Merhaba canlar. Alın size 5. bölüm. Bu bölümü yazmadan önce öceki bölümü okudum. Okurken Yoongi'ye ben de çok sinirlendim ndşamdlamdlsmkd. Siz yine de Yoongi'ye çok kızmayın. İyi okumalar dilerimmm.
~Yoongi~
Yg: Hayır, hayır, hayır. Siktir! Hayır. Lanet olsun. FELİX! Ah Tanrım lütfen. Lütfen onu koru Tanrım.
F: Y-Yoon-Yoongi...
Yg: Felix. Ah şükürler olsun.
F: Yoon-
Yg: Ne? HAYIR! FELİX! FELİX! AH HAYIR AÇ GÖZÜNÜ LÜTFEN FELİX!
Sıçrayarak uyandığımda ter içindeydim. Yatağım resmen sırılsıklamdı. Yine rüyamda Felix'i görmüştüm. Onun kollarımda öldüğü anı nerdeyse her gece rüyamda tekrar, tekrar ve tekrar yaşıyordum. Çok yorulmuştum artık. Kafayı yeme noktasındaydım. Felix'in gidişi beni çok derinden yaralamıştı. Genelde böyle günlerde kahvaltı dahi yapmadan ölümüne antrenman yaparım. Bugün de öyle yapıcam tabi ki. Babama seslendim. Cevap gelmedi sanırım babam evde değil. Bir de onun dırdırıyla uğraşamazdım doğrusu. Gerçi annemle boşandıklarından beri pek sikinde değilim.
Babam
3 yeni mesaj*Babam
Oğlum acil bi iş gezim çıktı.
Kendine dikkat et.
Para lazım olursa söyleNe gezisi?
Ne zaman dönersin?Babam
Her zamanki geziler işte.
1 haftaya gelirim
Görüldü*Babamla bu mesajlaşmamızdan sonra daha çok moodum düştü. Annemle 6 yıl önce boşandılar ve boşandıklarından beri tam bi pezevenk oldu resmen. Her ay en az 2 kere gezim var deyip karıyla kızla yatıyo. Bilmiyomuşum gibi davranması daha çok sinirlendiriyo beni. Bazen haftalarca eve uğramadığı oluyo. Hesabıma para yatırarak babalık yaptığını sanıyo andaval. Bu biraz işime gelse de insan yanında bi baba istiyo sonuçta.
Bi yandan bunları düşünüp bi yandan hazırlandım ve topumu sektirerek okula doğru gitmeye başladım. Okulun spor salonunda antrenman yapmayı seviyordum. Bahçeye girdiğimde bi bankın etrafına toplanmış benim tayfayı gördüm. Yanlarında Hoseok da vardı. Geçen gün ki maçta Taehyung sayesinde -bağıra bağıra konuştuğu için- Hoseok'un benden hoşlandığını öğrenmiştim. Bu benim için bi anlam ifade etmese de o an Hoseok çok tedirgin görünüyordu. Utangaç biri sanırım. İyi eğlence çıkar bana burdan.
Biraz daha yaklaştığımda Seokjin'in "O çocuk da basketbol oynuyodu. Bi gün akşam antrenman dönüşünde eve giderken alkollü bi sürücü çarptı. Olay yerinde öldü. " dediğini duydum. O gün canlandı gözümün önünde. Kollarımda yatan Felix'in cansız bedeni, ellerimde kan vardı. Tanrıya Felix'i koruması için dua ediyordum. Yüzüme bakıp "Yoon" deyip kollarımda son nefesini vermişti.
Daha sonra Namjoon "Bilmiyorum Felix çok farklıydı. Yoongi hep ondan bahsederdi, onda farklı bişey olduğunu kimseye benzemediğini söylerdi." dediğinde Felix ile olan tüm anılarım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Başım döndü bi an. Afalladım. Uzun süredir bu kadar derin düşünmemiştim onu. Ne zaman aklıma gelse eski Yoongi'ye dönmemek için ölümüne basketbol oynardım.
"Tek bildiğim Yoongi Felix'i gerçekten çok seviyodu. O'na neredeyse tapıyodu. Çok aşıktı. Zaten Felix ölünce böyle davranmaya başladı." Seokjin bunu söylediğinde cam kırılma sesleri duyduğumu sandım. Bu sesler kalbimin sesiydi. Hayatta ki tüm varlığımı kaybetmiştim. Herşeyim derler ya. Ben gerçekten herşeyimi kaybetmiştim. En iyi dostumu, annemi, babamı, antrenörümü, sırdaşımı, takım arkadaşımı, sevdiğim adamı, tek yaşama sebebimi, hayallerimi, ben... hayatımı kaybetmiştim.
Hoseok, "Felix nasıl biriydi?" diye sordu. Bu soruya cevabı ben vermeliydim.
~Hoseok~
3 gün sonra
Yoongi ile olan tartışmanın üstünden 3 gün geçmişti. Bu 3 günde evden dışarı adım atmamıştım. 2 gündür okula gitmiyorum çünkü ne Yoongi'yi görmek istiyorum, ne bizimkilerin tesellilerini dinlemek istiyorum ne de Yoongi'nin beni görüp sataşmasını istiyordum. Eminim ki beni ilk gördüğü yerde ya alay edip küçük düşürücek ya da çıkışta beni dövecek.Benim 3 gündür düşündüğüm başka bişey var. Ya Yoongi'ye olan hoşlantımı bi şekilde bitireceğim ya da o yarışmaya katılıp Yoongi'ye kendimi kanıtlayacağım.
Dans etmeyi zaten seviyorum. Eğer ki hedefim dansçı olmaksa -ve Yoongi'ye kendimi göstermekse- bu tür yarışmalar özgüven ve sahne hakimiyetim için oldukça mükemmel bi fırsat. Karar alınmıştır. YARIŞMAYA KATILIYORUM!Hemen telefonumu çıkarıp Dongjak-gu'da ki stüdyonun saatlerine baktım. Her seferinde farklı stüdyolara gittiğim için saatlerini karıştırıyorum. Farklı ortamlarda çalışmak daha iyi oluyo. Şuan açık ve kimse tutmamış. EVET! Jet hızıyla hazırlanıp evden çıktım ve durağa gittim. Gider gitmez otobüs geldi. Evren bu yarışmaya katılmamı istiyo. Stüdyoya geldim. Iııı stüdyoya geldim ama ben hâlâ şarkı seçmemiştim. Siktir ya! Çok hızlı bi şekilde şarkı seçmek zorundayım daha koreografi oluşturucam. Telefonumdan şarkı listeme girdim ve hepsini 10 saniye kadar dinledim.
Sonunda şarkıyı seçtim ve koreografiyi oluşturmak için rastgele hareketler denemeye başladım. 2 saat sonunda koreografinin yarısını bitirdim. 5 dakika kadarcık mola verdim. 1 saatte de geri kalan kısmı oluşturdum. Sonunda bi taslak oluşturabilmiştim. 3 saat kadar koreografinin üzerinde çalıştım ve EVET! Tamamen hazır. Son olarak bu koreografide ustalaşmak kaldı ve bu benim için çocuk oyuncağı. Son bi video daha çektim ve toparlanıp stüdyodan çıktım. Karnım gurul guruldu. Bişeyler yemek için markete gittim. Bi ramen aldım, masalardan birine oturdum ve sessizce yemeye başladım.
Aklıma Yoongi geldi. Acaba nasıldı? O günkü söyledikleri çok ağırdı. "Hayatımın ışıkları onun gözleriydi. O öldüğünde hayat renklerim karardı. O öldüğünde gülüşümü kaybettim. Onu her gördüğümde yarınım yokmuşçasına sarılırdım. Hayatımda anlam yüklediğim tek kişiydi." böyle birini katbetmiş olmak onun canını çok yakmış olmalı. Onu hırpalamış, çok yormuş belli ki. Eğer onunla aramı düzeltebilirsem sevgili olalım ya da olmayalın, beni sevsin ya da sevmesin umurumda değil. Bi şekilde onu toparlamak istiyorum.
Evettt bir bölümün daha sonuna geldik. Bu bölüm diğerlerine göre birazcık sadece birazcık daha kısa. Bu bölümde yine Yoongi'yi anlatmak, onun ne hissettiğini, ne yaşadığını, nasıl bi ailesi olduğunu görmenizi istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşürüz birtaneciklerimmm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Move My Body ~Sope
Romance"Yg: Seninle olmak Hoseok. Evimde olmak gibi. Onca kalabalığın arasında yerini bildiğim tek şeysin sen. Gözleri doldu. Çok duygusaldı."