Yemekler yenilmişti. Herkes odasına dağılmıştı. Bende bana gösterilen oda da boş boş oturuyordum. Birazdan dışarı çıkacaktım. Odaya göz gezdirdiğimde tam tarzıma göre yapılmıştı. Bizi tanımıyorlardı çünkü bu zamana kadar çok görüşmemiştik. Peki, nasıl tarzıma göre yapılmıştı bu oda?
Dora, sorgulama boşverrrr.
İç sesime hak verip sallamadım. Bazı şeyleri kafama çok takardım. Çok düşünürdüm. Önceliğim hep yakınlarım olmuştur. Biraz tuhaf bir kız olduğumda da doğrudur. Ben bile kendimi tanımıyorum. İnsanların beni tanımasını bekleyemem bu yüzden. Ne sevdiğimi, nelerden hoşlandığımı iki kişiden başkası bilmez. Dediğim gibi bende bilmiyorum. O iki kişide tabikide Doruk ve Doğa.
Dora senin o ikisinden başka kimsen yok ki.
Babam var içses?
Hangi baban? Şu işlerini, sizden daha çok düşünen baban mı? Ya da doğum günlerinizi iş toplantıları için katılmayan baban mı? Aynı kişiden mi bahsediyoruz dora?
Bu konularda biraz hassastım. Kafamda ki içsesi zar zor susturmuştum. Oğuzdan gelen mesajla telefonu geri elime aldım.
Kıvırcık
Rahatsız ediyorsam kusura
Bakmayın Dora hanım.
Fakat ne zaman evden
Çıkmayı düşünüyorsunuz?Ay beklesen ölmezsin.
Kıvırcık
KALK VE HAZIRLAN DORA.Of tamam sus.
Attığı mesaja bakmayıp, dolaba doğru ilerledim. Sıkıntıdan eşyalarımı yerleştirmiştim. Siyah kot ve beyaz bir crop seçip giydim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım. Saçlarımı açık bırakmıştım. Biraz da makyaj yapıp çantamı alıp çıktım. Doğa'nın odasına gittiğim de uyuyordu. Bu salağı uyandırsam gelmezdi biliyordum. Uyandırdığım gibi geri uyurdu çünkü. Onun yan tarafındaki oda'da olan doruğun odasına girdim. Bilgisayarla oynuyordu. Geldiğimi bile farketmemişti. Odasına göz gezdirdiğimde odasının tam onun tarzı olduğunu farkettim. Yanına doğru ilerleyip kulaklığı, kulağından çıkardım. "Dora napıyorsun yavrum?" Dedi. "Hadi kalk dışarı çıkalım." Kafasını onaylamazca salladı. "Oyun oynuyom sonra." Of iyi be. "Oğuzun yanına gidiyorum ama." Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Tamam oda'dan çık hazırlanıp geliyorum." işte bu be! Gülümseyip oda'dan dışarı çıktım. Merdivenlerden aşağıya inip doruğu beklemeye başladım. Telefonum çaldığında arayan kişiye baktım. Tabikide oğuz arıyordu. Telefonu açıp konuşmaya başladım. "Merhabalar, burası İzmir Mezarlığı. Nasıl yardımcı olabilirim?" Dediğim de o da ciddiyetle konuşmaya başladı. "Güzel manzaralı bir yer gerekiyor. Bir arkadaşım biraz daha konum atmazsa onu öldüreceğim." Dediğin de gülmemeye çalışıyordum. "Telefonu kapatır mısınız? Polisi arayacağım." Dediğim de harbi telefonu kapatmıştı. Konumu atıp doruğu beklemeye başladım.
Doruğu beklerken Doğukan merdivenlerden indi. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. Bu bizim sülalede genetik sanırım içses.
Bencede Dora bencede.
"Hayırdır nereye?" Dediğin de sorduğu soruyu yanıtladım. "Arkadaşımın yanına gidiyorum. Dedim. "İzin alındı mı bakayım?" Pardon ne izini? "Benden izin falan alınmadı. Demir abimde benim yanımdaydı. Onun da haberi yok." Salondan çıkan denize baktım. "İzin almadım çünkü." Dediğim de demir de yerini aldığında üçüne baktım. "Bu evin kuralları var demiştim Dora. Öyle değil mi?" Doruk da aşağıya indiğinde yanımda yerini aldı. "Ne oluyor? Ne kuralları?" Dedi. "Dışarı çıkarken izin alındı mı?" Dedi deniz abi. "Hayır. Çıkarken haber verirdik zaten merak etmeyin." Dedi doruk. Övünmek gibi olmasın benim üçüzüm.
Merak etme dora hiç övünmek gibi olmadı.
Seninle uğraşmayacam içses. "Bir daha söylemeyeceğim. Bu evin her evde olduğu gibi belli başlı kuralları var. Dışarı çıkarken izin alınacak. Anlaşıldı mı?" Bağırmamıştı ya da tehdit etmemişti ama o etkiyi bırakmıştı. Ne yalan söyleyeyim, tırstım. Doruk da kafasını onaylar şekilde salladı. "Şimdi izin alın bakalım." Dedi Doğukan. Ula hiç bir şey olmamış gibi izin mi alacaz. Zaten şuan haberleri var. "Bir arkadaşımızla dışarı çıkabilir miyiz?" Ah be doruk. Bu hallerini de mi görecektik be yavrum. "Hayır." Dedi demir abi. Biz dorukla şok için de bakarken deniz ve Doğukan gülüyordu. Hay ben böyle işi!
***
Biz gidemeyince oğuz geliyordu. Ula harbi izin vermemişlerdi. Demir de hâl böyle olunca çağırın arkadaşınızı hem tanışırız demişti. Şuan salonda oturmuşuz oğuzu bekliyoruz. Doğa hanım da uyanmış Doğukan beyin az önce yaşanan olayı anlatışını dinliyordu. Bir yandan da bizimle dalga geçiyordu. Doğa ve oğuz çok iyi anlaşamazlardı ama severlerdi birbirlerini. O olaylar çok karışık, boşverin. Kapı çaldığında kapıyı açmak için ayağı kalmıştım ki deniz konuşmaya başladı. "Ben bakarım abicim sen otur." Kafamı onaylar şekilde salladım ve geri oturdum. Umarım kapıyı açtığı gibi çocuğa kafa atmaz ben beklerim. Buluşacağımız kişinin erkek olduğunu öğrendiklerinde bana ters ters bakmışlardı.
Neyse ki doruk farketmiş olacak ki 'yanlarında bende olacaktım.' demiş ve kurtulmuştum. Ama ben bunlardan yine bekliyorum böyle bir şey. Deniz ve yanındaki oğuz yanımıza geldiklerinde ayağı kalktım ve sarılmak için adım atmıştım ki deniz aramıza girdi. "Hoş geldin." Dedi demir. "Hoş buldum bey abi." Dediğin de gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Doruk ve doğa da gülmemeye çalışıyordu. Doğukan ise ciddi bir şekilde oğuzu süzüyordu. Doğa'nın bundan keyif aldığı belliydi.
"Geç otur şöyle." Dedi Doğukan ve boş olan tekli koltuğa işaret etti. Oğuz kafasını sallayıp söylenen yere geçti. "İsmin ne?" Dedi demir. "Oğuz ismim abi." Dedi. "Demir bende." Dedi. Oğuz ne diyeceğini bilmiyormuş gibi bana bakıyordu. Doruk yanımda kıkırdayınca koluna dirseğimi geçirdim. Zaten gülmemeye çalışıyorum. Doğa zaten gülüyordu. Doğukan ona uyarıcı bakışlarını atınca sustu. Oğuz da doğaya ters ters bakıyordu. "Kardeşime ters ters bakma lan!" Dedi Doğukan oğuza. "Kusura bakma abi. Olmaz bir daha." Diyince oğuz, artık kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Ben gülünce yanımda ki dorukda gülmeye başladı. Gülmekten daha çok anırıyorduk.
Doğa da 'sen nanaleri yemedin mi?' bakışı atıyordu oğuza. "Çocuklar yeter bu kadar gülmek." Dediğinde demir zar zor susmuştuk. Deniz hâlâ oğuza ters ters bakıyordu. "Ee nasıl tanıştınız bizimkilerle." Dedi deniz. Bakışlarını oğuzdan hâlâ ayırmıyordu. Oğuz duruşunu düzeltip konuşmaya başladı. "Aynı mahallede oturuyorduk abi. Ailelerimizde arkadaş olunca ordan tanıştık." Kafasını onaylar şekilde salladı deniz. "Bence oğuzu dövmelisiniz.", diyince doğa, oğuz direkt bakışlarını doğaya çevirdi. Doğukanda bunu bekliyormuş gibi hemen ayağı kalktı. "Doğukan geri yerine otur. Niye dövelim abicim? Bir şey mi yaptı bu lavuk sana?" Dedi demir. Doğukan yerine oturup pür dikkat doğayı dinlemeye başladı. "Yoo bir şey yapması gerekmiyor ama gıcığım." Dedi doğa.
"Çok geçerli bir sebep. Böyle daha az geçerli sebep gördüm." Dedi deniz ve ayağı kalkıp oğuza yumruk attı ve oğuz 1.80 yeri boyladı. Doğa ayağı kalkıp. "Ay ben şaka yapmıştım." Diyince ben artık gülmemi durduramıyordum. Demire baktım ve hiç bir şey olmamış gibi olanları izliyordu. Bunu bekliyormuş gibiydi. Doruk ayağı kalkıp gülerek onları ayırdı ve oğuzu dışarı çıkardı. Gülerek peşlerinden gittim. Dışarı çıktığımızda oğuz şaşkınlıkla ikimize baktı. "Oğlum bu yumruğu sikseler unutamam. Adam güzel dövdü anasını satayım." Dediğin de dorukla yine biz gülmeye başladık.
10-15 dakika kapıda dalga geçtikten sonra içeri geçmiştik. Aklıma geldikçe daha çok gülüyordum.
______________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüzler
Fiction généraleÜçüzlerin hayattı normal bir şekilde giderken üç tane abi hayatlarına dahil olursa ne olur? Alışabilecekler miydi? Gelin beraber öğrenelim.