1.

1.3K 37 12
                                    

"uyan güzel aç gözünüüü." Doğa kafamın dibinde durmuş şarkı söylüyordu. "Lan git başımdan!" Âni şekilde bağırınca korkmuştu ama ne fayda. "Dinle üçüzünün sözünü." Kafamın altındaki yastığı alıp suratına vurdum. "Bırak da uyuyayım yahu." Dediğim de gözlerini kısmış bana bakıyordu. Kapı birden açıldı ikimizde kafamızı kapıya çevirdik. "Günaydın üçüz bozuntuları." Dedi doruk uykulu şekilde yanıma geldi uzandı. Doğa ikimizi baktı "iyi uyuyalım biraz daha o zaman" dedi ve aramıza girdi.

Tam uykuya dalmıştım ki kapı gürültülü bir şekilde açıldı. Doğa ve doruk yatakta dikildiler. "Ne oluyor lan?" Dedi doruk. Ben hâlâ uyumaya çalışıyordum. "Hadi kalkın, Hazırlanın ve aşağıya gelin." Annemin sesini duyunca gözlerimi açtım. "Neden?" Dedi doğa. Kafamı anneme çevirdim. "Bir şey konuşmamız gerekiyor da ondan." Dedi annem ve çıktı. İnsan kapıyı kapatır be. "Ooff bugün bana uyku haram." Dedim. "Hadi kalkın azar işitmeyelim sabah sabah. " Dedi doğa. "Doğa haklı şuan uykum var ve azar işitmeye bile üşeniyorum." Dedi doruk.

"Çekemem bu kadını sabah sabah." Dedim. Doğa ve doruk odadan çıktılar, hazırlanmak için. Bende elimi yüzümü yıkadım ve dolabımın önüne geçtim. İşte o mükemmel soru; "ne giyicem?" Dolaba biraz daha baktıktan sonra karar vermiştim.

Bu arada ben dora soydan. On yedi yaşındayım. 6 kardeşiz sözde ama diğer üçü nerde bilmiyoruz. Odadan dışarıya çıktım ve karşı odadan doruk çıktı. Bir üstüme bir bana baktı. " la havle ya sabır." Dedi kafasını yukarı doğru kaldırdı. "Amin amin. Evin içinde yapma bari." Kendisi aşırı kıskanç biri. "Seni çöpe atacağım poşette yazık." Doğa odadan şarkı söyleyerek çıktı. "Bi sigara yakacağım ateşe yazık."diye devam ettirdim. "Aşk gidene acımak mı?" Diye beni devam ettirdi doruk.

"Bu yükü taşımak mı?" Dedi doğa. Merdivenlerden inerken bir yandan da bağırarak şarkı söylüyorduk. "Yarayı kaşımak mı?" Dedim. "Sor iyisi çıkacak mı?" Dedi doruk kolunu ikimizin omzuna koydu. Merdivenlerden indiğimizde annem, babam ve üç adam karşımızda bize bakıyordu. Annem ile babam salona doğru gittiler. Adamlarda onların yanına geçti. Biz üç salak ise birbirimize bakıyorduk. "Bakma öyle anlayacaklar" dedim ikisine bakarak.

İkisi de göz devirdi. "Kim bunlar be?" Dedi doğa adamların arkasından bakarak. "Ne bileyim ama benziyoruz." Dedi Doruk. "İleri zekalar neden gidip öğrenmiyoruz. Annem büyük ihtimalle bunun için çağırdı zaten." Dememle annemin "çocuklar gelsenize!" Diye bağırması bir oldu. İkisininde ellinden tutup salona yürüdüm. Koltuğa oturduk ve karşımızdaki adamlara bakıyorduk. Babam sahte bir şekilde öksürdü. Dikkatleri üzerine aldı. "Çocuklar..." Dedi babam sonra karşımızdaki adamlara baktı. Yüzünde kırgınlık vardı. "Abileriniz." Dedi ve bakışlarını onlardan çekti.

"Ne!" Dedik üçümuzde aynı anda. Onlara taraf baktığımızda zaten onlarda bize bakıyordu. Doruk adamları süzüyordu. Doğa şaşkın bir ifadeyle bakıyordu. Babam yeniden konuşmaya başlayınca bakışlar yeniden ona döndü. En büyükleri tahmin ettiğim adamı gösterdi. "En büyük abiniz demir." Dedi ve bakışları demir'in yanındaki adama çevirdi. "Ortanca abiniz deniz." Dedi. "Ve en küçük abiniz doğukan." Dedi ve bakışlarını bize çevirdi gülümsedi.

"Üçüzlerin en büyüğü doruk." Dedi ve gülümsedi. Kafasını doğaya çevirdi. "Ortancaları doğa." Dedi gülümsemesi genişledi. "En küçükleri Dora." Dedi gülümseyerek sonra bakışlarını bizden çekti. Annemle anlaşamazdık ama babamla onun aksine çok iyi anlaşırdık. Adamlar soğuk bakışlarla bakmaya devam ettiler. "Neden geri geldiniz?" Dedi annem. Onun da sesinde kırgınlık vardı. "Kardeşlerimizi merak ettik." Dedi demir. Bildiğim üzere anneannemle yaşıyorlardı. Nedenini sorduğumuzda annem "boşverin." Diyip kestirip atmıştı.

"Biz ayrı eve çıktık çocukları da yanımızda istiyoruz. Onlarla yaşayamadığımız abi-kardeşliği yaşamak istiyoruz." Dedi doğukan. Üçümüz yine aynı anda "ne!" demiştik. Babam net bir şekilde "hayır." Demişti. Demir tek kaşını kaldırıp babama baktı. 'Emin misin?' dermiş gibi. Deniz gülmemeye çalışıyordu. "Hayırmış." Dedi deniz ve güldü. Doğukan da ona eşlik ettiğinde demir'in suratında alaylı bir ifade belirdi.

************

"Doruk şu dolabımın üzerinden bavulu versene." Dedim doruğa bakarak. Beyefendi hazırlanmıştı bile. Dolabın üzerinden bavulu aldı ve yere koydu. "Sağol sağol." Dedim. "Ne demek ne demek." Dedi doruk da. Şimdi size özet geçeyim. O konuşmadan sonra ne oldu bilmiyorum. Abiler ve babam salondan çıktılar geri geldiklerinde de babam; "çocuklar bir süre abilerinizde kalacaksınız." Dedi. Hepimiz şaşkın şaşkın bakmıştık ve sonda kendimizi bavul hazırlarken bulduk.

Doğa bavullunu hazırlıyordu. Doruk bey hazırlamış evde geziyordu. Bende duş aldım şimdi de bavul hazırlıyorum. Kapı açıldı ve içeri doğa girdi. "Üçüzcümcüm naberr." Dedi ve yatağa zıpladı. Ona döndüm. "Sen bavulunu hazırladın mı?" Dedim. Onaylar şeklinde kafasını salladı. "Tanımadığımız adamlarla gidiyoruz ya. Babam nasıl izin verdi?" Doğa kendi kendine söyleniyordu. "Bilmiyorum." Dedim.

"Lann üçüzlerr gelsenizeee!" Doruğun bağırma sesini duyunca göz devirip bavulları alıp aşağıya indik. Abiler gelip elimizdeki bavulları aldılar. Gidip babama sarıldım. Doğa da anneme sarılmıştı. Şaşkın bakışlarımı ona çevirdim. Doğum günlerinde yada başka özel günlerde sarılırdık sadece. Babamdan ayrıldım ve anneme sarıldım. Doruk da gelip babama ve anneme sarıldıktan sonra evden çıktık.

"Kafamıza taş yağacak." Dedi doruk şaşkın sesiyle. "Taşlar sana girsin doruk." Dedim bende. Doğa da doruğa baktı. "Ne kafanıza ben mi yağacam?" Dedi. Dorukla göz devirdik ve arabaya bindik.

______________________________________

Selamlar ey âhali.

Nasılsınız??

Bölümü nasıl buldunuzzz?

ÜçüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin