[6]

292 24 18
                                    

  Vücudunun her yerinde hissettiği bir acıyla uyandı Bachira. Tek başınaydı. Adamının, İsagi'nin, nereye gittiğini sorgulamadan, hareket bile etmeden belki bir saat boyunca durdu öylece yatakta. Dün geceyi düşündü. 'Seni seviyorum.' Bu iki kelimeden oluşan cümle ona iyi gelirdi eskiden. Birisinin onu sevdiğini, önemsediğini bildiğinde oluşan o güzel hissi dünyalara değişmezdi.

  Tabi, unutmuştu belki o anlarda hissettiği şeyi. Tekrar hatırlamak istemişti belki. O yüzden demişti sevgilisine ona onu sevdiğini söylemesini. Sonradan fark etti gerçeğiyle sahtesinin arasındaki dağlar kadar farkı.

  Onu gerçekten seven birinin ona 'Seni seviyorum.' demesi paha biçilemezdi, açıklanamazdı ne kadar iyi olduğu. Onu gerçekten sevmeyen birinin ise ona 'Seni seviyorum.' demesi iğrençti, açıklanamazdı ne kadar kötü olduğu.

  Onu önemseyen tek kişi, onu seven tek kişi, bu cümleyi söylediğini duymak istediği tek kişiydi annesi. Onun sevgisinden başka kimsenin sevgisine ihtiyacı yoktu Bachira'nın. Onu da kaybetmişti. Kaç yıl önce olduğunu bile hatırlamıyordu Bachira, yarım yamalak, bulanık anılarıyla biliyordu annesinin onun gözünün önünde intihar ettiğini. Görmüştü Bachira onun nasıl çitlerden düştüğünü, nasıl vücudunun suyla bir olduğunu, nasıl o nehirden cesedinin çıktığını, her şeyi. Annesi katlanamamıştı belki yaşadıklarına ama Bachira'yı bir başına bırakması çok bencilce değil miydi?

  Kafasını sağa sola salladı Bachira. Bunları çoktan aşması gerekiyordu. Dağınık saçlar ve vücudunda tonlarca izle yataktan zor bela çıkabildi. Önündeki dolabı açtı ve İsagi'nin olduğu bariz belli olan tonlarca takım elbise ve kravata baktı. "Normal kıyafeti yok mu bu adamın abi?" derken diğer dolaba yöneldi. Oradan bulduğu ilk tişört ve eşofmanı alıp giydikten sonra kalçasını tutarak çıktı kapıdan. Evin koridorlarında yürüdü, yürüdü ve yürüdü. Daha çok yürüdü.

  'Kayboldum.' dedi kendi kendine. Önündeki tonlarca odaya göz gezdirdi, "Şatoda mıyız ya, anladık paranız var da bu kadar büyük eve ne gerek var? Neden?" Tamam, para her şeydi ve bu evler de bayağı pahalıydı. Pahalı şeyleri severdi ama Bachira küçük evleri tercih ederdi.

  "Maalesef, İsagi kendi evine çıkacağını söyleyince annesi bu evde yaşaması için çok baskı yaptı." diyerek ona yaklaşan kişiye bakmak için arkasını döndü Bachira.

  İsagi'yle ilk karşılaşmalarında sözleşmeyi getiren örgülü adamdı bu. "Ah, siz..?"

  Adam elini uzattı, "Kurona. Ranze Kurona." diyerek kendini tanıttı.

  Bachira da elini uzattığında birleştirdiler ellerini. "Siz beni zaten biliyorsunuz muhtemelen." dediğinde Kurona sırıttı buna. Ortamı bozan şey ise Bachira'nın karın guruldamasıydı.

  Kurona daha da sırıttı. "Gel, ben de mutfağa getirmek için seni arıyordum zaten." derken arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Bachira da kızarık bir yüzle takip etti onu.

  Mutfağa vardıklarında İsagi, Kunigami ve Barou aynı masada oturuyor, yemek yiyor ve sohbet ediyorlardı. "Çalışanlarla bu kadar yakın olmak normal mı?" derken Bachira, Kurona ile ikisi de oturdu sofraya.

  İsagi yine insanı rahatlatan gülüşünü takındı. "Yakın olduğumuz için benim çalışanlarım zaten."

  Bachira tek kaşını kaldırdı. "Ne yani arkadaşların senin için mi çalışıyor?"

  Kunigami kaşlarını çatıp ters ters baktı Bachira'ya. "Ne var, beğenemedin mi bücür?" dediğinde her yerden belli oluyordu Bachira'yı sevmediği.

  "Kunigami." dedi Barou kızgın kızgın turunculuya bakarken.

  Kunigami omuz silkerek "Ne ya, çalışma saatlerimin dışındayım şuan." dediğinde İsagi ve Kurona az da olsa sırıtarak yemeklerini yemeye devam ediyordu.

Bana yardım et. // BachisagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin