En son Emre kafam dağılsın diye benimle ilgileniyordu. Onun bu ilgisi, üstüme titremesi içimi ısırmıştı.
Ama hala anlam veremediğim bir şey vardı onda, onu bulmalıydım.
Sen kimsin Emre?
Emre arabayı pilavcının önünde durdurmuştu. Hava karardığı için esmeye başlamıştı. İyi ki polar ceketimi giyimiştim.
"Nohut pilav seversin gibi geldi. Sevmezsen bile burda yediğini hiçbir yerde yiyemezsin, gel hadi acıkmışsındır zaten kaç saattir." dedi arabadan inmeden önce. O indikten sonra ben de inmiş onun adımlarını takip ederek pilavcıya girmiştim.
Boş bir masa bulup oturduktan sonra yemeğin gelmesini bekledik. Karşılıklı oturuyorduk, ona bakmamama rağmen bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu çok gerginlik veren bir şeydi bence, izlediğini bilerek hareket etmek benim için her zaman daha zor olmuştur.
Kendimde o cesareti topladıktan sonra gözlerimi bana bakan gözlerine çevirdim, o tanıdık mavi gözlere. Bakışlarını kaçırmasını beklemiştim ama o aksine daha derin baktı, sanki gözlerime bakarak düşüncelerimi okuyabilirmiş gibi bir şeyler anlamaya çalışıyordu.
Biz birbirimize bakmaya sonsuza kadar devam edebilirdik buna eminim ama gelen pilavlarla bölünmüştü bakışmamız. Rahatsızca yerinde kıpırdanıp tabakları getiren amcanın gitmesini beklemişti.
Ve yine masada tek başımıza kalmıştık. Emre sanki bir şey söyleyecek ama kendinde o cesareti bulamıyor gibi gözüküyordu.
"Korkma öldürmem seni, noldu anlat hadi." dedim konuşması için. Kıpırdanmayı bırakıp gözlerime dikti gözlerini. Derin bir nefes alıp verdikten sonra masadaki ellerime uzandı, tuttu ellerimi. Ne yapmaya çalışıyor anlamaya çalışıyordum.
"Nil, konuyu tekrar açıp canını yakmak istemiyorum. Yanında olmak istiyorum, ne kadar canının yandığını gördüm ben bugün. Yanında erkek arkadaşın varken benim de olmam doğru olmaz belki ama yanında olmak istediğimi bilmeni istiyorum." dediğinde takıldığım nokta erkek arkadaşımdı. Benim sevgilim yoktu, olmamıştı da.
"Erkek arkadaşım?" diye sorabildim sadece. Ellerimi tutan ellerini çekti, bakışlarını kaçırdı, ensesinde dolaştı elleri; gerilmişti. Nedeni, nasılı nedir bilmem ama gerildiğini kör olan koklayarak anlardı.
"O gün, cüzdanını unuttuğun gün geldiğin çocuk. Sevgilin değil miydi?"
Leventten bahsediyordu. Bu olayı ilk defa yaşamıyorduk. Emre’nin böyle düşünmesi nedense her zamankinden farklı hissettirdi. İçimde anlamsız bir kırgınlık vardı.
"Hayır, hayır hayır o benim en yakın arkadaşım. Sevgilim değil. Öyle gözüküyoruz gibi ama gerçekten değil." dedim ve demeye devam edebilirdim beni bakışlarıyla susturmasaydı.
"Tamam sakin ol, sadece öylesiniz sanmıştım." dedi ve arkasına yaslandıktan sonra devam etti.
"Neden bu kadar korktun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluğum(Yarı Final)
Phi Hư CấuKüçük bir kızın önünde en yakın arkadaşına uzaktan hızla gelen bir arabanın çarpmasıyla biten bir hayat.. Ve başlayan diğer bir hayatın hikayesi.