5.

74 11 0
                                    

...

Kelepçeleri çözdükten sonra anahtarı cebime katım, bunu yaparken jungkook biran olsun bana bakmadı, sadece boş gözlerle yere bakıyordu, ona iyi davranmaya çalışıyorum ama her an bana zarar verebilir düşüncesi kalbimi yerinden çıkaracakmış gibi atırıyordu.

Kelepçeler yüzünden yara olan elini farketiğimde, kalbime çok kötü bir ağrı saplandı. Ellerini kelepçeden kurtarmaya çalışırken bileklerini hafif kesmiş olmalıydı, çok fazla kan akmasada yinede kan olmuştu elleri.

Masanın üzerinde duran iki elini yavaş ve onu ürkütmiycek bir şekilde kaldırıp kendime doğru yaklaştırdım. Hızlı hareket edemezdim yine bağırabilir ve o iki adamın gelmesine neden olurdu, ve yine ona dokunduğum için irkilebilirdi.

Yavaşca kendime çektiğim elleri inceledim, kelepçe takılan bilekleri soyulmuş ve morarmıştı etrafında kurumuş kan lekeleri ve hayla akmaya devam eden kanlar vardı.

Bu sefer ona dokunmama birşey dememişti, yinede korkmaması için yavaş davranmam gerekiyordu. Bu böyle olmazdı ya, jungkooku revire göturucektim, ki bu mümkün değil çünkü müdür asla onu depodan çıkarmamam gerektiğini söylemişti.

Bu yüzden onun yaralarını kendim temizliğe bilirdim, nede olsa ondan sorumlu kişi bendim, ama ilk önce revire gidip gerekli malzemeleri almam lazımdı.

Jungkookun ellerini hafifçe bırakıp, yere devrilmiş duran sandalyeyi düzeltip eski konumun getirdim. Jungkook hayla olduğu gibi duruyordu ara sıra bir öne, birde arkaya doğru kendin salandırıyordu.

Düzeltiğim sandalyeye jungkooku omuzlarına hafif bir baskı uygulayarak oturtum. Ardından onu orda bırakıp deponun kapısına ilerledim.

Depodan çıktıktan, sonra bulunduğumuz kata olan asansörü kulanıcaktım, bu nedenle asansöre doğru adımladım, kapısı açık olan asansöre girdikten sonra 3. kat düğmesine bastım, kapının kapanma sesini duyunca, arkamda kalan asansör aynasına döndüm.

Eski halimden daha beter hale gelmiştim, bu sefer daha büyük bir korkuyla karşı karşıya kaldığım için elerim hayla titriyordu, ne kadar orda korumalara artistlik taslasamda, kendimi yine ezik hissediyordum. Büyük ihtimale o anki davranışımı patrona söyliceklerdi.

Aslında öyle aniden çıkışmayı bende, kendimden beklemiyordum, ama o an jungkooka öyle savunmasız şekilde görünce aklıma küçüklüğüm geldi, bu yüzden onu korumaya çalıştım. Ben küçükken kimse beni korumamıştı ama ben jungkooku koruyabilirdim.

Ne yazık değil mi daha kendi problemlerini çözemeyen biri başkalarına yardım ediyor, kendimi çoktan bırakmıştım hayata, o evden kurtulduğum anı ve ondan sonra gerçekleşen bütün olayları zihnimin derinliklerine hapsetmiştim, sadece bundan sonrasını hatırlamak için.

Asansörün kapısı açıldığına, hemen kapıdan çıktım. Müdürün odasıda bu kataydı. Gözlerim müdürün kapısına kaydığın da kapının önünde dikilen adamı gördüm, sakinleşmeye başlayan vücudum yeniden titremeye başladı.

O adam, az önce aşağıda anahtarı istediğim adamdı. Dediğim gibi beni müdüre söylemeye gelmişti, ama ben yanlış birşey yapmamıştım sadece, oda insandı ve öyle davranmaları yanlıştı.

Hızla ona görünmeden revire girdim. Revirdeki çalışanın adını bilmiyordum, daha önce hiç gelemiştim hata revire. Bu akıl hastanesinde çok yaralanan yoktu, o yüzden de revir pek kulanılmıyordu.

"merhaba, şey bana acil durum çantası verebilir misin acaba." Kafasını olumlu anlamda saladı. Yerinden kalkıp ilaçların olduğu dolaba eğildi, ve birşeyler aramaya başladı. "uzun zamandır kimse benden acil durum çantası istememişti, oldukça şaşkınım doğrusu. Yoksa sen şu yeni gelen hastanın bakıcısı mısın, çok saldırgan olduğunu duymuştum gerçekten öylemi?" Ard arda gelen sorularla şaşırmıştım.

WRONG TİMİNG TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin