Selamm, biz geldik. Oy ve yorum sınırı geçilmediği için bölümü yetiştirmekte acele etmedim arkadaşlar. Neden benim kitabıma oy vermiyorsunuzzzz, neden benim kitabıma satır içi yorumlar yapmıyorsunuzzzzz??
Benim de hakkım değil mi diğer yazarlar gibi satır içi yorumları okuyup sanki sevgilimden mesaj gelmiş gibi ekrana bakıp sırıtmak?? Ha, değil mi??
💔
"Asya, cevap versene kız! Boşanmadık anne desene kör olmayasıca!"
Kolaysa sen cevap ver anne! Karşımda tehditler savuruyorken nasıl cevap verebilirdim acaba?
Ne yapacağım, dercesine Yalın'dan medet umarcasına baktığımda dudaklarını oynatarak "Söyle gitsin." dedi. Aynı şekilde "Kolaysa sen söyle. " diye ona da carlamak istiyordum.
Derin bir nefes aldım ve bir çırpıda söyledim. "Evet anne, doğru duymuşsun boşandık ama şu anda hiç ama hiç müsait değilim. Ben seni sonra arayacağım."
Annemin karşılık vermesine izin vermeden telefonu yüzüne kapattım.
"Asya, ne yapıyorsun?"
Yalın'ın şaşkın çıkan sesiyle omzumu silktim ve telefonumu sessize alıp çantamın içine koydum.
"Bir haberi kendi içinde hazmetsin. Sakinleşsin, öyle arayacağım. Şu anda kafasından benim hakkımda çok kötü şeyler geçiriyor."
"İstersen şimdi birlikte gidelim. Bizimkilere söylediğimiz gibi birlikte hallederiz. Anneni sakinleştiririz."
Aslında güzel fikirdi. Annem tam bir damatçıydı. Bazen sanki ben eve gelin gelmişim de Yalın onun oğluymuş gibi davranıyordu. Ama annemi tanıyordum. Şu anda değil Yalın sabahlarının sultanı, hayranı olduğu Seda Sayan bizimle birlikte eve gelip "Ablan kurban olsun sana..." diye giriş yapsa bile "Ablam iki dakika sonra kurban olsan da ben Asya'nın bacaklarını bir kırıp gelsem senin için sorun olur mu?" diye sorardı.
"Yok yok. Biz direkt eve geçelim. Annem bir içinde hazmetsin gerçekten. Gerekirse sonra beraber söyleriz."
Bu sefer Yalın'ın telefonu çalmaya başlayınca Yalın "Sen baksana," diyerek telefonunu uzattı. "Annemse açmam ona göre." diye baştan uyarmayı ihmal etmesem de arayanı görmemle aramayı cevaplayıp telefonu hoparlöre aldım.
"Yalın! Oğlum siz n'aptınız? Sevgi teyzenin söyledikleri doğru mu?"
Ah Sevgi annem! Sevgi annem! Canım annem! Annemden sonra boş durmayıp Berk'i de aramıştı demek! Kimi arayacağını da çok iyi biliyordu gerçekten. Arkadaş grubumuzdaki en boşboğaz insan Berk'ti. İki dakika ağzında bir şeyi tutamazdı. Bu da demek oluyordu ki boşandığımızı tüm arkadaşlarımız da duymuştu.
Yalın "Ah anne ah!" diyerek bıkkın bir şekilde kafasını iki yana sallarken "Doğru duymuşsun Berk. Boşandık." diyerek Yalın'ın yerine cevap verdim.
Berk benim sesimi duymayı beklemiyor olacaktı ki birkaç saniye sessiz kaldı.
"Asya? Yalın'ın telefonunun sende ne işi var? Kızım n'apıyorsunuz siz? Grupça oturduk sizin ne yapmaya çalıştığınızı düşünüyoruz ama bulamıyoruz."
"Hepiniz birlikte misiniz?" Onun sorularını duymazdan gelerek sorduğum soruyla "Evet, beraber bizim mekandayız." dedi.
"Tamam o zaman biz de geliyoruz. Gelince konuşuruz." dedim ve telefonu kapattım. Bir an hiç Yalın'ın fikrini sormadığımı fark edip ona döndüm. "Ben senin adına da konuştum ama planın falan var mıydı? Hepsi toplanmışken açıklayalım diye geliyoruz demiştim, meraklı Melahatlar durmayacaklar çünkü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşansak da Beraberiz! (Tamamlandı)
General FictionAdliyenin bahçesinde Yalın'la birbirimize sudan çıkmış balık misali baktık. Bitmişti. Resmen boşanmıştık. "Bitti." Yalın gerçeği benden önce dile getirirken kafamı onaylarcasına salladım. Hâlâ gerçekmiş gibi gelmiyordu. "Evet. Garip hissediyorum."...