3

134 18 200
                                    

Baya kotu bi bolumle geldim.
İyi okumalar ♡

Hafta sonu erken saatte uyanmak kadar kötü bişey yok. Nasıl bu kadar aptal olabilirim anlamıyorum, alarmı kapatmayı unutmuşum...

Bi kere uyandım artık bi daha uyuyamam maalesef. Dışarı çıkıp biraz yürüyüş yapmaya karar verdim bende ve hazırlandım. Çok sevdiğim ve genelde kalabalık olmayan bir park vardı, oraya doğru yürüyeceğim. Biraz da orda otururum heralde.

Annem hala uyuyordu bu yüzden ona bir not bıraktım ve evden çıktım. Çok garip bi kadındı annem, her şeyi endişe edebilir, her şeyden korkabilirdi. Ama yine de onu çok seviyordum. Babamla 7 sene önce boşanmışlardı. İlk başlarda yokluğu çok üzüyordu ama şuan alıştım sanırım. Arada görüşsek bile genelde yeni kurduğu ailesiyle olurdu. Ben de pek umursuyor değildim zaten. Annemle mutluydum.

Hava biraz serindi ama yine de çok güzeldi. Park evime yaklaşık 20 dakikalık bir mesafedeydi. Yürürken düşünmeye başladım yine. Seokjinle baya yakın olmuştuk, birkaç kere okuldan sonra takılmıştık yine, ama genelde mesajlaşıyorduk. İyi çocuktu, diğerleriyle utanıp sıkılmadan konuşamayan ben, onunla çok rahat konuşuyordum. İlk buluşmadan sonra iki kez daha buluşmuştuk ve birinde Yoongi de vardı.

Parka gelmeme az kalmıştı ve bende yorulmuştum. İyi ki yanıma su almışım yoksa ölürdüm heralde. Parkın girişine geldiğimde küçük bir çocuk gördüm kendi halinde oyun oynuyordu ama yanında neden kimse yoktu? Tek başına parka gelemeyecek kadar küçük görünüyordu en fazla 6 falandır. Etrafa bakındım hiç kimse yoktu. Çocuğun yanına gitmeye karar verdim belki de kaybolmuştu.

"Pişt çocuk, adın ne senin?"

Bana baktı ve kaşlarını çattı, birkaç saniye süzdükten sonra cevap verdi. "Ne yapacaksın adımı?" Yicem.

"Sordum canım sadece ne yapabilirim ki?"

Elini yanağına koyup düşünüyor gibi yaptı. Neyi bu kadar çok düşünüyorsa artık.

"Hmm, neyse söyleyeyim bari çok istedin. İsmim Soo Jin."

Cidden çok tatlı ama bilmiş bi çocuktu. Ve yalnız olduğu için pekte korkmuş görünmüyordu. Şaşırdım açıkçası, ben bu yaşta kaybolsam deli gibi ağlar annemi arardım.

"Çok güzel bi ismin varmış Soo Jin. Tek başına mı geldin peki buraya?" Acaba yalnız olduğunun farkında mı değildi?

"Evet yalnız geldim çünkü ben büyük bi kızım." Dedi büyük bir iş başarmış gibi.

"Evet Soo Jin büyük bi kızsın ama yine de buraya tek başına gelmen biraz tehlikeli değil mi? Annen nerde bakalım senin?"

"Annem yok benim. Babam ve abim var sadece." Tamam sanırım kötü bişey yaptım, onu üzdüm... Fakat pekte üzgün görünmüyor.

"Tamam, peki onlar nerde bana söyler misin?" Yüzüme sanki dünyanın en saçma şeyiymişim gibi baktı ve kocaman bir kahkaha attı. Ne dedim ki şimdi?

"Nerde olcaklar canım tabiki evdeler." Deyip gülmeye devam etti. Garip bi kızdı...

Ne diyeceğimi bilemiyordum gerçekten. Ne yapacaktım ben bu çocukla, tek başına da bırakamazdım. Telefon numaralarını bilir mi ki? Denemekten zarar gelmez.

"Onların telefon numaralarını biliyor mu-" sözüm tamamlanamadan biri yanımıza koşarak ve ağlayarak gelip Soo Jine sarıldı. İkimizde şaşkın şaşkın gelene bakıyorduk. Seokjindi?

"Her yerde seni aradık neden hep bunu yapıyorsun Soo Jin? Aklımız çıktı, nasıl korktuğumuzu bilmiyor musun? Lütfen artık yapma bunu gerçekten bi gün kalp krizinden öleceğim." Ağlayarak konuştu. Abisi Seokjin miydi acaba? Ağlaması canımı sıkmıştı, çok korkmuş ve yorulmuş görünüyordu. Beni henüz fark etmemişti sanırım.

TAEJİNİNASKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin