Herkes yemeğini yemişti ve yine salonda toplanmıştık. Ayriyetten yine ve yine sıkıldım. Saçlarımla oynayan doruğa bakıp, dudağımı büzerek ona baktım. Bir şey istediğimi anlamıştı. "Ne oldu? Ne istiyorsun?" Dediğinde sessizce "abileri ikna etsene dışarı çıkalım." Dedim. "Ne karıştırıyorsunuz siz?" Dedi doğa da aynı ses tonuyla. "Dışarı mı çıksak?" Dedim doğa'ya. Hemen kafasını onay verircesine salladı. "Tamam hallediyorum, umarım." Dedi doruk. Hadi bismillah. "Biz biraz sıkıldık da dışarı çıkabilir miyiz?" Dedi doruk. Aga biz ne zaman izin almaya başladık ya. Demir abi başını bize çevirdi. "Nereye gideceksiniz? Kiminle gidiceksiniz?" Dedi demir abi. "Karar vermedik." Dedi doğa. Demir abi kolundaki saatten, saat'in kaç olduğuna baktı. "Çok geç kalmıyorsunuz, aradığımızda o telefonlara ulaşıyoruz. Anlaştık mı?" Dediğin de kafamızı salladık.
Ayağı kalktık ve merdivenlere doğru ilerledik. "Ee nereye gidiyoruz gençler?" Dedi doğa. "Onu dışarı çıktığımızda karar veririz." Dedi doruk. Herkes odasına geçtiğinde, bende hazırlanmaya başladım. Biraz da makyaj yapsam iyi olacaktı. Makyaj masama ilerleyip göz altlarıma kapatıcı uyguladım. Maskara, gloss biraz da allık sürüp, çantamı alıp çıktım.
Bizimkiler aşağıya inmişlerdi. Merdivenleri ikişer, üçer inmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü bir kaç merdiven kalmıştı ki kendimi havada buldum. Gözlerimi sıkıca kapattım ve kendimi acıya hazırladım. Bir kaç dakika geçti fakat vücudumda bir acı hissetmemiştim. Gözlerimi yavaşça açtım. Kaşları çatık bir şekilde bana bakan demir abimle göz göze geldim. Gülümsedim, "ya şey ayağım kaydı da ondan birde-" lafım yarım kalmıştı. "Dikkatlı olsana kızım. At mı koşturuyor arkanda, ya düşseydin?" Hay birde bunun lafını işitecektim. "Ama düşmedim." Tatlı olduğunu düşündüğüm şekilde ona baktım. Derin bir nefes alıp, yere indirdi.
Bir kaç merdiveni de inip doruk ve doğa'nın yanına geçtim. "Hadi artık çıkalım!" Dedi doğa. "Sizi ben Bırakırım. Artık nereye gidecekseniz." Dedi deniz abi. "Ona daha karar vermedik, hallederiz biz." Dedi doruk. "İşi yok zaten, bıraksın sizi de bir işe yarasın bari." Dedi demir abi sırıtarak. Deniz abi'yle uğraşmak hoşuna gidiyor gibiydi. "Ya sabır." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hadi çıkalım biz." Dedi doruk. Kapıya doğru ilerleyip, kapıdan çıktık. Eee nereye gidecektik şimdi biz? "Nereye gidiyoruz şimdi?" Dedi doğa. "Onu da siz düşünün." Yolda ilerlerken bunu düşünüyordum. Hava kararmak üzereydi. "Sahil?" Dediğim de ikisi birbirine baktı. "Bence olur." Dedi doğa. "Tamam sahile gidiyoruz." Dedi doruk.
Sahil buraya yakındı. Yolda ilerlerken de bir markette uğrayıp, yiyecek bir şeyler almıştık. Sahile geldiğimizde bir yer seçip, oraya geçtik. "okullarında açılmasına kısa bir zaman kaldı." Dedi doğa. "Amına koyduğumun tatili ne hızlı geçti." Diyerekten isyan bayraklarını çekti doruk. Derin bir nefes alıp, arkamdaki ağaca yaslandım. "Konuşsanıza olum.. niye susuyorsunuz?" Dedi doğa. Cevap vermedim. Nedensizce birden mooddum düşmüştü. Kafamı kaldırıp doruğa baktım. O ise gökyüzüne bakıyordu. "Hayatımız daha bir kaç gün önce çok normaldi. Şimdi ise çok karışık. İçimden hiç bir şey yapmak gelmiyor ama bunun sebebini de bilmiyorum." Dedim onlara bakarak. Doğa sadece gülümsedi ve denize doğru baktı. "Yine anlıyorum seni." Dediğinde bende gülümsedim.
Ortamda bir telefon sesi yayıldı. Doruğun telefonu çalıyordu. "Efendim oğuz?" Dedi doruk. "Sahildeyiz, geliyorsan gel." Diye devam etti. "İyi misin sen?" Bir şey mi oldu acaba? "Tamam." Dedi ve telefonu kapatıp yanına koydu. "Nolmuş?" Dedi doğa. "Geldiğinde anlatacakmış ve bir kaç arkadaşıda geliyormuş." Dedi. Yine noluyor acaba? Doğa kafasını sallayıp, önüne döndü.
Yarım saat sonra oğuz ve arkadaşları yanımıza doğru yaklaştı. Bir kız ve bir erkek vardı. "Selamın aleyküm." Dedi oğuz. "Aleyküm selam." Dedim ve diğerleri de aynı şekilde. Yanındaki kişilerde selam verdi ve onlarda oturdular. Oğuz biraz durgundu. Bu hâli farkediliyordu. "Oğuz, iyi misin?" Dediğimde bana bakıp gülümsedi. İyi değildi, hemde hiç iyi değildi. Hepimize baktı ve gülümsemesini hiç bozmadı. "Oğuz anlatsana olum, neyin var?" Dedi oğuzun arkadaşlarından erkek olan. "Ben sizi tanıştırmayı unuttum la." Dedi oğuz, soruyu es geçerek. "Atlas ve ırmak." Dedi. "Memnun olduk." Dedi doğa. "Hepiniz çok benziyorsunuz birbirinize." Dedi kız. Bir şey demedim sadece gülümsedim. "Üçüz oldukları için olabilir mi ırmak?" Dedi oğuz şakaya karışık. Kız utanınca atlasa biraz daha yaklaştı. "Bilmiyordum." Dedi. Fazla utangaçtı.
"Neyse, doruk ben." Dedi doruk. "Memnun oldum." Dedi ırmak gülümseyerek. Atlasa baktığımda o da bana bakıyordu. Uzun boylu, koyu kahverengi saçları vardı. Saçları alnına doğru gelmişti. "Senin ismin ne?" Dedi ırmak. Kafamı ona doğru çevirdiğimde o atlasla bana bakıyordu. Yanlış anladı sanırım. Sevgili olabilirlerdi sonuçta. "Dora ben." Dediğimde sadece kafasını salladı. Sonra dorukla sohbet etmeye başladı. Dorukla mı? Kafamı hızlıca oraya çevirdim. Doğada onlara eşlik ediyordu. Tamam şuanlık bir sorun yok. Oğuza baktığımda hâlâ buruk bir gülümsemeyle bize baktığını gördüm. "Anlatsana, neyin var?" Dedim oğuza. "Anlatıcam." Dedi o da. Herkes oğuza baktığında, oğuz konuşmaya başladı. "Annem ve babam Ayrı ya benim. Babam dün gece geldiği saatten baya bir saat geç geldi. Benimle konuşmak istediğini söyledi ve bende kabul ettim tabii. Babam uzun zamandır bir kadınla konuşuyormuş ve ciddilermiş. Yani evleneceğini söyledi. Ben bu şehirden çok sıkıldım ve bildiğiniz üzere de ailem ben çok küçükken ayrılmışlardı. Velayetimi babam aldığı içinde annemle çok görüşemedim. Sabah da annem aradı. Yanına çağırıyor, büyük ihtimalle gidicem. Geri döner miyim? bilmiyorum." Sonuna doğru sesi kısılmıştı.
"Senin için ne iyiyse onu yap oğuz abi." Dedi ırmak. Ortamda herkes bir şey derken ben sadece ona bakıyordum. Kafasını çevirip bana baktı. "Kardeşim." Dedi. "Hep istemiştin, biliyorum. Git be oğuz, valla git." Dediğimde gözleri doldu. Biraz fazla sulu gözdür kendisi. "Ama ben sensiz gitmek istememiştim. Benim çocukluk hayalim olabilir bu ama ben bu hayali sensiz kurmamıştım. Ben bu hayali bile seninle kurmuştum." Dediğinde benimde gözüm doldu. "Sonra oğuz, sonra." Dedim. Ortamda konuşamayacağımız şeyler vardı çünkü. Kafasını salladı ve diğerlerinin dediklerini cevapladı. Üstümde bir bakış hissettiğimde atlasa baktım. Bana bakıyordu, bir şeyleri çözmeye çalışıyor gibi bir hâli vardı. Ne düşünüyordu acaba?
______________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüzler
General FictionÜçüzlerin hayattı normal bir şekilde giderken üç tane abi hayatlarına dahil olursa ne olur? Alışabilecekler miydi? Gelin beraber öğrenelim.