oy sınırı: 15
yorum sınırı: 65slm cnm keyifli okumalar bay
///
"baba ben geldim!"
hizmetçinin açtığı kapıdan hızla giren küçük kız arkasında bıraktığı ve daha yarım saat evvel birlikte kedi beslediği adamı umursamadan babasına doğru koştu. salonda dergi okumakla meşgul olan babası ise herkese gösterdiği o sert tavrının yanı sıra kızının sesini duyduğu gibi elindeki dergisini oturduğu siyah koltuğa bırakıp ayaklandı ve kendisine doğru gelen kızını karşıladı.
hızla yanına gelen küçük kıza karşı samimi bir şekilde gülümsedikten sonra küçük kızını koltuk altlarından tutarak kucağına aldı. henüz dizindeki yarayı ve arkalarında çekingence onları izleyerek etrafı inceleyen adamdan habersizdi.
"hoş geldin bebeğim, günün nasıl geçti." kızının heyecanlı tavrına yetişmeye çalışırcasına o da neşeli bir tavırla her zaman sorduğu gibi gününün nasıl geçtiğini sordu. bu zaten her gün yaşanan bir rutindi onlar için. lee minho'nun küçük kızı şehrin en bilinmeyen özel okulundan korumaları ile güvenli bir şekilde evine getirilir, bütün gün mafyalardan saklanmıyormuş gibi neşeyle babasına koşardı. aynı şekilde minho da bütün gün mafyalarla uğraşmamış gibi eve neşeyle gelen biricik kızına aynı neşe ile karşılık verirdi.
kucağına aldığı kızı ile birlikte az önce oturduğu siyah koltuğa oturdu ve sağ dizinde oturan kızını büyük bir dikkat ile dinlemeye başladı.
"bugün okulda matematik sınavımız vardı! öğretmen on soru sormuştu ama ben sekizini yaptım. çünkü kalan iki tanesi çok zordu!"
"yaa öyle mi?" kızının söylediklerini her zamanki gülümsemesi ile birlikte dinliyordu.
"evet! ama zaten yine de en yüksek yapan bendim. tabii Jay dışında. o dokuz soru yaptı. bir tanesi yanlış çıksa da öğretmen yetiştirebildiği için ikimize de aynı puanı verdi!"
"Jay şu sürekli seninle uğraşan çocuk değil miydi? babası park jinyoung olan??" yüzündeki sevecen tebessümü hafifçe titredikten sonra tekrar gülümsemeye çalıştı.
park jinyoung.. lee minho'nun mafya olduğunu bilen tek kişiydi bu bölgede.. bundan tam bir ay önce bir depoda şans eseri bir şekilde, minho'nun elleri kanlı iken karşılaşmışlardı. minho her ne kadar jinyoung'a güvenmese de bir çocuğu olduğu için müsemma gösteriyordu. kendisine yemin edip üzerine para alan park'a karşı ne kadar temkinli davransa da -takip ettirse de- şuanlık bir şey yapmayı düşünmüyordu.
zaten arkasında eşini ve çocuğunu bırakmak istemeyen jinyoung da konuşup ölmeye hiç istekli değildi.
"evet evet. o. hâla benimle neden uğraşıyor cözemedim. yarın gidip soracağım!" küçük kız kararlı bir şekilde konuştuktan sonra babası kızını tutup hemen yanındaki koltuğa oturttu ve hafif ciddi bir yüz ifadesi ile konuşmaya başladı.
"seninle uğraşan birine eğer bunun nedenini sorarsan üstüne daha çok gelmesine neden olabilirsin. umursama bence. eğer o yokmuş gibi davranırsan en sonunda sıkılacak ve bırakacaktır zaten." hafifçe gülümseyerek konuştuktan sonra konuşmaya devam etmek için tatlı bir tebessüm kondurdu suratına. "ee başka ne yaptın peki?"
"hmmm." yuin babasını onayladıktan sonra bugün neler yaptığını düşünmeye başladı. doğru ya! bugün yavru bir kedi kurtarmıştı. babası bunu duyduğuna kesinlikle çok sevinirdi. "ah aklıma geldi! bugün okuldan çıkıp arabayı beklerken çalıların arasında bir kedi gördüm. çok tatlıydı! ama çalılar keskin olduğu için canı yanıyordu ve sıkışmıştı. bende onu kurtarmaya çalıştım ama yanlışlıkla yere düştüm."