Arkadaşlar size küçük bir duyuru yapacağım lütfen burayı okumadan geçmeyin!!!
Şöyle ki "Boşansak da Beraberiz!" benim yazmaya başladığım dördüncü kitabım ve ben ilk üç kitabımda da ne istediğim yorum sayısına ne de oy sayısına ulaşabildim. Sen saatlerce hatta günlerce uğraşıp bölüm yazıyorsun ve karşılığında hiçbir şey görmüyorsun. Bu da insanda ne yazma isteği bırakıyor ne de heves. Bu yüzden bu kitabımda daha önce hiç yapmasam da oy ve yorum sınırlaması yapmaya karar verdim. Bir de bunu deneyeceğim çünkü verdiğim emeğin karşılığını az da olsa almak istiyorum. Daha yeni yayınlamaya başlasam da okunma sayısına göre düşük sayılarla başlayacağım daha sonra duruma göre bakarız. Şimdiden teşekkürler❤
✔Yorum sınırı 30
✔Oy sınırı 30
💔
Arabada oturmuş parmağımdaki alyansla oynuyordum. Adliyeye gelirken de çok garip hissediyordum ama bu bambaşkaydı!
Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyor, ne desem diye düşünüp duruyor ve gözlerimi nereye çevirsem diye düşünüyordum.
"Annenlere şimdi mi söyleyeceğiz?" Sonunda en makul olan konuşmak gibi gelmişti. Sessizlik fazla ürkütücü olmaya başlamıştı.
"Bence söyleyelim gitsin. Eninde sonunda öğrenecekler. Bu gece onlarda kalacağım malum."
Kendimi kötü hissediyordum. Ateş benimle kalacağı için düzeni bozulmasın diye Yalın taşınacaktı. Onu yerinden yurdundan ediyor, düzenini bozuyormuş gibi hissediyordum. Bir de bu yaştan sonra ailesiyle mi kalacaktı?
"İstersen bir süre daha evde kalabilirsin. Evinin tadilatı bitene kadar. Annenlerde kalmayı sevmediğini biliyorum."
Yalın bakışlarını kısa bir süreliğine yoldan çevirip bana baktı. "Teşekkür ederim ama gerek yok ya. İdare ederim birkaç gün."
"Sen bilirsin ama yine de aklında bulunsun. Fikrini değiştirirsen falan eğer çekinme, söyle." Yan profilden Yalın'ın dudağının yukarı doğru kıvrıldığını fark ettim.
"Söylerim."
Arabadan indiğimde içime derin ama çok derin bir nefes çektim. Bu eve defalarca gelmiştim. Ama şu an sanki ilk defa Yalın'ın ailesiyle tanışmaya geliyormuş gibi gergindim. Belki tanışmaya geldiğim gün bu kadar gergin değilmişimdir bile. O gün gerginlikten ziyade heyecanlıydım. Daha dün gibi hatırlıyordum.
"Hadi süslen, seni benim için çok özel bir yere götüreceğim."
Mesajı okur okumaz yatağımdan fırlamış ve dolabımın karşısına geçmiştim. Nereye götürecekti acaba beni?
Dolabın önünde sadece kıyafet seçmekte yarım saatimi harcamıştım. Krem, dizlerimin üzerinde biten kalın askılı yazlık elbisemi giydiğimde sonunda içime sinmişti. Saçlarımın uçlarını maşalamış, mükemmel bir eyeliner çekmiş ve kirpik kıvırıcısıyla kirpiklerimi kıvırmıştım. Yalın erkek olmasına rağmen kirpikleri uzun ve kıvrık kıvrıktı! Benimkilerse düz, ok gibiydi. Ve ben onun kirpiklerini fena halde kıskanıyordum.
Yalın'ınkiler kadar olmasa da kıvrılan kirpiklerime son olarak rimel sürdüm ve kirpiklerimi belirgin hale getirdim. Dudaklarıma da parlatıcı sürdükten sonra aynanın karşısında şöyle bir kendime baktım. Beni görünce Yalın'ın dibi düşecekti.
"Ben geldim, sokağın başında bekliyorum."
"Tamam, geliyorum."
Çantamı alıp odadan çıkmamla annemle burun buruna geldik. "Hayırdır Asya? Nereye gidiyorsun böyle süslendin püslendin de?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı)
General FictionAdliyenin bahçesinde Yalın'la birbirimize sudan çıkmış balık misali baktık. Bitmişti. Resmen boşanmıştık. "Bitti." Yalın gerçeği benden önce dile getirirken kafamı onaylarcasına salladım. Hâlâ gerçekmiş gibi gelmiyordu. "Evet. Garip hissediyorum."...