17

55 9 77
                                    

  Sabah uyandığımda saate baktım ve bir saat erken uyandığımı fark ettim. Aklıma gelen düşünceyle Seokjine baktım. Beraber kahvaltı hazırlayıp yiyebilirdik. Umarım annem henüz gelmemiştir.

Hızlıca aşağı inip anneme baktım. Gelmemişti. Geri hemen yukarı çıktım ve Seokjinin yanına geçtim.

"Seokjin? Sevgilim uyan hadi."

Yanaklarını öptüm ve ellerim arasında sıkıştırdım. Asla uyanmıyordu. Yüzünün her yerini öptüm. "Uyan artık, daha yemek yiyeceğiz. Beraber yapalım hadiiiiii!" Sesimi yükseltmem de işe yaramamıştı.

Dudaklarını, gözlerini, yanaklarını, alnını, çenesini, boynunu her yerini defalarca öptüm. Nasıl rahatsız olup uyanmazdı?

"OF SEOKJİN UYAN ARTIK!" Dayanamayıp bağırdım ve omuzlarından tutup salladım. En sonunda irkilerek kalktı ve şaşkın bir ifadeyle bana baktı.

"Çok komik görünüyorsun şapşal. Kalk hadi beş saattir seninle uğraşıyorum."

"Yaaa Taehyung! 35 dakika dahaaa lütfen."

"Saçmalama Seokjin! Uyan artık yoksa küser giderim yaa bu ne!? Sabahtan beri kafayı yiyeceğim! Beş dakika müsade sana, eğer beş dakika içinde aşağı gelmezsen kendini buz banyosunda bulabilirsin."

"Tamam." Aptal çocuk.

Yataktan kalkıp banyoya girdim, elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa koştum. Seokjinin 3 dakikası kalmıştı. Kesin gelmeyecekti...

Son bir dakika kaldığında artık gelmeyeceğinden emin oldum. Tabiki buz banyosu falan yapmayacağım ona. Kıyamıyorum maalesef... Boşverip tezgahın başına geçtim ve bişeyler yapmaya başladım. Çok fazla yemek yapmazdım, annemin yaptıklarından aklımda kalanları deneyeceğim bu yüzden.

Tavayı alıp içine malzemeleri koyarken, arkamdan belime sarılan ellerle titredim. Yine beni en çok etkileyen şeyleri yapıyor. Gelmeyeceğini düşünmüştüm, ama geldi. Salak aşkım benim.

"Günaydın bebeğim."

Hala tam uyanamamış, sesinden belli. Hep mi böyle uykucuydu acaba.

"Günaydın uykucu şirin."

"Uykucu şirin mi? O zaman sen de benim şirinemsin."

"Ne şirinesi yaa!? Şirin babayım ben!"

Bunu dememle uzunca güldü. "Aynen güzelliğim şirin babasın." Dedi ve boynumdan öptü. Eriyeceğim.

"Tamam hadi git sen. Ben de yemeği yapayım." Asla utandığım için demiyorum.

"Olmaz bebeğim beraber yapacağız. Hatta sen otur ben yaparım. Hadi geç kenara."

"Sus Seokjin." Deyip işime devam ettim.

O da kıkırdayıp yanağımı öptü ve bana yardım etmeye başladı. Yaptığımız yemekleri hızlıca yedik ve hazırlanmaya başladık. İşimiz bitince evden çıktık ve yürümeye başladık.

Bıkkınca bir nefes verdi ve konuştu, "Namjoon ve Hoseok beni çok yoruyor."

"Niye ki? Ne yapıyorlar?"

"İkisi de birbirinden hoşlanıyor ama sorun şu ki ikisi de mal. Bi bana bi Jungkooka dert yanıp duruyorlar. Vallahi sıkıldım artık ya. Hayır diyorum ben söyleyeyim, yok ben hallederim. İkisinin de tek dediği bu. Çileden çıkarıyorlar insanı."

"Oha! Birbirlerinden hoşlandıklarını hiç düşünmezdim. Çok yakışıyorlar ama. Şey yapalım, hep beraber buluşalım. Herkes gelsin."

"Ne yapacağız ki? İşe yarayacağını sanmıyorum."

TAEJİNİNASKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin