Nereden tanıyordum?

40 16 24
                                    

Leventle olan duygu dolu konuşmamız kafama yediğim yastıkla sona etmişti. Eğer o yastığı yemeseydim muhtemelen ağlamaya başlardım ve uzun bir süre susmazdım.

Annem odayı basana kadar yastık savaşı yapıcaktık, kararlıydık.

"Ya kızım rahat dur yerinde. Ordan oraya ninja gibi atlayıp zıplarsan nası vurcam ben bu yastığı sana?" diye sitem etti soru sormaktan uzak bir şekilde.

Yorulmuştum ve onun bu haline gülerken hoplayıp zıplamak olduğundan daha da yorucuydu.

"Sen bu iş meselesini ne yaptın var mı bir haber?" diye sordum. Levent ülke şartları içinde en fazla market ya da mağazada çalışabilirdi.

Üniversite sınavına girmiş, tercihler belli olana kadar çalışmaya karar vermiştik. Benim ihtiyacım yoktu, ailem elinde ne var ne yoksa bana verirdi istesem. Ama Levent ben kadar şanslı değildi.

Onu psikolojik olarak desteklemek için ben de onunla beraber iş başvurusunda bulunmuştum.

"Nil gelmezse kabul etmeyiz seni dediler. Gelicek misin?" diye sordu. Dalga geçer gibi değildi ciddiydi. "Nasıl yani, ben ne alaka?" diye sordum onun ciddiyetine karşı olan tavrımla.

"Çok ciddiyim, ikimizi de kabul etmişler. Mailler yarın gönderilecekmiş. Ben gidip sorunca ikimizi de kabul ettiklerini söylediler. Tüm yaz benimle kıyafet katlamaya gerçekten hazır mısın? Eğer değilsen caymak için son şansın." dedi emin olmak istercesine.

Ben nasıl onun beni bırakıp gitmesinden korkuyorsam o da aynı şekilde korkuyordu. Benim yanımda bir ailem vardı, ama onun benden başka kimsesi yoktu. Onu o istese bile bırakmazdım.

"Bana bak, istemiyorum seni yanımda diyeceksen dolandırma. Tabi ki hazırım, evde de çamaşır katlıyorum sanki ne kadar zor olabilir. En fazla çıkar garson oluruz." dedim hala onun ciddiyetine karşı tavrımla. Sonunda ciddiyetini bozmayı başarmıştım, karşımda 32 diş gülüyordu.

''Hadi hazırlan fotoğraf çekmeye gidelim.'' dedi birden. Ne zaman yapacak bir şey bulamazsak bunu yapıyorduk. İkimiz de bayılırdık fotoğraf çekmeye. Genelde yemek yemeye gider, yemek yemekten arta kalan zamanda da fotoğraf çekerdik. Onunla yapmayı en sevdiğim şeylerden birisidir bu.

''O zaman önce ben hazırlanayım sonra sana geçelim, sen de hazırlan. Mezuniyet kıyafetleriyle ya da benim pijamalarımla dışarı çıkmak istemezsin diye düşünüyorum?'' dedim soru soran bir tavırla. Cevap vermeden üzerimi değiştirmem için sessizce odadan çıktı.

''Emooşş kızını yemeğe götürüyorum, gelir misin sen de?'' diye anneme bağırmaya başladı, sonra kıkırdama sesleri gelmişti. Bizim fotoğraf işi yeni bir yemeğe dönmüştü.

Üzerime mavi İtalya hırkamı giymiş saçlarımı doğal haliyle açık bırakmıştım. Altıma da hırkanın takımı eşofmanı giymiştim. Yüzümde yok denecek kadar sade bir makyaj yapmıştım ve bir kaç yüzük takıp işimi bitirmiştim.

''Ben hazırım hadi gidelim size de hazırlan sen de.'' diyerek içeri girmiştim. Annemle oturmuş çekirdek çitliyorlardı, annem gerçekten onu kendi oğlu gibi sevdiğini her türlü belli ediyordu.

Leventle annem sonunda ayrıldıktan sonra Levent'in evine gitmiştik, zaten evlerimiz birbirine çok yakındı.

Yukarı çıkıp Levent'in hazırlanmasını beklerken evdeki kedilerle oynamaya bayılıyordum. Tabi bir de köpeği vardı.

Ben oyalanırken Levent de kısa bir süre sonra içeri gelmişti. Üstüne siyah bir sweatshirt giymiş atına da gri bir eşofman giymişti. Bu onun vazgeçilmez kombiniydi. Birkaç takı da taktıktan sonra her şeyi tamamdı. Artık yola çıkabilirdik.

Çocukluğum(Yarı Final) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin