun?, göz seviyenle ufuk çizgisi arasındaki mesafe... dört kilometre civarıdır." diye duyuldu ve Maki soluna bakınca orda birinin olduğunu farketti. Sesin sahibi "evden mi kaçtın minik kız" diye devam etti ama Maki yine cevap vermedi... "ben de evden kaçtım sayılır, evde kimse olmasa da buraya yorgun olduğum zamanlar gelmeyi severim" diye bitirdikten sonra uzun bir sessizlik sardı etrafı. Çocuğun kafasında sargı vardı, uzun boylu ve zayıftı. Beyaz tenli ve saçları siyahtı. Nedeni belirsiz yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. "Benim adım Yuujin. Peki ya senin?" Diye sorunca Maki bakışını sonlandırarak "benim adım Maki" dedi. Yuujin "arkadaş olalım Maki" diyince Maki yine sessizce bir şey demeden ona baktı. Yuujin tekrar gözlerini kısarak ona gülümsedi, sonra yolda yürümeye başladılar. Yuujin ona bir şeyler anlatmaya başladı, Maki hiçbir tepki vermeden dikkatlice dinliyordu. Zamanın nasıl geçtiğini ikisi de farketmeden güneşin battığını gördüler, Yuujin "gün batımını sever misin Maki?" Maki ona bakarak hayır der gibi başını salladı. Yuujin " ben de nefret ederim" dedi. Maki gözlerini ondan ayırarak istemsizce gitmem gerek dedi. Yuujin yanına yaklaşıp başını okşayarak "o halde dikkatli git minik kız" dedi. Maki şaşkınlık içinde ona baktı. O an çok tuhaf hissetmişti. Acele etmesi gerektiğini hatırladıktan sonra ona bakarak gülümsedi ve arkasını dönerek hızlıca yürümeye başladı. Hava kararıyordu ve neredeyse evdekiler gelmek üzereydi. O yüzden hızlıca yürüyordu...
Gün bittikten sonra Maki'nin tuhaf bir şekilde uyumasını engelleyen bir şey vardı. Sürekli duvara bakarak yarı düşünür halde bir sağa bir sola dönerek uyumaya çalışıyordu. Sabah 4 gibi uyuyakalmıştı. Bu yüzden haftanın ilk günü okula geç kalmıştı ve bu çok nadir olduğundan apar topar çıkmıştı. Maki derslerini dikkate alarak dünü tamamen unutmaya çalışıyordu. Ama Yuujin aklına geliyordu ve onu bir daha görebilir miyim diye düşünürken aklına Yuujin'nin yorgun olduğu zamanlar oraya gittiğini söylediği aklına geldi. Maki kendi kendine "saçmalama Maki" dedi ve öğretmenin ona seslendiğini farketti birden. Öğretmen "aklın nerde senin" diye bağırınca Maki başını eğerek özür diledi. O sırada öğretmen ordan uzaklaşırken yan sıradaki sınıf arkadaşı masasına buruşarak top haline getirilmiş bir kağıt attı. Maki kağıdın içinde ne olduğunu tahmin edebiliyordu o yüzden kağıdı açmadan cebine koydu. Kağıdın içinde kocaman harflerle "UCUBE" yazıyordu.
Okul çıkışıydı, Maki yorgun yorgun eve giderken birden yolunu değiştirdi ve dün gittiği yere tekrar uğramaya karar verdi. Eve geç kalacağını bilmesine rağmen hızlıca yürüyordu. Denizin kenarına vardığı zaman Yuujin'i görme umuduyla çevresine bakındı ve oturup bekledi. Bir saat sonra kimse gelmeyince kalktı ve eve gitti. Gece olunca yatağa girip uyumaya çalışırken bi yandan kendi kendine konuşuyordu. Bugün oraya kendi isteğiyle değil de ayakları götürmüş gibi hissediyordu. Neden bunu yaptığını bilmiyordu ama oraya bir daha gitmeyeceğini kendi kendine tekrar edip sanki kendini cezalandırıyormuş türünden konuşuyordu.

✧ 𝓢𝓶𝓲𝓵𝓮 ✧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin